- Tıp söyleşileri kapsamında bugün sizinle böbrek nakli üzerine konuşacağız ama bir hekim olarak siz de bir hastalık geçirdiniz lösemiye yakalandınız. Tekrar geçmiş olsun. Bu süreci bir hekim olarak nasıl geçirdiniz, atlatabildiniz mi?
Çok teşekkür ederim. Çok zor bir süreci şükür sağlıklı bir şekilde geçtim. Kardeşim yurt dışında yaşıyor. O da 6 yıldır lenfoma ile mücadele ediyordu. Beni verici olmak üzere yanına çağırdı, ben de kan vermek üzere yurt dışına gittim ama uygun olmadığımı öğrendim. Ama dönüşte ateşim çıktı ve yaptırdığım tahlillerde lösemi olduğumu öğrendim. Benim için büyük bir sürpriz oldu. 2 ay kemoterapi olduktan sonra doktorlarım nakil olmam gerektiğini söylediler. Meslek yaşamım boyunca hep başkaları için organ bağışının artması için emek verdim. Şimdi kendimi bir anda uygun doku ararken buldum. Bu çok acayip bir duygu. Hayatınızın kurtulması için birisinin sizin dokunuza uygun bağış yapmış olmasını diliyorsunuz. Tabii hastalığımı duyan dostlarım, akrabalarım, meslektaşlarım, öğrencilerim hatta hastalarım bile hemen verici olmak için Kızılay’a müracaat ettiler ve bağış kampanyası düzenlediler. Bereket bana uygun 17 hasta saptandı ve en uygun vericinin kök hücreleriyle 1 buçuk yıl önce nakil oldum. Şükür şu anda sağlığım çok iyi ve 6 aydır da çalışmaya başladım. Öncelikle bana kök hücresini bağışlayan vericiye ve tüm verici adaylarına şükranlarımı sunuyorum. Daha sonra tanı ve tedavide rol alan tüm hekimlerime minnet duyuyorum. Türk tıbbının ne kadar ileri ve hekimlerinin ne kadar iyi olduğunun en iyi göstergelerinden biri benim.
- Alp Bey alanınızdaki başarılı nakillerinizden dolayı adınızı duymayan pek az insan olduğunu biliyoruz. Branşınızda neredeyse ikinci ömrünüzü yaşıyorsunuz bana göre bu nedenle. Öncelikle bu alandaki çalışmalarınızdan biraz söz eder misiniz? Mesleğe başladığınız yıldan bu yana böbrek nakli alanında yeni gelişmeler neler oldu?
Çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz. Böbrek nakli eğitimimi Ege Üniversitesi’nde ve ABD’de Brigham Hastanesi’nde aldım. İlk böbrek nakli merkezini İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 1992 yılında kurdum. O zamanlar SSK hastanesiydi ve çok önemli bir görev üstleniyordu. O günden sonra birçok böbrek nakli merkezi kurdum ve birçok böbrek nakli cerrahı yetiştirdim. Böbrek nakli alanında da ülkemizde “çapraz böbrek nakli” “böbreğin kapalı yöntemle çıkartılması” gibi konularda da öncü oldum.
Ayrıca ülkemizde ilk ince barsak naklini gerçekleştirdim. Şimdi de yetiştirdiğim cerrahlar şu anda çalıştıkları hastanelerde ince barsak nakillerine devam ediyorlar.
Böbrek nakli tekniği 1950’li yılların sonunda artık oturmuştu. Bu konudaki en büyük yenilik böbreğin kapalı yöntemle çıkartılmasında oldu. Şimdilerde bu konuda robotik yöntemlerin uygulanması da söz konusu. Çok özel durumlarda takılması da artık robotik yöntemler yapılmaya başlandı. Ama böbrek naklinde en önemli gelişme güçlü ilaçların tedaviye girmesi ama daha önemlisi cerrahların ve nefrologların böbrek nakli olmuş hastaların bakımlarını öğrenmeleri oldu. Bu sayede böbrek nakli başarı oranı ve takılan böbreğin vücutta kalma süresi arttı.
- Kronik böbrek yetersizliği sinsi bir hastalık. Beş evreden ilk dört evrede çoğu zaman böbrek yetmezliği saptanamıyor. Bunun en önemli nedeni nedir, daha erken evrelerde böbrek yetmezliği nasıl saptanır? Yani hastalar ya da hastalığın eşiğindekiler böbrek problemlerini sıvı takibi yaparak mı fark ederler, öyleyse bunu nasıl takip etmeleri gerekir?
