Bu hafta New York’tayız.
Yılda ortalama 14 milyon turistin ziyaret ettiği, kalabalık caddeleriyle, Özgürlük Anıtı’yla, Empire State Binası’yla, Central Park’ıyla, Broadway şovlarıyla, müzeleriyle, Brooklyn Köprüsü’yle ünlü nam-ı değer Big Apple!
Şu anda New York’un caddeleri bomboş...
Sokaklarda asayişi sağlamak için polisler…
Parkların ortasında geçici hastaneler...
Fonda hiç durmayan bir siren sesi...
New York Eyaleti bugün itibariyle 130 bin 689 vaka ve 4 bin 758 ölü sayısıyla dünyada Koronavirüs'ün merkez üssü haline geldi.
68 bin 766 vaka ve 2 bin 738 ölüm sadece New York şehrinde gerçekleşti.
New Yorklular hem virüsten, hem yağmalardan korkuyor.
Mermi satışları artmış durumda...
Bilim dünyası ile hükümet ayrı telden çalıyor.
Kimse Beyaz Saray’a itibar etmiyor.
Krizin yükselen yıldızı ise Vali Andrew Cuomo.
Şu anda New Yorklular için Tanrı o.
Halk ona inanıyor ve güveniyor.
Korku dolu günler aşılıp, öfkelenme vakti geldiğinde hedefte Trump Hükümeti olacak, gibi gözüküyor.
2001’de NYU’da gazetecilik ve Latin Amerika üzerine eğitimini tamamlayan, Latin Amerika’da yaşarken NTV ve CNN Türk için dış haberler muhabirliği yapan ve son 5 yıldır New York'ta yaşayan, Turkish Voice of America’nın NY muhabiri Aslı Pelit, bize Koronavirüs salgını altındaki New York’u anlatıyor.
- Sadece birkaç haftada şehirde neler değişti?
New York sokakları, ilk vaka ortaya çıktıktan hemen sonra, bilim kurgu filmlerinde dünyanın başına bir felaket geldiğinde gördüğümüz sahneleri hatırlatmaya başladı. Özellikle havanın karanlık ve kasvetli olduğu günlerde...
Önce turistler gitti, onların işgal ettiği yerler bize kaldı. Brooklyn Bridge mesela... Ben bisikletle işe gittiğim için ilk bir kaç gün bu ıssızlık çok hoşuma gitti. Fakat sonra siren sesleri fazlalaştı, sokaklarda sadece deliler, uyuşturucu bağımlıları, kendi kendine konuşanlar ve çöplerde yemek arayanlar kaldı.
- Hava güzel olduğunda durum nasıl?
New Yorklular kendilerini hemen sokağa atıyorlar. Parklarda koşanlar, oynayanlar var. Ama eskisi gibi değil tabii. Çok boş şehir. Dükkânlar kapalı. SoHo’da ve Madison Avenue’de büyük markalar yağmalanacaklar korkusuyla kepenklerini indirdiler, camlarına tahtadan koruma amaçlı siperler taktılar. Kimsenin keyfi yok. Müzik yok. Bazı mahallelerde sadece siren sesleri...
- Hırsızlık artmış galiba...
Citizen diye bir aplikasyon var, adresini yazınca çevrede hangi suçların işlendiğini görüyorsun. Süpermarketlerde torbasını doldurup kaçmaya çalışanlar, çalınan Amazon paketleri... Küçük hırsızlık arttı. NYPD’den (New York Polis Departmanı) gelen bilgilere göre ise tecavüz, silahlı saldırı gibi suçlar azaldı çünkü insanlar sokağa çıkmaya korkuyorlar. Hele geceleri... Virüsten çok, ekonomik problemlerin büyümesi ile New York’ta başlayabilecek olan yağmalama olayları korkutuyor açıkçası.
