- Peki ikinci turda kime oy vereceksin ?
Soru bu imiş?
Sanki 10 Ağustos’da birinci tur yapıldı; kimse (yani Erdoğan) yüzde 51’lik bir oy elde edemedi ve cumhurbaşkanını belirlemek için 24 Ağustos’ta yeniden sandık başına gidilecek de şimdiden tartışılıyor…
Bana soranlara kestirmeden cevap veriyorum:
- 10 Ağustos için kolları sıvadın; elinden geleni yapıyorsun da, 24 Ağustos’un derdine mi düştün? Acelen ne?
Kimi (azı) hak veriyor, kimi (çoğu) homurdanıyor…
Sanki ikinci tur çantada keklik.
Oysa değil. Hoşlanalım, hoşlanmayalım, ikinci tur çantada keklik değil.
Bir kere 2.750.000 yeni seçmen var. Yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları. Seçmen kitlesi olarak eğilimleri, siyasal tercihleri bugüne kadar ölçülmemiş bir kitle. 2.750.000 seçmen birinci turun sonucunu etkileyebilecek kadar önemli. Nitekim AKP’liler kolları çoktan sıvadılar. CHP şöyle bir dolandı. Demirtaş ise önümüzdeki günlerde Avrupa’ya gidecek…
Güvenilir, daha önceki seçimlerde doğru tahminde bulunabilme yetisini kanıtlamış kamuoyu araştınma kurumları seçimin sonucunun ikinci tura kalmayabileceği ihtimalinin altını kalın çiziyorlar.
Oysa Tayyip Erdoğan’ın ilk turda seçilememesi önemli. Küçük dağları kendisinin yarattığına gitgide ve iyiden iyiye inanmış, kibri paçalarından akan Tayyip Erdoğan’ın burnunun sürtülmesi, partisi içinde (ve dışında) yarattığı büyünün bozulması demokrasinin geleceği için çok, ama çok önemli ve değerli.
Bu mümkün mü ?
Mümkün değil ve mümkün…
Sırtüstü yatıp, daha şimdiden “İkinci turda kime oy vermeli” zevzekliği ile siyasal tembellik yapılırsa mümkün değil.
Mümkün.
Ama zor.
CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, bu partilerin sadık seçmenlerinden firesiz oy alması gerek. Benim için kapalı kutu MHP’yi bilemem; ama iyi kötü izleyebildiğim CHP kanadı fireyi en aza indirgemek için hiç de kolları sıvamışa benzemiyor. Önümüzde 25 gün var ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanyasını, Ekmeleddin İhsanoğlu adeta tek başına yürütüyor. Üstelik yürüttüğüne “kampanya” diyebilmek için fazla iyimser olmak gerek.
CHP kanadı, “Bizim partiiçi muhalefet yağar gürler ama sonunda seçim günü sandık başına tıpış tıpış gider, oyunu da partisinin gösterdiği adaya verir” kolaycılığı, rehaveti ve tembelliği içinde…
Gelelim bize…
Biz derken, T24 okurunun genel siyasal çizgisini kastediyorum.
Sanırım bu çizgi sol yelpazenin hemen hemen tümü ile liberalizmi ekonomik liberalizm ile sınırlamayıp, siyasal liberalizmi de ilkesel olarak benimsemiş sahici demokrat kadın ve erkeklerden oluşuyor.
Şu 25 günde bize düşen kolları sıvamak, hatta sıvamak yerine gömleği tümüyle sıyırıp, evin alt ve üst katlarındakilerden başlayıp, sokağa, mahalleye, meydanlara, kente taşan bir “çalışkan karınca - inatçı keçi” olmak.
Şu yaz sıcaklarında koşmak ve terlemek gerek.
Yoksa daha ilk turun sonunda Çankaya’da “Beni sevmeyen ölsün; hatta gebersin” türküsünü çığırarak koşan, terleyen birini görürüz.
* * *
Peki ikinci turda ne mi yapacağız ?
Bunu tartışmak için 10 Ağustos’tan 24 Ağustos’a uzun iki hafta var…
Yeter de artar bile…
Şimdi ise koşup terleme zamanı.
Haydi !..