İktidarıyla muhalefeti ile bütün partiler bir genel seçimde kilidin Halkların Demokrat Partisi (HDP) olduğunu biliyorlar. Hem de çok iyi biliyorlar. Bütün hesaplarını da bu bilgi üstüne kuruyorlar.
HDP'yi dışarıda bırakan bir seçim ittifakı iktidarı alabilecek bir oy gücüne kavuşamıyor. Aritmetik bilimi bu konuda bütün düşleri, hayalleri geçersiz kılıyor.
Ana muhalefetin hesabı belli: HDP seçimlerde bize destek versin ama verdiğini belli etmesin. Açık açık bir seçim ittifakı kuramayız. Çünkü partimizdeki Türk milliyetçisi üye ve seçmenler bunu kabul etmez ve küserler. HDP desteğiyle elde edeceğimiz oyları bu küskünlerle kaybederiz.
Hesap bu ama önlerinde bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi "dersi" var. O seçimi nasıl kazandıklarını çok iyi biliyorlar.
İyi Parti daha da zorda. Benden elbette çok iyi tanıdıkları Türk milliyetçisi tabanlarının HDP ile bırakın seçim işbirliğini, selamlaşmayı, bayramlaşmayı bile kabul etmeyeceğini veri kabul ediyorlar. Ancak aritmetik bilimi onlara da "Salt CHP ile ittifak kurarsanız, hatta sizlere DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi filan da eklense elde edeceğiniz sonuç size iktidar ortaklığını sağlayamaz" demekte.
Bu -onlar için- çok can sıkıcı, ama değiştiremeyecekleri bir gerçek.
Ne yapıp edeceklerini, bu konuda nasıl bir çizgi izleyeceklerini henüz bilmiyoruz. 9 HDP milletvekilin dokunulmazlıklarını kaldıracak ve büyük olasılıkla hapishane yolu açacak olan "fezlekeler" Meclis'e geldi. Bu muhalefet partileri için bir demokrasi sınavı olacak.
Şunun şurasında sınava birkaç gün kaldı. Bekleyelim ve görelim.
Gelelim iktidar kanadına…
Bugünkü iktidarın resmi olmayan ama çok etkili olan ortağı MHP belli ki HDP konusunda kararını zaten vermiş.
Bir yandan Seçim Yasası'nda ve Siyasi Partiler Yasası'nda "ince ve kirli" düzenlemeler yaparak kendilerinin yeniden Meclis'e girebilmesinin yöntemleri üstüne kafa yoruyor ve büyük ortağı ile bunun pazarlığını sürdürüyor.
Ama bir yandan da Anayasa Mahkemesi dahil her türlü hukuksal denetimden arındırılmış bir "güvenlikçi devlet" yaratacak bir Anayasa ve sistem hedefliyor.
Ancak burada dikkat çekici bir ayrıntı var. MHP hiç lafı dolandırmadan "HDP kapatılmalıdır" diyor. Bunun için Meclis'te grubu bulunan bir siyasi partinin (mesela MHP'nin) Yargıtay'a başvurması hukuksal sürecin başlaması için yeterli. Ama yağıp gürleyen MHP başbuğu Devlet Bahçeli bu konuda işi pişkinliğe vuruyor ve adım atmıyor.
Neden?
Bunun tek cevabı olabilir: Büyük ortak bunu istemediği için…
Büyük ortak, yani "her şeyin Reisi" Tayyip Erdoğan izin vermedikçe küçük ortağın adım atması mümkün değil, zaten söz konusu da değil.
Peki büyük ortak böyle bir çözüme neden yanaşmıyor?
Soruya "Yav, kapatsalar ne olacak, yenisi kurulur. DEP, HADEP, DEHAP, ÖZDEP örneklerini hatırlasanıza. HDP kapatılsa, bir yenisi kurulur. Alfabede harf mi yok" cevabı verenler var.
Yanlış değil. Değil de, bunu diyenlerin bildiğini AKP Reisi'nin bilmemesi mümkün mü?
Yani HDP'yi kapatmak AKP Reisi'ni rahatlatacak bir çözüm değil. Hatta bunun Kürt ağırlıklı HDP seçmenini daha da bileyeceğini, daha da kararlı kılacağını Reis iyi biliyor.
Öyleyse ne yapacak?
Besbelli "demokrasi suçları" ile "hukuk suçları"nın iç içe geçtiği çok daha kapsamlı bir plan üretilmiş
Tek cümleye indirgersek: HDP'yi kapatmadan bitirme planı bu…
Kürt siyasal hareketinde yıllarca emek vermiş, deneyim kazanmış kadın ve erkekleri hapishanelere doldurmak, parlamentodaki siyasal temsilcilerini Meclis dışına atmak, HDP'yi bir suç örgütü gibi bilinçlere kazıyacak "Goebbels tekniklerini" pervasızca ve insafsızca ve ara vermeden kitlelerin üstüne yağdırmak. Seçmenlerin gözünde "seçim"i yani oy vermeyi anlamsız kılmak….
Bunlar bu kirli planın birkaç ayrıntısı sadece…
Ama beyhude...
Sadece seçmen olanları 6 milyonu geçmiş bir yurttaş kitlesinden söz ediyoruz...
Kiminizin düşman bellediği, kiminizin uzak durmayı yeğlediği bir yurttaş kitlesinin siyasal temsilcilerini tek tek avlayabilirsiniz. Ama milyonlarca ve milyonlarca yurttaşı yok edemezsiniz.
O yüzden beyhude çabadır sizinki…
Göreceksiniz, göreceğiz…