Almanya’da 3,5 milyondan fazla Türkiye kökenli göçmen yaşıyor.
Almanya’da 3,5 milyondan fazla Türkiye kökenli göçmen yaşıyor.Kimileri, özellikle ilk kuşak göçmenler, Almanca’yı hemen hiç konuşamıyor. Kimileri, özellikle ilk ve ikinci kuşak göçmenler, kırık dökük bir Almanca ile idare ediyorlar. Kimileri, özellikle üçüncü ve dördüncü kuşak göçmenler, Almancayı şakır şakır konuşuyor da Türkçeleri kırık dökük.Alman devleti bir karar alsa ve “Bundan böyle bu ülkede Almanca’dan başka bir dil kullanmak yasaktır. Okullarda Türkçe Anadil eğitimi kaldrırılmıştır. Üniversitelerdeki Türkçe öğretmeni yetiştirmek üzere kurulan bölümler kapatılmıştır. Mahkemelerde yalnızca Almanca ifade verilecektir. Hapishane ziyaretlerinde tutuklu yada hükümlü yakınları sadece Almanca konuşabilirler. Tütrkçe kullananların görüşmesi kesilecek ve bir daha da izin verilmeyecektir...”Alman devleti böyle bir karar alsa siz ne düşünürsünüz ?Almanya’da 2600 cami var. Bunlardan 159’u bildiğimiz, minareli camiler. Geri kalanları ise mescit denecek kadar küçük yada Türkiye’deki ortalama camilerden daha çok cemaatı bir araya getirebilecek kadar büyük. 3600 camiin tastamam 3342’si islami cemaatlara ait. Çoğunun bina mülkiyeti de cemaatların malı.Şimdi Alman Devleti bir karar alsa, bu kararı Alman Yargıtayı da onaylasa ve “Bundan böyle göçmenlerin cami açması yasaktır. Cemaatların cami binalarını mülk edinmeleri ise kesinlikle yasaktır” dese...Bunu öğrendiğinizde siz ne düşünürsünüz ?Avusturya’da 260 bin Türkiyeli göçmen yaşıyor.Şimdi Avusturya Genel Kurmay Başkanlığı bir karar alsa ve yüzbinlerce DVD hazırlatsa; bu DVD’de Türklerin Birinci ve İkinci Viyana Kuşatmaları sırasında Avusturyalıları nasıl öldürdükleri, yolboyunca Avusturya köylerini nasıl yakıp yıktıkları, kadın, çoluk çocuk demeden Avusturyalıları nasıl öldürdükleri, mallarını nasıl yağmaladığı, çocuk yaştaki Avusturyalıların “savaş ganimeti” olarak tutsak edilip İstanbul’a götürülüp, müslüman yapılıp, yeniçeri ordusunda asker olarak görevlendirildikleri etkileyici görüntülerle anlatılsa...Avusturya Milli Eğitim Bakanlığı bu DVD’leri bütün ilköğretim okullarına gönderse ve öğretmenlerden bu DVD’leri çocuklara göstermelerini, gösteriden sonra çocukların izlenimlerini içeren raporları da bakanlığa göndermelerini emretse...O okullarda Avusturya’daki 260 binlik Türkiyeli göçmen kitlesinin binlerce çocuğu o DVD’leri seyretseler ve orada “Sizin dedeleriniz, bizim dedelerimizi işte böyle öldürmüşler; ülkemizi böyle böyle yağmalamışlar” sözlerini duysalar, dinleseler... Bunu duyduğunuzda siz ne düşünürsünüz ?* * *Devlet İstatistik Kurumu ülkemizdeki Kürtlerin sayısını gösteren bir istatistik yayınlamıyor. O yüzden tahminlerle konuşuluyor. Kimilerine göre Türkiye’de 10, kimilerine göre 15, kimilerine göre 20 milyon Kürt yaşıyor.Bunların kimileri Kürtçe’den başka dil bilmiyor; Türkçe ne anlıyor, ne konuşabiliyorlar. Kimileri kırık dökük bir Türkçe, ama akıcı (çünkü anadilleri bu) bir Kürtçe ile konuşuyor. Kimileri ise hem Türkçeyi, hem Kürtçeyi iyi konuşmakta... Kürtçeden başka dil bilmeyen yurttaşlarımızın mahkemelerde Kürtçe ifade vermeleri pek çok mahkemece kabul edilmemekte. Hapishane ziyaretlerinde çocukları ile Kürtçe konuşmaları yasak. Oysa Türkiye Cumhuriyetinin kurucu belgesi olan Lozan Anlaşması bu konuda tartışılmayacak bir açıklıkla buna olanak tanıyor.Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz ?Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Kürtler, çocuklarının anadillerini öğrenmeleri ve geliştirmeleri amacıyla okullarda Kürtçe eğitim de verilmesini, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatını geliştirecek enstitüler açılmasını yıllardır istiyorlar. Bu uğurda mahkemelerde sürünmeyi de göze alıyorlar.Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz ?Genel Kurmay Başkanlığı “Sarı Gelin- Ermeni Sorununun İç Yüzü" adlı ve konulu bir DVD hazırlattı. Milli Eğitim akanlığı da bu DVD’leri okullara dağıttı. Dağıtım h“Öğretmenlerin bilgilendirilmesi amacıyla yapılmıştır” dendi. Ancak bakanlığın resmen de itiraf ettiği gibi bu DVD’ler öğrencilere de gösterildi, gösteriliyor. Ermeni yurttaşlarımızın çocuklarının da gittiği okullarda “Senin dedelerin, benim dedelerimi bak nasıl öldürmüş” diye özetlenebilecek düşmanlık tohumları gencecik beyinlere ısrarla işleniyor. Daha kestirme bir deyişle “Bir bebekten bir katil yaratan” mantık sürüp gidiyor...Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz ?