Sorun “Kamu artık sigara üretmeyecek. Yaprak tütün işlemeyecek. Öyleyse Tekel işletmelerinde de işçi çalıştırılmayacak”...
Tekel'in yaprak tütün işletmelerinde çalışan işçiler günlerdir direniyor. İşçi haberlerini, hele işçi direnişlerini yok saymayı bir meslek refleksine dönüştürmüş büyük medya bile artık görmezlikten gelemez oldu.Ankara’da polisin anlamsız bir şiddetle dağıtmaya çalıştığı işçilere basınçlı su sıkılırken sarındığı plastik örtülerle ve ters dönmüş şemsiyesiyle dikilen ve tek adım geri atmayan işçinin o muhteşem fotoğrafı belleklere kazındı. (Bozkır ayazında soğuk suda sırılsıklam oldunuz mu hiç?)Tekel işçileri ülke gündemine oturmayı başardılar. Onların direnişi üstüne değerlendirmeler, analizler ardarda gelmeye başladı.Solculara solu öğretmek gibi bir densizliğe kapılan kimileri işçilere öğüt vermeye kalktı. AKP elebaşılarının sadece sevaplarını görmeye, günahlarını ise halının altına süpürmeye alışan bu kesim, kimi kez yarının dünyasını bugüne taşıyıp “...Üretim biçiminin değiştiği, makinelerin işçilerin yerini aldığı bir dünyada işsizlik kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkıyor...” diye ahkâm kesiyor ve Tekel işçilerini bu bağlamda çoktan kaçmış trene binmeye çabalayan “çağdışı”lar olarak görüyor.Bir de özelleştirmenin ille de haksızca, hunharca, “insan”ı unutarak sürdürülmesi zorunluymşcasına özel sektörde işçiler sendikasız, düşük ücretle ve her an kapının önün konma tehlikesiyle karşı karşıya çalışırken, kamu kesimindekilerin görece yüksek ücretle, işsiz kalma riskinden uzak, üstelik sendikalara korkusuzca üye olabilmelerine itiraz ediyorlar.Bence bu “ayıplı” öğütleri geçelim...Solcuların, solu, solcu olmayanlardan öğrenmeye ihtiyaçları yok...* * *Ama solcuların Tekel işçilerinin direnişine bakış açılarını da gözden geçirmeye ihtiyaçları var.Son günlerde solcu kalem ya da çevrelerden öylesine yazılar, değerlendirmeler çıktı ki “Acaba bunu yazanlarla biz aynı ülkede mi yaşıyoruz” diye sormak gerekti.Onlarca örnekten seçtiğim iki yazıdan birer paragraf aktaracağım:“Tekel işçileri işçi sınıfını yeniden şahlanışını, devrimin kızıl günlerini müjdeliyorlar...”Bir tane daha:“...Tekel işçilerinin direnişi işçi sınıfının devrimci ruhunu bir kez daha tutuşturdu; işçi sınıfının devrimci ruhunu yitirdiğeini söyleyenlerin suratında tokat gibi şakladı...”Öyle mi sahiden?Son seçimlerde AKP’ye oy verdiklerini TV kameraları önünde çekinmeksizin söyleyen işçiler ne oldu da böylesine büyük bir siyasal ve sınıfsal bilinç sıçraması yaptılar?Dahası madem Tekel işçilerinin çaktığı kıvılcım bütün işçileri sardı, Tekel işçileri Ankara’da basınçlı su ve polis copu altında kıvranırken, İstanbul’da kendilerini zincirledikleri Boğaz Köprüsü üstünde polislerle didişirken niye yapayalnızlar?Böylesine güçlü bir sınıf hareketi sözkonusu ise ne oldu da MHP Genel Merkezi onları davul zurnayla, balla börekle karşılayıp bağrına basmaya kalktı?Milliyetçi-Irkçı bir siyasal çizgiye kayan (Bence kayma bitti: Oturan) CHP’nin milletvekilleri ne oldu da “işçi kardeşlerinin” arasına karışıp onlarla birlikte biber gazı koklar oldular ?Kırk yılın sarı sendikası Tek Gıda İş ne oldu da sınıf sendikası gibi siyasal amaçlı eylemler örgütler oldu? * * *Tekel işçileri direniyor, çünkü sosyal devlet olma iddiası sadece Anayasa kitapçığında kalmış bir ülkede, küreselleşmiş sermayenin temel politikalarını uygularken işçileri, emekçileri yok sayan AKP’nin aşikar haksızlığına uğradılar.Sorun “Kamu artık sigara üretmeyecek. Yaprak tütün işlemeyecek. Öyleyse Tekel işletmelerinde de işçi çalıştırılmayacak” cümlesine ve mantığına indirgenemez.Tekel’e yeni işçi alınmasını savunan yok. Ama yıllarını Tekel işletmelerine vermiş, mesleki hünerleri tütün işleme üstüne kurulmuş, ama henüz emekli olacak yaş ve kıdeme de gelmemiş işçileri kapının önüne koymanın sosyal devletin en yalın tanımında bile yeri yok.Başbakanın dilinden “Eskisinden daha düşük ücretle istihdam edileceksiniz, doğru. Ama kıdem tazminatlarınızı alıyorsunuz. Daha ne istersiniz” diye kınanan Tekel işçileri direnmeyip de ne yapsınlar?Bir başka iş kolunda bir başka işe girip, bugüne kadar elde ettikleri yaşam standardını tutturmaları bu yaştan ve bu meslek bilgisinden sonra olanaksız. (Yüksek yaşam standardı demedim. Bugüne kadar elde ettikleri, edebildikleri yaşam standardı dedim)Devletin ekonominin sigara, kibrit, ispirto, tuz üretimi, ayakkabı yapımı, kumaş dokumacılığı gibi dallarından çekilmesine itiraz eden yok. Ama bu dallardan çekilirken yıllar yılı çalıştırdığı işçileri de “Taş bitti, amele paydos” hunharlığı ile kaderleriyle başbaşa bırakmaya da hakkı yok. Sosyal devlet bir geçiş planı yapar; bu geçiş döneminde işçilik yaşamları boyunca sadece yaprak tütün işlemeyi öğrenmiş, bu dalda ustalaşmış, hüner kazanmış işçilere yeni bir meslek eğitimi sağlar, o eğitimden geçenlere istihdam olanakları, fırsatları yaratır.Bunu yapmayıp, üstüne üstlük “Milletin vergileriyle toplanan paraları Tekel işçilerine vermeye hakkımız yok” safsatasını gözlerimizin içine baka baka savuranlara da bizim, “Batık bankaları kurtarmak için banka hortumcularının cebine akan milyarlarca doları milletin parasıyla karşılamadınız da cebinizden mi verdiniz” diye sorma hakkımız doğar.