Ergenekon soruşturması niye bu kadar geç kaldı diye soruyorlar
Nihayet ve galiba Ergenekon soruşturmasına Denktaş ve takımı da dahil oluyor. Buna en çok Kıbrıslıtürkler şaştı. Evet, tahmin ettiğiniz (ya da etmediğiniz) gibi: Kıbrıslıtürkler “İyi de niye bu kadar geç kaldı bu” diye sormaktalar. Taa 6 Temmuz 1996’da, Yenidüzen gazetesi yazarı, “Kıbrıs’ın Uğur Mumcu’su” olarak ünlenmiş, mesleğinin ak adına gölge düşürmemiş gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü günden bu yana, Kıbrıs’ta herkesin yıllardır bildiği “sırlar” artık açıktan konuşulmaya başlamıştı. Sadece Türkiye’nin tanıdığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adlı tuhaf devleti “devletten saymayanlar”ın başında -inanması güç ama- Türkiye geliyordu ve geliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa’daki büyükelçisi KKTC Başbakanı'ndan daha yetkili bir konumda oluyordu. Kıbrıs’taki Tük askeri birliği KTBK’nın komutanı korgeneral ise KKTC Cumhurbaşkanı'ndan da yetkili üstelik çok daha etkiliydi. Türkiye’de devlet, KKTC’yi her zaman bir “arka bahçe” olarak gördü. Kuzey Kıbrıs’ta 1974’ü izleyen “fetih ve ganimet” günlerinden itibaren bir takım karanlık adamlar, Kıbrıs’taki ortaklarıyla kolkola çok ciddi karanlık işler çeviriyorlardı. Buyrun size resmi bir devlet belgesinden, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın ünlü “Susurluk Raporu”ndan bir alıntı: “...Yaşar Öz’ün de ortağı olan MİT mensubu Tarık Ümit, KKTC’deki off-shore bankalardan ‘First Merchant Bank’ın ortağıydı. Kıbrıs’ta Abdullah Çatlı ve diğer çete üyeleri, kumarhane devri için bazı karanlık ilişkilere girmiş ve bu dönemde Çatlı, Mehmet Özbay kimliğiyle 10 kez Ada’ya giriş-çıkış yapmıştı. Kıbrıslı gazeteci-yazar Kutlu Adalı’nın Özel Harekât Dairesi’nin kullandığı Uzi marka silahla öldürülmesi, Çatlı’nın Ada’da bulunduğu tarihlere denk gelmişti....” Kuzey Kıbrıs’ın geleceğini Kıbrıslıtürklerin değil, devletin derinliklerinde yuvalanmış üniformalı ve üniformasız güçlerin belirlemesi gerektiğine, Kıbrıs’ın “fethedilmiş bir toprak” olduğuna inananlar, bu gözlerden görece uzak ülkede yıllarca bildiklerince ve dilediklerince at oynattılar... Taa, Denktaş ve takımının yıkılmaz sanılan imparatorluğu yıkılana, Kıbrıslıtürklerin 2003’de Cumhuriyetçi Türk Partisi’ne (CTP) “Yes be anam” deyişine kadar... Şunun şurasında beş buçuk yıl geçti. Seçim kampanyası sırasında Türkiye’den Kıbrıs’a çıkarma yapan ve Denktaş’ın yeniden seçilmesi için varlarını yoklarını ortaya koyan üniformalı ve üniformasız “devlet büyüklerimiz”i ve bu zatların seçimi Mehmet Ali Talat kazanınca işi Kıbrıstürklerini nankörlük ve hatta ihanetle suçlamaya kadar vardırdıklarını hatırlatmaya gerek var mı ? * * * Bu sıkıcı ama zorunlu hatırlatmalar şundan yapıldı: Ergenekon soruşturması nihayet ve galiba Kıbrıs’a da uzanıyor... Yazının başında söyledik; bu Kıbrıslıtürkler ve Kıbrısı iyi tanıyan, yakından izleyenler için sürpriz değil. Sürpriz, Ergenekon soruşturmasının Kıbrıs ayağının eksik bırakılmasında ortaya çıkardı. Besbelli ki önümüzdeki günlerde Denktaş ve takımının Ergenekon bağı üstüne çok konuşulacak, yazılacak. Biz bu günden bir kaç not aktarmakla yetinelim. Nasıl olsa önümüzdeki günlerde ister istemez bu konuyu yeniden tırmıklayacağız... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kutlu Adalı cinayetinde Türkiye’yi olayı aydınlatmak için gerekli çabayı göstermediği için toplam 95 bin Euro’ya mahkum etti. Acaba Türkiye, Kutlu Adalı’nın katillerini, Kıbrıs medyasında neredeyse adresleri bile tarif edildiği halde niye yakalamamayı tercih etti? Bugün Ergenekon sanığı olarak hapishaneye konan, Türk Metal Sendikası’nın tam 34 yıldır (evet tam 34 yıldır) Genel Başkanlığını yapan Mustafa Özbek’e, hangi ilişki ve gerekçelerle Denktaş tarafından KKTC vatandaşlığı verildi? KKTC’de metal işkolunda ciddiye alınacak bir işletme yok. Ama Türk Metal’in Lefkoşa’nın göbeğinde, görenlerin dev boyutları ile başını döndüren o saray benzeri “Mustafa Özbek Eğitim Tesisleri” ne işe yarar? O dev binada kimler konuk edildi, kimlerle toplantılar ve eğitim seminerleri düzenlendi? Kıbrıs kumarhanelerinde ipleri ellerinde tutanlar arasında Susurluk sanıkları niye bu kadar bol? İkinci Ergenekon İddianamesinde okuduk; darbe peşinde koşanların Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını önledikleri takdirde cumhurbaşkanı adayları Rauf Denktaş. Bu “tercih” nasıl açıklanmalı? Evet, Ergenekon soruşturmasının Kıbrıs ayağı eksikti ve bu bir sürprizdi. Bakalım sürpriz ortadan kalkacak mı?