Evet böbrek yetmezliği söylediğiniz gibi sinsi bir hastalık. Çocuklarda sık idrara gidenlerde, tansiyon ve şeker hastalarında basit bir testle böbrek yetmezliği ilk dönemlerinde tanı konabilir. Basit bir idrar testiyle. İdrar testinde özellikle protein çıkması bize o kişilerin böbreklerinde problem olabileceği konusunda erken bir alarm verebilir. Sıvı takibi artık ileri evrelerdeki böbrek yetmezliğinde önem kazanmaktadır.
Böbrek yetmezliği aslında büyük ölçüde önlenebilir bir hastalıktır. Böbrek yetmezliğinin dünyada da ülkemizde de en sık nedeni çocuklarda sık idrar yolu enfeksiyonu, erişkinlerde ise hipertansiyon ve diyabettir. Bu konudaki önlemler böbrek yetmezliği riskini azaltacaktır.
- Bildiğimiz kadarıyla böbrek yetmezliği ve sonrasında böbrek nakli gerektiren süreç diğer başka hastalıkların -şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi özellikle- bir sonucu olabiliyor. Peki, bir başka hastalık olmaksızın ortaya çıkan böbrek yetmezliğinin neden olacağı, olduğu hastalıklar neler? Bu hastalıklar böbrek naklinde ne gibi sorunlar ortaya çıkarır?
Bu saydığınız sebepler dışında en sık karşılaşılan nedenler glomerülonefritler, ilaç toksisiteleri, ailevi Akdeniz hastalarında sık gördüğümüz amiloidozlar ve yine genetik olan polikistik böbrek hastalığıdır. Böbrek nakli açısından glomerülonefritler ve amiloidoz özel bir öneme sahiptir. Glomerülonefritlerin bir kısmının ve amiloidozun takılan böbreklerde hastalık tekrarlama riskleri vardır, zaten bu türden glomerülonefritleri olan hastaları nakil öncesi riskleri hakkında bilgilendiriyoruz. Hastalık tekrarlanmasın diye nakil öncesi veya sonrası da bazı önlemler alıyoruz.
- Böbrek yetmezliğinde ödem bir belirti sayılır mı? Böbrek yetmezliği için ilk ciddi belirtiler nelerdir? Bu belirtilerle birlikte kişiler ne yapmalı, nasıl bir süreç başlatılmalı?
Evet bazen hastalar bacaklarında veya göz çevresinde oluşan ödemle hekime başvurmaktadır. Ama en önemli belirti idrarda renk değişikliği, halsizlik yorgunluk bazen ağız kokusu ve tansiyon yüksekliğidir. Bu belirtiler çıktığında genellikle hasta en az ikinci veya üçüncü evrede oluyor. Yine de son dönem böbrek yetmezliğine giden süreci yavaşlatmak mümkün. Bunun için de nefroloji uzmanı kontrolüne girmek gerekiyor.
- Böbrek nakli olmak üzere ülkemizde organ nakli ile ilgili bazı yanlış inanışlar ve kulaktan kulağa bilgilerle organ nakli doğru algılanmıyor. İnsanların örneğin, hiç diyaliz sürecini yaşamadan bu konuda yanlış düşüncelere kapılmaması için neler söyler, neler önerirsiniz?
Toplumda maalesef organ nakli ile ilgili birçok yanlış inanışlar ve şehir efsaneleri var. Bunlardan en önemlisi organ bağışı ve canlı vericili organ nakilleriyle ilgili. Maalesef organ bağışı ile ilgili olan çok ağır suçlamalar içeriyor. Yoğun bakımdaki insandan organ alabilmek için hele hastanın organ bağış kartı varsa hekimlerin bilerek onu ölüme sürükledikleri hakkında. Hekimlik yemini etmiş bizler için bu söz konusu dahi olamaz. Kaldı ki vicdanı kararmış cani ruhlu bir hekim olduğunu farz edin, beyin ölümü kararı vermek için o hastanede en az 25 sağlık personeli sürece dâhil oluyor. Beyin ölümü kriterlerini de Sağlık Bakanlığı takip ediyor. Bir hastanede 25 vicdansız sağlıkçıyı yan yana getirmek ve Sağlık Bakanlığı’nı atlatmak mümkün değil, kaldı ki tüm sağlık personeli hastalarını iyileştirmek için çabalar. Zaten organ nakli yapabilmek için beyin dışında diğer organlarının iyi durumda olması gerekir. Bu da hastaya çok iyi bakılması ile sağlanabilir. Ayrıca yasal olarak organ nakli ekibinden hiç kimse beyin ölümü sürecine dâhil olamaz.
