Türkiye'nin tatil yörelerinde Covid-19 bitmiş gibi bir hava var. Euro 2020 finalinde statta 60 bin kişi vardı. Olması gereken ne, gerçekte neler oluyor?
Son iki haftadır, İstanbul'u yazıyorum. Bodrum eksik mi kalsın? Kalmasın tabii. Kanadalı arkadaşıma verdiğim "15 günde hızlandırılmış İstanbul" turunun sonuna, beş günlük bir Bodrum gezisi eklemeye karar veriyorum.
Plan annemin evinde bir Türk kahvesi içmek, Ege Denizi'nin turkuvaz suyunda yüzmek, zeytin ve mandalina ağaçlarının arasında dolaşmak, Bodrum'un barlar sokağını ve çarşısını gezmek, Türkbükü'nde bir dondurma yemek, Yalıkavak'ta güneşi batırmak...
Fakat bu da öyle kolay olmuyor. Otel fiyatları uçmuş (lüks otellerden değil, eskiden rahatlıkla kalabildiğimiz temiz ama salaş otellerden bahsediyorum), bazı balık restoranlarında kişi başı fiyatlar 500-750 TL'lere çıkmış, trafik ise hiç olmadığı kadar artmıştı. Taksi şöförü diyor ki: "Abla! Pandemide gelen dönmedi ki... Bodrum ve çevresi 1 milyon göç aldı, trafik durma noktasına geldi"
Uçaktan inmemle, 2019 yazında tatil yöresi olarak bıraktığım Bodrum'un büyük şehir haline dönüştüğünü fark ediyorum.
Sanki hiç Covid-19 yaşanmamış
Ancak esas büyük şok Bodrum'un yaydığı enerji oluyor. Sanki hiç Covid-19 yaşanmamış, ya da yaşanmış ve bitmiş gibi bir ortam var. Sokaklarda pek maske takan yok. Restoranlar tam dolu, masalar tıkış tıkış ama hadi açık havadayız, sorun olmaz diyelim. Peki ya barlar... Bana pandemiden sonra bar kelimesini cümle içinde kullanmak bile garip gelirken, Bodrum sahillerinde barların tıklım tıklım olduğunu, bangır bangır müzik seslerinin birbirine karıştığını ve "Haydi şimdi bütün eller havaya" ortamının hakim olduğunu görüyorum.
Tabii biz de isteriz, Covid-19 bitmiş olsun ama halen Türkiye'de günde 5000 civarı vaka var, İngiltere örneğinde gördüğümüz gibi çift doz aşılıları bile hasta edebilen Delta virüsü var. Memlekette aşılanma süper hızlı gidiyor, bu tabii ki çok iyi bir şey ama iki doz aşılanma oranı halen sadece yüzde 28. Barlardan insanların taşması ne kadar sağlıklı bilemedim. Muğla, yüzde 82,5 ile Türkiye'de ilk doz aşılamanın en yüksek olduğu şehir. Belki buna güveniyorlar diyeceğim ama, yaz aylarında olduğumuz Muğla'ya memleketin her yerinden akın akın turist yağıyor. Üstelik önümüz bayram.
Euro 2020 finalinde maskesiz 60 bin kişi
Bizim Bodrum tatili kalabalığa, trafiğe rağmen güzel geçiyor. Zaten Ege'min denizi, güneşi yeter. Fakat ben bu sosyal mesafesizlik şokunu atlatamıyorum. Bir yandan televizyonda Wimbledon finallerini ve Euro 2020 maçlarını takip ediyorum. İtalya-İngiltere finalinde Wembley Stadyumu'nunda 60 bin kişi var ve çoğu maskesiz. Bu kişiler çift doz aşı olduklarını göstererek veya hızlı sonuç veren Covid-19 testlerinden birini yaptırarak maçı sahada izleyebildi. Aşılıların Covid-19 olabileceğini, kendileri hafif atlatırken, hastalığı yayabileceğini biliyoruz. Zaten Dünya Sağlık Örgütü de bu konuda endişeli olduklarını belirtti. Bakalım İngiltere'deki vaka sayıları turnuvalardan sonra nasıl etkilenecek?
Bodrum'da yaşadığım şoku ve turnuvalarla ilgili şaşkınlığımı, İngiltere'de yaşayan Türkiye'nin tanınmış etkinlik organizatörlerinden biri olan ve İstanbul Coffee Festival'i de düzenleyen Dream Sales Machine Başkanı Alper Sesli'yle paylaşıyorum. "Bodrum ve Londra'da yaşananlar normal mi, siz İstanbul Coffee Festival'i nasıl gerçekleştireceksiniz?" diye soruyorum. Kendisinin görüşlerini buradan madde madde aktarıyorum.