Eşim avlandığı için ay başında bir silah dükkânına gittiğinde ilk ondan duydum; dükkânda mermi kalmamıştı ve dışarıda silah almak isteyenler kuyruk oluşturmuştu. Yaptığım röportajlardan öğrendiğim kadarıyla Amerikalılar tuvalet kâğıdı stokladıkları gibi silah alıyorlar. Ammo.com isimli bir online mermi satış sitesi var. Bir sene önce aynı döneme göre yüzde 1000 artmış satışları. Amerikalılar ne zaman bir kriz olsa silah alıyorlar. Kültürlerinde silahın yeri çok büyük.
- Tüm polis teşkilatının neredeyse yüzde 18’ine bulaştığı bilgisi doğru mu?
Evet doğru. NYTimes’ın, NYPD kaynaklı 3 Nisan tarihli haberine göre her 6 polisten 1’i Koronavirüs'e yakalanmış durumda. Daha bir hafta öncesine kadar maske bile takmıyorlardı, virüse yakalanmaları çok normal.
- Gotham City’ye döner mi ortalık?
Şimdilik öyle görünmüyor. Ama ekonomi daha da kötüleşirse ve yetkililer gerekli önlemleri almazlarsa, yağmalamalar ve ırkçı saldırılar artabilir. Wuhan’da virüs başladığından beri New York’ta Asyalılara karşı saldırılar oluyor. Benim bir iş arkadaşıma metroda "Korona" diye bağırıp, korkutmaya çalışmışlar. Çinliler’in işlettiği mekanlara saldırıyorlardı, daha kötüsü de olabilir.
- Vaka sayısı her geçen gün artıyor. NY’da alınan tedbirler sence yeterli mi?
Şubat’tan beri hem Çin’i, hem de Avrupa’yı izliyorum, Lancet.org da çıkan yazıları okuyorum. Görünen o ki virüsü durdurmanın en iyi yolu çok test yapmaktan ve daha sıkı bir karantinadan geçiyor. Semptomları olmadığı halde Koronavirüs'e yakalanan kişiler tespit edilebilseydi, bu kişiler belki de dışarı çıkıp virüsü yaymayacaklardı.
- Ne kadar test yapılıyor günlük? Yeterli mi bu sayı?
Şu ana kadar 200 bin kişiye test yapılmış. Günde yaklaşık 20 bin test yapılıyor; o da semptomu olanlara, ağır geçirenlere veya hasta olan biriyle teması kuranlara... Tabii ki 20 milyon nüfusta, 200 bin test oldukça az. Ama bu sabah Vali Cuomo Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, test sayısını arttırmak için çalışmaların başladığını belirtti. "Hayatın normale dönmesi için test şart" dedi.
Ben de hastayım şu anda. Hafif geçiriyorum ama test yaptıramadığım için Koronavirüs'e yakalanıp yakalanmadığımı bilmiyorum.
- Antikor testi çıkınca ancak... Onunla ilgili gelişme var mı?
Evet. Geçen hafta FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) antikor testini onayladı. Ama ne zaman piyasaya sürülür ve uygulanmaya başlanır bilemiyoruz.
Halk bu tablodan kimi sorumlu tutuyor. Genel yorumlar ne?
İlk bir kaç hafta sokakta röportaj yapıyordum. Bazı New Yorklular "Oh! Şehir bize kaldı!", bazıları da "Aç kaldık, işsiz kaldık" diyordu. Ama kimse "Bu rezalet, şunun yaptıkları yanlış!" demiyor. Sosyal medya ise cadı kazanı. Her kafadan bir ses çıkıyor. Çok fazla yanlış haber/bilgi akışı var.
- Trump’a öfke yok mu? Başta durumu ciddiye alsaydı ve önlemini alsaydı, sayılar bu denli artmayacaktı.
New Yorklular Başkan Trump'ın hiçbir politikasını desteklemediği gibi bu konuda da onu eleştiriyorlar, geç kaldığını düşünüyorlar. Bu dönemde öne çıkan isim ise New York'un birkaç aya kadar pek sevilmeyen Valisi Andrew Cuomo oldu. hatta Cuomo New York'un kahramanı oldu, diyebiliriz.
Belediye Başkanı Bill De Blasio’ya gelince, metro sistemi başta olmak üzere şehri çok kötü yönettiği düşünülüyordu. Cuomo ve Blasio hiç anlaşamadıkları halde, birbirlerine sataşmayı bıraktılar ve NY’u bu krizden kurtarmak için elele çalışmaya başladılar.