Canlı vericiler için de halk arasında “ben zaten yarım insanım, vericim de yarım kalacak” inancı vardır. Biz sadece sağlıklı olanlardan ve böbreğinin birini vermekle yaşamı boyunca sağlığından bir şey kaybetmeyecek kişilerden böbrek alıyoruz. Bunun için vericiyi çok iyi inceliyoruz ve en küçük sağlık sorunu riski şüphesinde verici olarak kabul etmiyoruz. Bu nedenle bize müracaat eden vericilerin dörtte birini ret ediyoruz. Hastaya ya başka verici bulmasını ya da ölü insandan yapılacak listeye kayıt olmasını söylüyoruz.
Daha az önemli olduğunu düşündüğüm şehir efsaneleri de organ mafyası ve yeniden vücut bulacağımız gün eksik organla hayata geleceğimiz söylentileri. Ülkemizde ve dünyanın hiçbir yerinde insanlar organları için kaçırılıp öldürülmemiştir. Ülkemizde de dünyanın hiçbir ülkesinde de polis kayıtlarında böyle bir olay belirtilmemiştir. Organ mafyası dediğimiz şey organların para ile satılmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından aşağılanan bir durum ve diğer dünya ülkeleri gibi ülkemiz yasaları da bu durumu şiddetle cezalandırıyor. Bu konuda yapılacak en iyi önlem organ bağışının artırılması ile insanların canlı vericili nakile muhtaç bırakılmaması olacaktır.
Kıyamet günü tekrar vücut bulmamız problemine gelince Kuran-ı Kerim’de Kıyamet Suresi bu probleme çok güzel bir yanıt vermektedir.
-Böbrek nakli olmak için sanırım alıcılar için bir yaş kriteri yok, fakat nakillerde organ bağışlayan ya da vericinin hangi yaş ve kriterlere sahip olması gerekiyor?
Böbrek alıcıları için en küçük uygun yaş 2’dir. Daha küçük yaşlarda yapılacak böbrek nakillerinin başarı oranı oldukça düşmektedir. En üst yaş için bir sınır yoktur. Yeter ki hastanın genel sağlık durumu, kardiyak ve solunum performansı bu büyük ameliyatı kaldıracak durumda olsun. Biz 72 yaşında bir kişiye nakil yaptık ve hasta böbrek nakline çok iyi yanıt verdi. Beyin ölümü için de üst veya alt yaş sınırı yok. Yeter ki takılacak organların performansları iyi olsun. Fiziksel yaştan ziyade biyolojik yaşa bakıyoruz. Canlı vericiler için ise yasal olarak alt sınır 18’dir, ancak ekip olarak vericilerin hiç olmazsa 22-23 yaşlarının üzerinde olmalarını istiyoruz.
-Tek böbrekle yaşanabilir mi? Tek böbrekli bir insanın yaşam kalitesi bundan nasıl etkilenir? Tek böbrekli birinin böbrek kaybetme riski ortaya çıktığında böbrek nakli süreci nedir? Böbrek naklinde yaygınlaşmaya da başlayan çapraz nakil kimler arasında yapılabilir? Bu nakillerde kan ve doku uyumundan biraz söz eder misiniz?
Tek böbrekle sorunsuz yaşanabilir. Dünyada birçok insan doğuştan tek böbreklidir ve bir sorun yaşamadan hayatlarına devam etmektedir. Vericilerin zaten öncelikle son derece sağlıklı olmalarına ve böbrek verdikten sonra böbrek verdikleri için yaşamları etkilenmeyecek kişiler olmalarına dikkat ediyoruz. Bu insanlar tüm dünyada ve bizim merkezimizde de izlenmektedir. Böbrek verdikleri için hiçbir verici merkezimizde ve benim nakil yaptığım diğer merkezlerde diyalize girme riski ile karşılaşmamışlardır. Vericilere ameliyat sonrası çok önemli uyarılarda bulunuyoruz. Bunlar sağlıklı kalmak için tüm insanlara önerdiğimiz kurallar. Bol sıvı tüketilecek, kilo almayacak, bol hareket edecek, az tuz tüketecek ve sigara-alkol kullanmayacak. Bunlar her insan için sağlıklı yaşam kılavuzu.
