Irkçılık karşıtı gösterilere katılıyor, maske takmanın önemini vurguluyor, Amerikan halkını oy vermeye teşvik ediyor, egzotik ülkelerde turkuaz denizlerde yüzüyor, İstanbul’da leziz kahvaltı sofralarında boy gösteriyor. Ve bunların hepsini bir lama yapıyor.
Eylül Savaş’ın Los Angeles macerası bundan 7 yıl önce henüz 23 yaşındayken Türkiye’de halkla ilişkiler alanındaki kısa ama başarılı kariyerini bırakıp, UCLA’da (University of California) pazarlama okumaya karar vermesiyle başlıyor. Okulu bitirdikten sonra Dijital Pazarlama üzerine çalışıyor. 2016 yılında Instagram'da Llama With No Drama isimli bir hesap açıyor. Amacı renkli kıyafetli blogger kadınların dünyayı gezerken fotoğraflar paylaştığı hesaplardan farklı bir şey yaratmak, bunu yaparken de Llama’nın dilinden olumlu mesajlar vermek....
Formül tutuyor. Llama With No Drama , BBC’den, The Guardian’a 300’e yakın medya kanalında, 21 farklı dilde ve 29 farklı ülkede haber oluyor.
Bunun üzerine LW/ND Media isimli dijital pazarlama ajansını kurup, sosyal etki yaratmak isteyen markalara danışmanlık hizmeti vermeye başlıyor. Ekibin tamamı kadınlardan oluşuyor ve şirket gelirlerinin bir kısmı Kiva üzerinden dünyanın çeşitli yerlerindeki ihtiyacı olan girişimci kadınlara gidiyor.
Savaş, Female Founder Collective (Kadın Girişimciler Kollektifi) üyesi, konuşmacılık yapıyor, mezunu olduğu UCLA’da konuk öğretim görevlisi olarak Dijital Pazarlama dersleri veriyor.
2017’de Business Insider’ın En İyi 30 Sosyal Medya Yıldızı arasına giriyor. Llama With No Drama 2021 takvimleri Barnes and Noble’da satılmaya başladı bile...
Peki bu kadar çok şeyi, bu kadar kısa sürede nasıl yapıyor? Üstelik henüz 30 yaşına dahi basmamışken...
Şimdiden dünyanın en ünlü laması olmaya aday, Llama With No Drama’nın öyküsünü kurucusu Eylül Savaş’tan dinliyoruz.
- Llama With No Drama fikri ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?
Llama’nın Instagram hesabını açtığım 2016 yılı, tüm dünya adına oldukça negatif bir yıldı (Tabii o zaman 2020’de başımıza geleceklerden habersizdik). Amerika seçimler ve Trump’la yüzleşirken, Avrupa ve Türkiye’de de terör olayları gerçekleşiyordu.
Genelde pozitif mesajlar, imajlar gördüğümüz Instagram bile karanlık bir hâl almıştı. Bunun üzerine insanlara sadece pozitif duygular ve motivasyon verecek, bunu da benim kişisel tutkum olan seyahat aşkını empoze ederek yapacak bir hesap/proje yaratmaya karar verdim. O sırada merkezim Amerika olmasına rağmen, müşterilerime serbest danışmanlık verebildiğim için bir yandan da seyahat edebiliyordum. Fikre ve stratejiye karar verir vermez Llama’yı da yanıma alıp yollara çıktım ve Instagram’da paylaşmaya başladım.
- İlk aldığınız tepkileri hatırlıyor musunuz?
Bir kadın "Zorlu geçirdiğim hamilelik sürecimde senin hesabın bana moral oldu" diye mesaj atmış ve bizim online dükkandan aldığı Llama ile bebeğinin fotoğrafını paylaşmıştı. Çok duygulanmıştım.
Sır sayılmaz ama geleneksel olarak aldığım reklam ve pazarlama eğitimimi ve Türkiye’de edindiğim PR deneyimimi dijital dünyaya hızlıca adapte etmeyi başardığımı söyleyebilirim.
- Peki var mı bunun bir formülü? Nasıl oluyor bu hızlı adaptasyon?
Her ne yapıyorsanız, farklı olmanız gerekiyor. En önemlisi bu. Ayrıca dijital trendleri çok iyi bilmek gerekiyor. Bunun için de çok okumak, makaleleri, markaları, sosyal medya fenomenlerini takip etmek ve bunu hiç bıkmadan yapmak gerekiyor. Çünkü trendler çok hızlı değişiyor. Bir örnek vermek gerekirse 4 yıl önce hashtag kullanımı çok yaygın değilken, postlarımda Travel Channel’ın hashtagini kullanıyordum. Oradan Travel Channel hesabımı görüp röportaj yapmak istedi.
- Evet, Llama’nın BBC’den, The Guardian’a 300’e yakın medya kanalında haberi çıkmış. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Bir pazarlamacı olarak cevaplayacak olursam, markanın tonunun, mesajının, görsellerinin, yani tüm stratejisinin tutarlı olmasına ve arkasında çok daha kompleks bir sistemi olan bir fikri olabilecek en sevimli şekilde anlatabilmeye bağlıyorum. Travel Channel Llama’yı haber yaptıktan sonra, bir basın bülteni hazırlayıp, medyaya yolladım. Basın bülteninin başlığında kendimi tanıtmak yerine, hesabı sosyal sorumluluk amacıyla da kullanacağımı belirttim. Fayda sunan bültenler her zaman basının daha çok ilgisini çekiyor ve ben sosyal sorumluluğa çok önem veriyorum. Böylece ilk bir-iki ay içinde onlarca farklı yerde haberimiz çıktı. Ardından zaten hesap viral oldu ve büyüdü.