- Yani NY halkı, Trump yerine Vali Cuomo’nun lafına mı itibar ediyor?
New Yorklular genel olarak Vali Cuomo'nun New York için çalıştığını düşünüyorlar, yapılan anketler bunu gösteriyor. Beyaz Saray'dan gelen açıklamalara, özellikle de solunum cihazlarının New York'a gönderilmesindeki gecikme yüzünden de Başkan Trump'a tepki var. Evet. NY genel olarak liberal bir şehir olduğu için Beyaz Saray’dan yardım bekleyen yok. NY’lu için NY önemli. Vali Cuomo, NY’un ihtiyacı olan sağlık malzemesini toplamak için çok mücadele etti ve doğruları söylüyor. Hatta fazla dürüst. "Şu kadar kişi ölebilir" diye olumsuz haberleri de veriyor. CNN muhabiri olan kardeşi Chris Cuomo, Covid-19 pozitif çıktı. Kardeşiyle ortak online yayın yaptı. "Kardeşimi bile koruyamadım" dedi ve halkı bilgilendirmek amacıyla, yayında kardeşine virüsün semptomlarını anlattırdı.
- Trump’ın göreve geldiğinde ilk icraatlarından biri de Pandemi Kurulu’nu kapatmaktı değil mi?
Evet. Koronavirüs'ü krizi sırasında bu soruyu gündeme getiren, Washington Post muhabirini de bir güzel susturdu. Ancak Joe Biden bir televizyon yayınında konuyu tekrar açtı: "Obama Hükümeti olarak vaktiyle böyle bir ofis kurduk, ülkeyi buna hazırladık ve Trump bu ofisi kapattı." dedi. Biden'in bahsettiği bu ofis yeterli miydi bilemeyiz tabii ama en azından kamuoyunun gözünde Trump hükûmeti genel olarak Obama hükûmetinin yaptığı her şeyi değiştirdiği ile hatırlanacak.
- Cuomo, geçtiğimiz hafta kendilerine 6 gün yetecek kadar solunum cihazı kaldığını söylemişti. Şu an durum ne?
En son gemi hastane geldi. Vali Cuomo, NY eyaletinin kuzeyi ve güneyinden merkeze solunum cihazı verilmesini emretti. Vaka sayısı az olan şehir ve eyaletlerden az da olsa yardım geliyor. NY’a gönüllü gelen 25 bin kadar doktor ve sağlık ekibi var. Genç tıp öğrencileri, hemen hastanelerde göreve başlasınlar diye 1 ay erken mezun edildiler. NY’da 5 tıp fakültesi var olduğu için bu çok sayıda yeni doktor demek... Eksikler tamamlanmak üzere.
- Önce kendini düşünen Amerikan halkı, toplum için hareket etmeye başlıyor mu sence?
Zannetmiyorum. Bu kadar kısa sürede değişmeleri zor. Kafa yapısını ve kültürü 2 ayda değiştiremezsiniz. Güzel olan gelişme, özel sektör NY’a yardım eli uzatıyor. Apple 3 milyon dolarlık, New England Patriots Amerikan Futbol takımı 1.2 milyon dolarlık maske bağışı yaptı. Sonra mahalleliler, mahalle restoranları kapanmasın diye Go fund’da kampanya yapıp, bulaçıkçının, aşçının parasını çıkartmaya çalışıyorlar. 27 bin restoran var NY’da... Hepsi kapalı şu an.
- Güzel gelişmeler yine de bunlar...
Evet. Mesela Hakkı Akdeniz isimli hayırsever bir vatandaşın pizza dükkanı var. Cebinde az parayla vaktiyle NY’a göç etmiş, bir dönem kendisi de evsiz kalmış biri. Kendisi zaten hep NY’un evsizlerine pizza dağıtırdı. Şimdi polis ve sağlık teşkilatına da dağıtıyor. Yine de İtalya’dan, İspanya’dan gelen videoları gördükçe özeniyorum. Orada balkonlara çıkıp doktorları alkışlıyorlar, konserler veriliyor. Bizde doktorları alkışlama konusunda bile katılım oldukça az. New York’ta özellikle Manhattan’da yaşayan bir çok kişinin ikinci evi var, onlar çoktan şehri terk etti zaten.