Çapraz böbrek naklini Türkiye’de ilk ben yaptım ve Türkiye’de yaygınlaşmasına öncülük ettim. Bütün dünyada uygulanan bir yöntem. Hatta bazı ülkelerde ülke çapında organizasyon yapılıyor. Hastaneler, hatta ülkeler arası çapraz nakil programları var. Kan grubu uyumsuzluğu veya immünolojik problemleri olan çiftlerin vericileri aynı durumda olan diğer çift veya çiftlerin vericileri ile yer değiştiriliyor. Ameliyatlar aynı anda başlıyor. Bunun için güçlü bir cerrahi ekip gerekiyor. Çapraz nakil ikili olabildiği gibi daha fazla çiftlerle yapılabilir.
- Böbrek naklinde kadavradan yapılan bir nakil ile canlı verici ve alıcı arasındaki nakil arasında bir fark var mı yaşam süresine yansıyan? Her iki nakil örneğine bakacak olursak eğer alıcının böbreği reddetme ihtimali ya da kabul süresi biyolojik olarak ne kadar sürüyor? Reddedilen böbrek ölümcül sonuçlar doğuruyor mu?
Organ naklinde esas ölen insanlardan bağışlanan organları kullanmaktır. Ben kadavra kelimesini sevmiyorum, “beyin ölümü ile ölen insan” veya kısaca ölü verici demeği tercih ediyorum. Ölen insanın organları bir süre sonra toprak olacaktır, organları bağışlanırsa da o organlar takılan kişide yıllarca yaşayacaktır. Canlı vericinin komplikasyon riski çok az da olsa vardır. O nedenle canlı vericili nakil bizi daha çok heyecanlandırır. Ancak alıcı açısından canlı vericili nakillerde böbrek hemen işlev görmekte, vücut savunmasını düşücü ilaçları daha az almakta ve böbrek daha uzun ömürlü olmaktadır.
İlk 3 ay böbreğin ret olma riski daha fazla ve bu risk giderek azalıyor. Kabul giderek daha fazla oluyor ama sorun böbreğin yıllar içinde eskimesi.
Böbrek naklinden sonra hasta daha ne kadar süre ilaçlı tedavi görmek zorunda ve hasta statüsünde kalıyor? Bu aşamada beslenme biçimi değişmek zorunda mıdır? Örneğin, kesin olarak hangi gıdalara neden veda etmek zorunda?
Böbrek çalıştığı sürece hasta ilaç kullanmak zorunda. Başlangıçta çok sayıda verilen ilaçlar giderek azalıyor, ama ilaçları kullanmazsa böbreğin atma riski çok artıyor.
Nakil olan kişileri artık hasta diye kabul etmiyoruz. Onlar artık normal bireyler. Düzenli kontrol ve bazı ilaçları kullanmak dışında hepimizin yaptığı şeyleri onlar da yapabilir. Evlenebilirler, çocuk sahibi olabilirler, çalışabilirler, iş kurabilirler, seyahat edebilirler, okula gidebilirler. Zaten nakil, normal bir yaşam sürebilmeleri için yapılıyor.
Greyfurt dışında sağlıklı her şeyi tüketebilirler. Az tuz, bol sıvı, az kalori, bol hareket ama sigara ve aşırı alkol yok.
- Solunum yolu hastalıklarından ve enfeksiyondan çok kısa zamanda etkilenen organ nakil hastaları içinde böbrek nakilli hastalar kaçıncı basamakta yer alıyor? Soğuk algınlığı gibi ateşli hastalıklar nakilli hastalar için neden büyük risk taşıyor? Özellikle Corona Virüs salgını nedeniyle böbrek hastalarında organ kaybı ya da buna bağlı ölümlerde bir artış oldu mu?
İlk 3 ayda hastalar daha yoğun ilaç kullanıyorlar. Bu dönemde hastalar infeksiyonlara daha açık oluyorlar. Daha sonra bu risk giderek azalıyor.
