Başlığa sığdıramadım, cümlenin tamamı şöyle:
"Evet şöyle sembolik de olsa bayan milletvekillerimizden hiç olmazsa iki tanesini alalım. İki tane geliyor…"
Cümleler AKP’nin Cumhurbaşkanı da olan Reisi’nden alıntılandı. Bir hastane açılışında sahneyi sırf erkeklerin doldurduğunu görünce kadın - erkek dengesini sağlamak istemiş ve "tane" ile saydığı iki "bayan" milletvekilini çağırmış. İki "tane"si de çağrıya uyup sahneye çıkmışlar. Böylece "bayan - erkek dengesi" sağlanmış.
(Parantez açıyoruz: Aman dikkat! "Kadın" değil "bayan". Kadın demek ayıptır. Kibar konuşacaksanız buna dikkat edeceksiniz. Mesela bir yankesici çetesi yakalandığında "İkisi bayan üçü erkek beş kişilik bir yankesici çetesi yakalandı" diyeceksiniz ki kibar biri olduğunuz anlaşılsın. Lüks giyim mağazanızın vitrin camına "Bayan ve erkek tezgahtan aranıyor" yazacaksınız. Mağazanın içinde de erkek iç çamaşırları ve bayan iç çamaşırları bölümü olacak. Tamam mı? Otobüste, hızlı trende kızınız ya da eşinizle birlikteyseniz yan yana koltuk seçmekte "bayan yanı" sorunuyla karşılaşabilirsiniz. Parantezi kapatıyoruz.)
Öz Türkçe (arı Türkçe değil öz Türkçe) akımının iyice azdığı yıllarda meselâ "meselâ" sözcüğü Arapça’dan geliyor diye Ermenice "orniak"tan sözümona öz Türkçe "örneğin", misal’e karşılık da "örnek" uyduruldu. "Tayyare" için "uçku", havaalanı için "uçak" önerildi. Meclis için kamutay, vali için ilbay, kaymakam için ilçebay bulundu. Mağlubiyet’e karşılık yenilgi, zafer’e karşılık utku sözcükleri önerildi. Hatta Osmanlıcanın beynelmilel’ine, Batı dillerinin international’ine karşılık "ursıulusal" diye bir zırva bile ortaya atıldı.
İşte o günlerde Fransızca’daki "mösyö – madam", İngilizcedeki "mister – missis" gibi Türkçe için de uygun hitap sözcükleri arandı ve bula bula Orta Asya’daki Türk ya da Moğol boylarında "reis" karşlığı "bay" soneki "mösyö" karşılığı olarak, Reis’in karısı olarak kullanılan "bayan" terimi de "madam" karşılığı olarak önerildi ve özellikle devlet dilinde ısrarla kullanılarak yerleştirilmeye çabalandı.
Tutmadı. Gazetelerde "Türk uçkuları Ankara’dan gelip İstanbul Yeşilköy uçku’suna başarıyla indi" diyen haber başlıkları ile dil zorlandı ama tutmadı. Dilin organik gelişiminde tayyare'ye karşılık uçak sözcüğü tutuverdi. Uçku çöpe yollandı. Yenilgi benimsendi de kimse zafer yerine utku demedi, yazmadı.
Bay ve bayan da öyle… Osmanlıcanın "bey" ve "hanım"ına karşılık önerilmişlerdi ama alay etmek için birilerinden "bay Kemal, bay Recep" diye söz etmek dışında Türkçe konuşanlar "Ahmet bey, Ayşe hanım" kalıplarını yeğledi.
Sonuçta "bay" çöpe gitti "bayan" ise anlam kaymasına uğradı ve berbat bir işlerlik kazandı.
Kadın denmesini ayıp bulan Türk erkek kafası, bayan diyerek bilinçaltılarının diplerindeki takıntılarını örtmeyi çare bildi.
Hani girişte Tayyip Erdoğan’ın kadın milletvekillerinden bayan diye söz ettiği cümleleri ele aldım ya "Türk erkeklerinin kerhane kapısına dönmüş bilinçaltlarının dile yansıması" diyeceğim de işgüzar bir savcının "Cumhurbaşkanına hakaret edildi" diye soruşturma açmasından korkuyorum.
O yüzden en iyisi bu cümleyi kullanmayayım ama "kadın" yerine "bayan" deyince kibarlık ettiğini sanan Türk erkeklerini dile dolamaktan da vazgeçmeyeyim…
Tane meselesine gelince…
Gelmeyeyim daha iyi. Canlılar için hele hele insanlar için "tane" denemeyeceğini bu yaşta öğrenemeyenler bundan sonra da zor öğrenirler. Ama hiç olmazsa çocuklarımıza doğrusunu öğretelim.
"İki tane patates, üç tane yumurta, beş tane kabak, bir tane otomobil" denir ama Türkçe "bir tane kadın, üç tane oğlan, yedi tane kız, iki tane adam, üç beş tane milletvekili " denmesine izin vermiyor. Onun yerine mesela "iki milletvekili" ya da "iki kadın milletvekili" denirse hem herkes anlıyor hem de Türkçe’nin doğru kullanımı oluyor.
Bilmeyenlere duyururum…