- Bir gazeteci olarak, Amerikan halkının bu süreçte ne öğrendiğini düşünüyorsun?
Hiçbir şey öğrenmediler, ama bunu söylemek için henüz erken. Umarım öğrenirler ve umarım sağlık sektörü bu krizden sonra büyük bir değişime girer, herkese bedava sağlık sigortası yapılması ile ilgili yeni adımlar atılır.
- Hayatın ne zaman normale döneceğine dair yorumlar yapılıyor mu?
Vali, sosyal mesafenin işe yaradığını, eğrinin tepe noktasına çok yakın olduğumuzu, o tepe noktasında bir süre kalacağımızı söyledi. Havaların düzelmesi ile bu durumun değişmesi için kurallara uymayanlara 1000 dolar para cezası verileceğini de belirtti. Brifinglerinde gösterdiği çan eğrisinde Temmuz’da vaka sayısı sıfıra yaklaşıyor ama esas soru o değil; virüs yazın tamamen yok olacak mı? Sonbaharda tekrar geri gelecek mi? Herkese test yapılmazsa ekonomik aktivitelere dönüş nasıl olacak? Bunların cevabını henüz bilmiyoruz.
- Bu arada geçen hafta evlenmişsin. T24 ailesi olarak tebrik ederiz!
Teşekkürler. Amerikalı eşim ile aslında 24 Mayıs’ta büyük bir organizasyon ile evlenecektik. Aile arasında tören, sonra arkadaşlarımızla parti yapacaktık. Dünyanın her köşesinden misafirlerimiz gelecekti: Arjantin, Türkiye, Brezilya, İspanya, Portekiz, Hawaii, Bali, Londra...
"Hayat biz büyük planlar yaparken bize gülermiş" lafı doğruymuş meğer. Düğünümüzü yapacağımız mekan kapandı ve ne zaman açılacağı belli değil. Anne ve babalarımız risk grubunda, uçuşlar iptal olmasaydı da gelmelerini istemezdik.
18 Mart sabahı uyandık, birbirimize baktık, "Hadi!" dedik "Gidip evlenelim!" Ailelerimize de moral olur, diye düşündük.
- Öyle istediğin zaman evleniliyor mu NY’da?
Burada normalde bir gün önce gidip kaydoluyosun, 24 saat sonra evlenebiliyorsun. 18’inde kayıt yaptırdık. Ertesi sabah ben işe gittim, Jonathan sıraya girdi. Bir yandan nikah dairesi kapanmasın diye dua ediyoruz. Bizim nikah kıyıldıktan bir kaç saat sonra da kapandı zaten. New York'ta evlenen son çiftlerden biriyiz. Nikah şahitlerimiz can dostum olan bizim stüdyonun direktörü ve iki en yakın arkadaşımız. Ailemiz düğünümüze Zoom’dan katıldı. Şipşak evlendik. Hâlâ inanamıyorum.
- Virüsten kaynaklı ortamda olağan dışı bir şey var mıydı?
Günde binlerce kişi orada evlenirken kapasite zaten yüzde 50’ye inmişti. Kapıda sıraya girmemiz komikti. Çünkü aynı anda maksimum 3 ya da 4 çift alıyorlardı. Görevliler eldiven giymişti. Birkaçı maske takmıştı. Bizim de cebimizde, zorunlu tutarlarsa diye maskeler hazır.
Nikah sırasında biz masanın önünde durduk. Arkadaşlarımız arkamızda... Nikahımızı kıyan memur ise iki metre ötede. Sesini duyabilelim diye bağırıyor.
Hemen evlendirip, gönderdiler zaten.
Nikah sonrasında her yer kapalı olduğu için düğünümüze katılan birkaç arkadaşımıza dilim pizza ısmarladık. Düğün yemeğimiz dilim pizza oldu yani...
Fotoğraflar: Aslı Pelit