Yav Reis…
(Sakın biri kalkıp "Aydın efendi ağzını topla. Koskoca devlet başkanına 'yav' diye hitap edemezsin" demesin. Ben kendime Reis'i örnek, yani rol modeli alıyorum. O neredeyse her konuşmasında "yav" da diyor, "be" de diyor, "siz"yerine "sen" de diyor. Cumhurun koskoca başkanının herhalde bir bildiği vardır değil mi?)
Evet, yav Reis, bu haftayı yazı filan yazmadan, hayta gezip, havyar kesip dalga geçerek tamamlamak niyetindeydim ama senin yüzünden yine bilgisayar başına oturmak zorunda kaldım işte…
Din Şurası toplantısının kapanış oturumunda boy gösterdin, kürsü gördün, dayanamadın, çıktın ve uzun uzun konuştun.
Zavallı ben de hem canlı yayında dinledim; yetmedi bir de bizim T24 yazı işleri tayfasının neredeyse tümünü aktardıkları konuşmanı okudum sonra da…
Sonrasını görüyorsun işte Reis, hayta gezmeye son, otur klavye başına ve Tırmık yaz…
Nasıl yazmam?
Konuşmanın neredeyse her paragrafına itirazlarım, hem de ciddi ve ilkesel itirazlarım var.
Buyur…
Konuşmanın omurgasını oluşturan cümleden başlayalım:
"Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz."
Önce şuna bir açıklık getirmelisin Reis: "Biz" dediğin kim ya da kimler?
AKP'nin Reisi'sin biliyorum; ama bu ülkenin cumhurbaşkanlığı koltuğunda da oturan sensin. Bu durumda sözünü ettiğin "biz", hepimiz, yani bu ülkenin yurttaşlarının tümü mü?
Eğer bunu dediysen ya da demek istediysen, orada biraz dur Reis.
Mesela benim sevgili kardeşim Garo Paylan bu "biz"e dahil olamaz. Kilise kayıtlarına göre dört, beş kuşaktır İstanbullu Mihail Vasiliadis arkadaşım da senin "biz"inin dışında kalır. Dersim'in en "düzgün" çocuklarından, arkadaşım Aptullah da ne yapsan senin "biz"inin içine sığmaz. Sonra Midyat'ta tanıdığım, tanıdığım için pek sevindiğim, rakı içip kadeh tokuşturduğum Süryani Hilo'nun da tarif ettiğin "biz"in içinde işi olamaz.
Eeee Reis, ne olacak şimdi? Sen sadece "sizin" cumhurbaşkanı mısın; yoksa bütün yurttaşların cumhurbaşkanı mı?
Bu konuda bir karar versen iyi olacak. Çünkü bu biz mantığı konuşmanın tümüne yerleşmiş. Demek ki senin bilinçaltının derinliklerine sinişmiş.
Şu cümlelerine bakalım istersen:
"…İslam, hayatımızın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan, kurallar, yasaklar manzumesidir. Yaşantımızın her safhasını düzenleyen bir dine inanıyoruz. Ömrümüzün sonuna kadar Müslümanca yaşamakla emrolunduk…"
Garo'lar, Mihail'ler, Aptullah'lar, Hilo'lar ve daha nicelerri ve niceleri "Ömrümüzün sonuna kadar Müslümanca yaşamakla emrolunduk" mu diyecekler; demezlerse başlarına bir şeyler mi gelecek?
Konuşmadan bir "biz" daha cımbızlayayım mı?
Buyur:
"…Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz. Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz…"
Dile getirdiğin bu kesin buyruk bu ülkenin Alevi, Katolik, Ortodoks, Protestan, deist, ateist yurttaşları için geçerli mi? Değilse sen sadece "senin sizi"nden söz ediyorsun demektir.
Doğru mu anlıyorum?
Eğer doğruysa sana birilerinin bu ülkenin Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatması gerekmiyor mu?
Son bir soru daha Reis:
"Bana uymuyor, zamana uymuyor, hoşuma gitmiyor, aklım almıyor bahanesiyle kimse nasları inkar edemez"…
Biliyorsundur (biliyor musun?) Arapça "nas"ın Latince karşılığı "dogma"dır. Yani tartışılmadan kabullenilmesi gereken, itirazı mümkün olmayan, mutlak geçerlik taşıyan, sorgulanamaz hüküm demek.
Valla kusura kalma Reis, başkalarını bilemem ama, buna göre senin "biz"in içinde ben kesinlikle yokum.
Hiçbir nas benim için mutlaka geçerli olamaz. Aklım yatmadıysa, sorgulamamın sonunda beni ikna eden bir sonuca varmadıysam o hüküm benim için kabul edilemez; senin tayfanın çok sevdiği deyimle söyleyeyim "yok hükmündedir"…
Yani Reis, sen şu Şura'daki konuşmanı bir kez daha gözden geçir istersen. Benden uyarması…