1980 – 1992 arasında 12 yıl Almanya'da siyasal göçmen olarak yaşadım. Bunun 7 yılında ekmeğimi taksi şoförü olarak kazandım. Frankfurt'u ve çevresini avucumun içi gibi bilirim. Gece vardiyasında da taksi sürdüm, gündüz vardiyasında da…
Türkiye'ye ve mesleğime dönüp Cumhuriyet'te haberci olarak işe başladığımda, ilk işim İstanbul'da iki gün gece ve gündüz taksi sürüp izlenim ve gözlemlerimi okurlarla paylaşmak oldu.
Yani ben taksi şoförünün halinden iyi anlarım…
İyi anladığım için de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kent trafiğine 5 bin yeni taksi katma projesine salt gazeteci olarak değil taksi şoförü olarak da alkış tutuyorum.
Proje çok yalın: Belediye alacağı 5 bin yeni otomobili taksi olarak elverişli koşullarla direksiyon başında ekmek parası çıkarmak için günde 12 saat çalışan taksi şoförlerine kiralayacak.
Tahmin edileceği gibi İstanbul Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu bu projeye kesin bir dille karşı çıktı ve siyasal bir tehdit içeren bir açıklama yaptı. "5 bin taksi projesi hayata geçerse biteriz" dedikten sonra ekledi:
- Kesinlikle kiralama sistemini kabul etmiyoruz. İstanbul'daki taksi sayısı yeterli. Biz Türkiye'de siyasetin de kaderini değiştirecek bir STK ve topluluğuz.
Bu zata "Türkiye'de siyasetin kaderini nasıl değiştireceksiniz" diye sormaya kalmadan aynı çevreden bir açıklama daha geldi. Bu kez Bağcılar'da plaka ticareti yapan Gürsoy Atlı adlı bir "esnaf" konuşuyordu:
- Şimdi belediye 5 bin taksi dediği an önü açılmış oluyor. (…) Taksi plakaları 2 milyon 200 bin civarındaydı. Bu açıklamayla 2 milyon civarına indi. Esnaf 'acaba plakama bir şey olur mu' diye tedirgin oluyor. Belediyenin işi değil bu. (…) Verdiğini de kabul etsek esnaf yürütmeyi durdurur. Yani şu an her şey hazırlansa da esnaf bunun yürütmesini durdurur. Esnaf eski esnaf değil. Anında İstanbul'u kilitler…
Her ikisine birden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu cevap verdi. Özeti pek kısa ve keyifli. İmamoğlu "Hodri meydan" dedi.
İstanbul'da yaşayan bir yurttaş olarak o iki zata ve onların yanında saf tutanlara benim de bir cevabım var: Benden de hodri meydan!..
İstanbul'da yaşayan eski bir taksi şoförü olarak İBB'nin, taksi plakası ağalarının çanına ot tıkayacak bu projesini bir ilk adım olarak görüyor, kesinlikle destekliyor ve devamını getirecek adımlar atmasını diliyorum.
İstanbul'da yaşayan bir gazeteci olarak plaka ağalarının palavralarına karnım tok. Biraz deşeleyince bizleri yanıltmak için neler üfürdüklerini sergilemek boynumun ve mesleğimin borcu.
Ne diyor İstanbul Taksiciler Odası Başkanı:
- Bir araç sahibiyle birlikte bir takside 3 kişi çalışıyor. 3 kişi çalıştığı zaman 52 bin çalışanımız var. Bunların da evde eşi ve çocukları ile beraber 250 - 300 bin kişilik bir aileyiz.
Ne denir bu laf salatasına?
"Ufala da civcivler yesin başkan" desek mi?
Bir takside üç kişi çalışmıyor. Sabaha karşı 03.00'ten akşamüstü 15.00'e kadar gündüz vardiyasında bir (tek bir) şoför; akşamüstü 15.00'ten sabaha karşı 03.00'e kadarki gece vardiyasında bir (tek bir) şoför çalışıyor.
Peki üçüncü "çalışan" kim? Oda başkanına göre araç sahibi. Düzeltelim: Araç ve plaka sahibi.
Kendilerinin verdiği rakamlarla söyleyelim: Bir taksi ayda ortalama 10 bin TL kazanıyor. Bunun 5 bin lirası plaka sahibine, geri kalan da gececi ve gündüzcü şoförlere 2.500'er lira.
O 2.500 liranın içinde yakıt parası da var, arıza halinde tamirci parası da var. Geriye kalan parayla taksi şoförü sık sık evine ekmek alacak parayı bile götüremiyor.
Bitmedi.
Kendisi çalıştığı aracın plakasına da sahip olan taksi şoförü az, çok çok az. Buna karşılık tek plaka sahibi olan "plaka ağaları"nın sayısı da az, pek pek az. Eski polis şeflerinden, şarkıcılara, mafya babalarından futbol starlarına kadar üç, beş, on taksi plakası sahibi olmuş çok, hem de pek çok kişi var.
Göstermelik bir vergi ödeyen, onun ötesinde taksi şoförlerinden kendi "payı"nı toplayan ve çalışmayı para saymaya indirgemiş asalaklar var.
Taksi şoförlerinden şikayetçi olabilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz. Kimi yolları, semtleri tanımaz, kimi arabasını temizleme zahmetine girmez. Kimi kısa mesafeye yolcu almaz. Kimi söğüşleyecek turist peşinde koştuğu için yolcu kabul etmez…
Bütün bunlar gerçek. Ama bu durum plaka rantı yiyen ve bunu yitirmemek için "siyasetin kaderini değiştiririz" ya da "İstanbul'u kilitleriz" diye tehditler savuranların yanında saf tutmak için bir neden değil.
İBB'nin 5 bin taksi hamlesi doğru ve değerli bir adımdır. Çoğu kez karın tokluğuna çalışan taksi şoförleri için de bir soluklanma, bir sömürü çarkını az da olsa kırma fırsatıdır.
Ben açıkça onlardan yanayım.
Hem yurttaş olarak, hem gazeteci olarak, hem eski bir taksi şoförü olarak…