- Takipçilerin gözünden cevaplayacak olursanız...
Dediğim gibi insanların farklı tarzda içerik görmeye ihtiyacı var. Instagram artık çok kalabalık oldu, çok gürültü var. Benim uzmanlık alanım olan seyahat kategorisinde sürekli olarak benzer şeyler görüyoruz. Renkli elbiseler giyip, elinde selfie çubuğuyla olur olmadık yerlerde pozlar veren binlerce blogger var. Bir de insan psikolojisi açısından baktığımızda başka insanları seyahat ederken gördüğümüzde kıskanıyoruz. Ama Llama’yı değil. Basının ilgisini çekmesinde bunların da etkisi var.
- Neden lama da başka bir hayvan değil?
Bu çok sık aldığım bir soru. İnsanlar ya Perulu olduğumu ya da lamaları çok sevdiğimi zannediyor. Yani tabii ki seviyorum, çok çok komik canlılar ama benim çıkış noktam isminin akılda kalmasıydı. "Drama Llama" zaten bilinen bir söylem. Ben onunla oynadım ve kahramanı dramı olmayan lamaya cevirdim. İyi ki de yaptım. :)
- İlk fotoğraflarda kullandığınız lama sizin miydi, satın mı aldınız?
İsme ve fikre karar verdikten sonra satın aldım, şu anda da "Adopt a Llama" yani "Lama Evlat Edin" programı altında Llama’nın kuzenlerini satıyoruz. Elde edilen gelirin bir kısmını da World Wildlife Fund’ın vahşi yaşamı koruma fonuna bağışlıyoruz.
- Hesap pozitif duygular yaratmak ve seyahat üzerine olsa da, sosyal içerikli mesajlar da veriyor gördüğüm kadarıyla...
Evet. Pozitiflik, motivasyon, seyahat aşkı ve sevgi yaymak hesabın esas amacı olsa da en başından beri sosyal içerikli mesajlar veriyor. Vermeye de devam edecek. Bana kalırsa, Llama gibi binlerce takipçisi olan hesaplar/bireyler için yanında durdukları fikirleri desteklemek, bilinç yaratmak bir tercih değil sorumluluk olmalı.
- Koronavirüs salgınında ve ırkçılık karşıtı gösterilerde epey aktifti Llama. Yeni bir çalışma var mı?
Evet, Llama’yla birlikte Kasım’da gerçekleşecek olan seçimlerde halkı oy vermeye teşvik etmek üzere kurulan @iamavoter hesabının danışma kurulundayız. Finansal olarak da verdiğimiz mesajları desteklemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda da örneğin maske satışlarından elde edilen gelirin yüzde 25’ini Black Lives Matter hareketine, yüzde 25’ini ise Kiva’nin Covid-19’dan etkilenen küçük işletmelere destek olmak adına kurduğu fona bağışlıyoruz.
- Tüylü bir oyuncağı meşhur ettiniz. Hatta Barnes and Noble’da da satılmaya başlanmış. Bu size kendinizi nasıl hissettiriyor?
Barnes and Noble’ın raflarında kendi başıma sıfırdan yarattığım bir markanın takvimlerini görmek tabii ki rüya gibi! Lamalar, maskeler ve diğer ürünler kendi web sitemizde satışta.
- Llama toplam kaç ülke, kaç şehir ziyaret etti? Memlekete gitti mi? Baklava börek seviyor mu?
Toplamda zannediyorum 30’un üstünde ülke, 200’in üstünde şehir gezdik. Bunların 9 tanesi ise çeşitli devletlerin turizm bakanlıklarıyla belirli destinasyonları tanıtmak üzere gerçekleşti. Aralarında en unutamadığım Filipinler Turizm Bakanı’nın basına verilen bir yemekte Llama’yı tanıtmak için yaptığı bir konuşmaydı. Hâlâ gülüyorum. Evet, her yaz Türkiye’ye gidiyoruz. Hâlâ en çok sevdiğimiz yemekler Türk yemekleri!
- Yurt dışında okumak ve iş kurmak isteyen gençlere vermek istediğiniz bir tavsiye var mı?
22-27 yaş arasındaysanız hiçbir şeyden korkmayın. Hayalinizin peşinden gidin. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Benim için böyle oldu. Başarılı başlayan kariyerimi ve iş ağımı Türkiye’de bırakıp, Amerika’da sıfırdan başlama ihtimali beni korkutsa da, buna cesaret edecek ve bu maceradan heyecan duyacak yaşta geldim buraya.Taşınır taşınmaz benzer bir kariyeri ve networkü, hatta daha iyisini yaratmanın en hızlı yolunun işi dijitale taşımak olduğuna karar verdim. Bugün de o kararın meyvelerini yiyorum.
- Hayaller, hedefler neler?
Elbette birinci hedefim çalıştığım her markayı mutlu edebilen işler yapabilmek... Hayalim ise ajansı büyütüp, Forbes’un "En hızlı büyüyen ajanslar" listesine girebilmek.