Açılmak, saçılmak, normalleşmek çok güzel ama tüm bunların kurallara ve hâlâ devam eden salgına dikkat ederek yapılması gerektiğini düşünüyorum. Kendinize iyi bakın.
Alper Sesli
Yüzde 75 aşılamadan sonra her yer açılacak
- Boris Johnson az önce, 19 Temmuz itibariyle toplu taşıma dahil her yerde maske ve sosyal mesafe zorunluluğunu, etkinliklerde kişi sınırını kaldırdı. Kalabalık yerlerde maske takılmasını tavsiye etti. Gece klüplerine müşterilerinin Covid-19 test sonuçlarını kontrol etmelerinin onların sorumluluğu olduğunu bildirdi. Fakat ağustos itibariyle günde 1000-2000 vaka gerçekleşmesini, ortalama 100-200 kişinin de ölmesini beklediklerini söyledi.
- Bundan sonrası bana kalırsa dikkatli araba kullanmaya benziyor. Devletler bu hastalıkla daha fazla mücadele edemeyeceklerini, iki doz aşılanan kişilerin bir nevi emniyet kemerlerini taktıklarını, kalan önlemlere de kendi insiyatifleri doğrultusunda dikkat etmeleri gerektiğini ima ediyorlar.
- Sadece Londra'da yılda 60-65 milyar poundluk bir eğlence ve etkinlik endüstrisi var. Çift doz aşılamanın yüzde 75'i geçtiği noktada sürü bağışıklığının olduğu kabul edilerek, her yerin tam açılması bekleniyor.
Sağlık Bakanlığı'nın kuralları belli
- Gelelim Türkiye'ye. Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu'nun koyduğu kurallar çok net. Etkinlik ve konserlerde 4 metrekareye 1 kişi düşmesi bekleniyor. Yani 8000 metrekare alana ancak 2000 kişi alınabiliyor. Maske uygulaması zorunlu. Oturmalı konser düzeninde arka ve ön koltuklar boş bırakılmalı. Hepsi referans kitabının içinde var.
- Gerçeklere gelirsek Ege ve Güney sahillerinde durum pek böyle değil. Bundan biz de muzdaribiz. İki senedir etkinlik sektörünün tüm işleri yasaklanmış durumda ama otel ve turizm ruhsatı olanlar rahat hareket ediyor.
- Bunun kontrolünde toplumsal diyalog fırsatı da kaçmış durumda. O mekanlara sağlık yetkililerinin gidip "Burada olan doğru değil, mekanlarınızı kurallara göre açmanız gerekiyor." dediğinde, konu "yaşam tarzına müdahale"ye geliyor. Mekan sahipleri, Aya Sofya'nın camii olarak açılışından, düzenlenen mitinglere binlerce kişinin katılmış olmasını argüman olarak kullanıyor.
Daha büyük alana, daha az katılımcı
- Biz etkinliklerimizi kurallara uyarak yapacağız. İstanbul Coffee Festival için geçmiş yıllardan daha büyük bir alana geçmeye çalışıyoruz. Ankara'da destekçimiz olan Bilkent Station'daki alanımız zaten büyümeye uygun bir alan. Katılımcı rakamlarımızı geçmiş yıllara göre yüzde 55 oranında azaltıyoruz. Kısacası daha büyük alan, daha az sayıda katılımcı ile yola çıkıyoruz ve maske kullanımını şart koşuyoruz.
- Aksini düşünmek bize göre sağlıklı değil. Aşılanma süreci çok iyi gitse de, henüz bitmedi. Eylülde ikinci doz aşılamanın yüzde 70 bandına oturması ve sürü bağışıklığı kazanılması bekleniyor. Biz de tam açılma hedefimizi eylül'e koyduk.
- Günün sonunda iki senedir hükümetten hiçbir destek alamamış etkinlik sektörü iflas noktasında gelmiş durumda. Doğru çözüm orta yolu bulmak. Belki 4 metrekareye 1 kişi bilet satışı gerçekleştiren kurumların vergilerini ötelemek, KDV'den bağımsız bir yıl geçirmelerini sağlamak bir nebze destek olabilir. Ancak yüzde 25'e çıkmış bir gelir vergisi talebi var. Durum sıkıntılı ama dediğim gibi biz Bilim Kurulu'nun koyduğu kurallara uymanın önemli olduğunu düşünüyor ve normale dönmek için iki doz aşılamanın yüzde 75 bandına oturmasını bekliyoruz.