Korona 21. yüzyılın vebası. Koronavirüsün uzun dönem etkilerini hala bilmiyoruz ama şimdiye kadar yapılan gözlemlerde normal kişilerde hastaları akut böbrek yetmezliğine soktuğu, böbrek yetmezlikli hastalarda hastalığın ilerlemesine neden olduğu gösterildi. Maalesef Koronaya bağlı böbrek kayıplarını da görüyoruz ayrıca böbrek nakli olan hastalarda Covid-19’a bağlı ölüm oranları normal popülasyona göre 2.5 daha fazla, dahası diyalize girenlerde bu oran daha da yüksek. Diyalize giren hastalarda Covid-19’a bağlı ölüm oranı böbrek nakli olanlardan 1.5 kat daha yüksek, yani diyalize giren hastaların organ nakli olmalarında sakınca yok, tam tersine yarar var.
- Diyaliz süreci çok ağır ve çetin bir süreç. Adeta insan vücudunun bazen haftada üç kez vakumlanması ve haliyle onu çok fazla yıpratması anlamına geliyor öte yandan.Böbrek hastalarında diyaliz süreci öncesi ve sonrası böbrek nakilleri arasında bir fark var mı? Diyaliz süreci uzayan hastalar için yaşam süresi kısalıyor mu?
Böbrek nakli diyalize göre hastalarda yaşam kalitesini artırdığı gibi her yaş grubunda diyalize göre 2.5 kat daha uzun ömür sağlamaktadır. (Resim 3 naklin avantajı) Diyalize giren hastaların tüketeceği sıvı miktarı ve gıda türü sınırlı olmasına karşın nakil sonrası bu kısıtlama ortadan kalkmaktadır. Diyalizin getirdiği serbest zaman kısıtlılığı ve halsizlik nedeniyle bu insanlar çalışamazlar, çocuklar okula gidemezler, seyahat edemezler. Çocuklarda fiziksel ve mental gelişme geriliği olur. Nakilden sonra bu kısıtlamalar kalkacağı gibi çocuklar kısa sürede nakil olurlarsa normal gelişmelerine kavuşurlar.
- Böbrek nakli ya da bir başka iç organ nakli sonrası gerçekleşen nakilden bir süre sonra doğal ölüm ya da nakil esnasında herhangi bir komplikasyona bağlı ölümlerde söz konusu nakli gerçekleştirilen organ bir başka alıcıya aktarılması mümkün müdür?
Tıbbi olarak mümkün. Dünyada bunun örnekleri olduğu gibi ülkemizde de yıllar önce bir üniversite hastanesinde bu uygulandı. Ancak yasal olarak ancak beyin ölümü varsa aile onayından sonra bu yapılabilir.
- Bütün insanlığın yalnızca bilimle ileriye gittiğinin bugün herkes iyice bilincinde sanırım. Plastik Cerrahi bununla ne kadar ilgili bir alan bilemiyorum, dış estetik ve sağlığı dışında ama tıp elbette ilerliyor, teknoloji de. İnsanlara hayvanlardan organ nakilleri de yapılabildiği gibi artık örneğin; mide kimi organlar ve uzuvlar gibi yapay ve teknolojik medikal mühendisliğin de kimi katkılarıyla nakiller de yapılıyor. Böbrek nakillerinde bu seviyeye geldik mi ya da gelinebilecek mi?
Bu alanda birçok çalışma var. İlk sonuçlar ümit verici, ancak etkili yapay böbreğin günlük pratiğimize gelmesi için en az 5 yıl daha olduğu bildiriliyor.
- Bizi kırmayıp sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür eder, sağlık sıhhat dileriz.
Çok teşekkür ederim. Bana bu fırsatı tanıdığınız için de çok teşekkür ederim. Son olarak da organ bağışı hakkında bir şey hepimiz için kaçınılmaz son vaki olduğunda vücutlarımız zaman içinde çürüyüp toprak olacaktır. Ancak ölümsüzlüğe organlarımızı bağışlayarak ulaşabiliriz. Eğer beyin ölümü ile ölürsek bağışladığımız organlar takılan kişilerde onlarca yıl daha yaşayabilir, o kişilerin hayatlarını kurtarabilir. Organlarımızı bağışladığımızı sevdiklerimize gururla vasiyet edelim.