Dünkü Tırmık’ta anlatıldı; parlamentodaki errkekk partiler ile Kürt siyasal hareketinin parlamentodaki temsili arasında kadının etkisi, rolü ve yeri açısından tartışılmaz bir uçurum var.
Peki, şu on gün kalmış yerel seçimlerde o alkışlanası uçurum yine var mı?
Kestirmeden “Var, hem de nasıl var” diyebilirdim ama ben değil rakamlar ve gerçekler konuşşun daha iyi.
Yerel seçimlere Güneydoğu Anadolu, haydi Kürtlerin yeğlediği deyimle söyleyelim, Türkiye Kürdistanı dışındaki bölgelerde BDP seçime HDP çatısı altında katılıyor. Türkiye Kürdistanı’nda ise kendi adına, yani BDP olarak…
O bölgede il ve ilçe olarak 242 yerleşim biriminde BDP’nin tam 168 eşbaşkan adayı kadın. İllerde yüzde 50, ilçelerde yüzde 44. Yani Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verileriyle bakıldığında yukarıda sözünü ettiğim uçurum daha da derinleşmiş.
Yine de pes etmedim ve şeytanın avukatlığına soyundum. Kürt siyasal hareketi üstüne yüzeysel, yarım yamalak bilgileriyle yargılar (aslında önyargılar) üretenler adına (da) sordum:
- Bu kadın adayları İmralı mı saptadı; Kandil’den talimat mı geldi; yoksa BDP’nin kadınlı erkekli yönetim organlarında mı kararlaştırıldı?
Cevap alaycı bir gülücük eşliğinde geldi:
- Kadın eşbaşkan adaylarını “Kadın seçim komisyonları” saptadı. Resmi başvuru yapmaları için BDP yönetimine tebliğ etti.
- Sundu demek istediniz yani.
- Hayır tebliğ etti. “Kadın eşbaşkan adayları bunlardır” dedi ve bitti. Erkeklerin bu konuda söz ve karar hakkı yok.
Şeytanın avukatı kolay kolay pes etmez. Ben de etmedim.
- Kadın Seçim Komisyonu dediğiniz, BDP’li kadınlar değil mi? Yani adayları erkek siyasi komiserler yerine kadın siyasi komiserler saptadı...
Alaycı gülücük daha da belirginleşti:
- Neresini düzeltelim bu sorunun? Bir kere Kadın Seçim Komisyonu değil, kadın seçim komisyonları. Öyle merkezi bir komisyon yok. Her ilde, her ilçede sadece kadınlardan oluşan komisyonlardan söz ediyoruz. O yerleşim biriminin STK’larından gelen kadın temsilciler, oranın Kadın Meclisi’nden gelen kadınlar, BDP’li kadınlar, “Ben de varım” deyip gelen kadınlardan oluşan komisyonlardan söz ediyoruz. Bir de siyasi komiser terimini biz Kürt kadın hareketinde çoktan sildik. Ama sizin eril dilinizde hâlâ yaşıyor…
Şeytanın avukatı bu defa şeytanın iğvasına uymadı ve pes etti. Devam etmenin pek anlamı yoktu…
* * *
Eşbaşkanlık sistemi yasal değil. Eşbaşkanlardan biri resmi Belediye başkanı olacak. Ama Kürt kadınlar bunu pek umursamıyorlar. Pratikte eşbaşkanlar eşit haklı olarak birlikte karar verecekler(miş).
“Peki bir konuda uzlaşamazlarsa ne olacak” diye sormadım. Sezdiğim kadarıyla, kadın eşbaşkanın dediği olacak…
Şey…
Erkek Kürt siyasetçilerin işi hayli zor.
Bir Türk ve bir erkek olarak onlara sabır ve fiili duruma uyum sağlamak için çaba göstermelerini diliyorum.
Elimden gelen bu kadar…
* * *
Kürt siyasal hareketinde kadının etkisi, yeri ve rolü üstüne kişisel gözlemlerimle pek çok örnek ve kanıt aktarabilirim. Kandil’deki kadın gerilllardan, her kent ve kasabadaki çoğu zaman erkeklere rağmen tıkır tıkır işlemekte olan “Kadın Meclisleri”ne; parlamentodaki Kürt ve kadın milletvekillerinden, STK’lardaki, kültür ve sanat alanındaki Kürt kadınlara kadar olguları sıralayabilirim.
Ama yazının başlarında aktardığım birkaç cümle herşeyi çok daha kısa özetliyor:
“Kadın eşbaşkan adaylarını ‘kadın seçim komisyonları’ saptadı; BDP yönetimine tebliğ etti. Erkeklerin bu konuda söz ve karar hakkı yok.”
Vay be !.