Geçtiğimiz Pazartesi 1 Kasım'dı.
O gün Osman Kavala arkadaşım Silivri'deki "Tayyip Erdoğan zorunlu konukevi"nde 4 yılı tamam etti; beşinciden gün almaya başladı.
Hükümlü değil tutuklu. Bir mahkemece kesilmiş hapis cezası yok. Olmayan kanıtlarla yürümekte olan bir yargı süreci var. Kimin yazdığı bilinmeyen ama altında bir savcının (Evet bir savcının. Yani bir hukuk fakültesinden mezun olduğunu gösteren bir diplomaya sahip birinin) imzası bulunan bir iddianame var. O iddianameye (adı üstünde iddia-name) göre Osman Kavala çok ağır suçlar işlemiş o yüzden tutuksuz yargılanması çok sakıncalı olacağından Silivri'de volta atarak yargılanması (yargılanma???) bir yerlerde (acaba nerede) münasip ve zorunlu görülmüş. Zaten AKP Reisi de 10 büyükelçinin uyarısından dolayı küplere bindiği günlerde bu ülkenin "baş ve tek yargıcı" olarak ilan etmedi mi; "Bırakılmayacak" demedi mi?
O yüzden geçtiğimiz Pazartesi Silivri zindanında 4. yılını dolduran Osman Kavala'ya…
Olmadı bir daha: O yüzden geçtiğimiz Pazartesi Silivri zindanında 4. yılını dolduran Osman Kavala'ya…
I-ıh, olmuyor cümleyi bitiremiyorum.
Hapishanede 4. yılını tamam eden, Osman Kavala'ya ne demeli?
Yaş günü olsa "Nice yıllara kardeşim" diye yazardım. Hastalanmış, hasta yatağında 4 yılı tamam etmiş olsa "Acil şifalar dilerim kardeşim" derdim.
Peki, bırakın evrensel hukuk ilkelerini, bırakın adalet kavramını, yürürlükteki kanun maddelerine de sığmayan bu mapusluğun 4. yıldönümünde 4 yıllık zindan günleri için ne denir?
Bulamadım, bilemedim.
Bugün Selahattin Demirtaş arkadaşım Edirne zindanında 5. yılını dolduruyor.
66 yıla hükümlü mafya babalarının, üstelik kahraman ilan edilip tahliye edildiği bir ülkedeyiz ve hükümlü değil tutuklu, "Yakışıklı, iyi süvarı" diyen Ahmet Arif'in dizelerinden çıkıp gelmiş "Yakışıklı, iyi siyasetçi" bir Kürt delikanlı 5 yıldır Edirne zindanında…
Neden? Cevabın hukukla uzaktan yakından bir ilişkisi yok. O "yakışıklı, iyi siyasetçi"den ödleri kopuyor. Demokrasi arenasında onunla yarışa girseler hepsinin tozunu attıracağını iyi bildiklerinden, onu zindana tıkıyor, kendileri saray koltuklarında, devlet kapılarında sefa sürüp kasalarını, keselerini dolduruyorlar.
Beş yıllık zindan günü.
Doğum günü olsa "Nice yıllara kardeşim" derdim.
Evlilik yıldönüme olsa "Başak hanımla bir yastıkta kocamaya devam edin arkadaşım" derdim.
5 uzun yıl yurtdışında, sıla hasreti çeke çeke yaşamakta olsa "Bir önce anayurduna, baba ocağına dönmen;, eşine, kızlarına kavuşmanı dilerim kardeşim" filan derdim….
Ama Selahattin Demirtaş'a Edirne Cezaevindeki mapusluğunun 5. yıldönümünde 5 yıllık zindan günleri için ne denir?
Bulamadım, bilemedim…