93 yıllık Oscar tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir geceye tanıklık ettik. Los Angeles Union Tren İstasyonu ve Dolby Theatre'da gerçekleşen 93'üncü Akademi Ödülleri sadece sosyal mesafeli oturma düzeni ve ünlülerin binlerce dolarlık kıyafetleri üzerine kombinledikleri maskeleriyle değil, dünyanın farklı ülkelerinden, farklı kıtalarından, farklı ırklarından ve milletlerinden adayları ve kazananlarıyla da hatırlanacak.
Akademinin"çeşitlilik-diversity" kavramını öğrenmesinin 93 yıl alması üzücü. Maalesef bunun için dünyanın önce pandemiyle sarsılması, ortak bilinçte ortak bir acı yaşaması, Asyalılara karşı nefret dili oluşması ve şiddet uygulanması, Minneapolis'de George Floyd'un boğazına ırkçı bir polis memurunun oturarak kendisini boğması gerekti. 93'üncü Oscar Ödül Törenleri, hiçbirimizin daha önce deneyimlemediği bu zorlu seneyle uyumluydu, tüm parlaklığına rağmen hüzünlüydü, göz yaşı boldu, belki de ilk kez hayata yakındı.
Ödül töreninin açılış konuşmasını yapan Regina King'in şu sözleri geceye damgasını vuruyor: "Siyah bir evlat yetiştiren bir anne olarak korkuyla yaşamanın ne demek olduğunu biliyorum ve inanın şöhret ve servet bu korkuyu azaltmıyor."
En iyi Yabancı Film ödülünü Danimarka Another Round filmiyle alıyor. Yönetmen Thomas Vinterberg konuşmasında filmde oynayan, fakat filmin çekimleri başladıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybeden kızını anıyor. Seyirciler gözyaşlarını tutamıyor.
En İyi Özgün Senaryo adaylarından Minari, göçmen bir ailenin Kuzey Batı Arkansas'ta, yeni topraklarda bir hayat ve bir çiftlik kurma ve köklenme çabasını anlatıyor. Korece en verimsiz toprakta bile büyüyen ve yayılan sebze anlamına gelen Minari, yönetmen Lee Isaac Chung'ın ilk gençlik yıllarını, özellikle de babaannesiyle ilişkisini anlatan gerçek bir hikâye. Son derece sıcak bu göçmen aile bizi Kore kültürüyle tanıştırıyor, Amerikan rüyasının gerçekliğini sorgulatıyor.
Babaanneyi canlandıran Youn Yuh-jung En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar'ını kucaklayan ilk Koreli ve Asyalı kadın oluyor. Kendisine ödülünü veren Brad Pitt'le tatlı bir flört ederek başladığı, Glenn Close'a "Senden daha şanslıydım" dediği ve çocuklarına "Anneniz bu ödül için çok çalıştı" diye seslendiği konuşması ile izleyenlerin kalbini fethediyor.
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü, Judas and Black Messiah filmindeki performansıyla Uganda kökenli, İngiliz Daniel Kaluuya'ya gidiyor. Kaluuya İngiltere'ye göç eden ailesi sayesinde kariyerine gençlik yıllarında doğaçlama tiyatroyla başlıyor ve 32 yaşında Oscar'a uzanıyor. Kendisi 2017'de de Get Out filmiyle En İyi Erkek Oyuncu dalında aday gösterilmişti.
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü Francis McDormand'a, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ise Anthony Hopkins'e gidiyor. Hopkins Welch'deki evinden çektiği videoda 83 yaşına gelmişken bu ödülü hiç beklemediğini, çok gururlandığını söylüyor ve tüm nezaketiyle şunları ekliyor: "Aramızdan çok erken ayrılan Chadwick Boseman'a saygılarımı sunuyorum. Bu ödülü gerçekten beklemiyordum."
Ma Rainey's Black Bottom filmiyle En İyi Erkek Oyuncu Dalı'nda en kuvvetli adaylardan biri olan ve geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Chadwick Boseman'ın anne babası yıllar önce Rolling Stone dergisine verdikleri röportajda, üç çocuklarını da Güney Carolina'da Andersen adında küçük bir yerde yetiştirdiklerini ve çocuklarının büyürken bol bol ırkçılığa maruz kaldığını belirtiyor.
Bu dalın kuvvetli adaylarından biri de The Sound of Metal filmindeki rolüyle Pakistan kökenli İngiliz oyuncu Riz Ahmed'di. Ahmed filmde işitme duygusunu kaybederek, kendi bedeninde farklı bir yolculuğa çıkıyor. Filmi izlerken göçmen bir ailenin çocuğu olan sanatçının, bir nevi kendi bedenindeki göçü en mükemmel bir şekilde canlandırdığını düşünmüştüm.
Gelelim En İyi Film ve En iyi Yönetmen Oscar'larını kucaklayan, Nomadland ve Chloe Zhao'ya...
Zhao, 93 yıllık Akademi Ödülleri tarihinde, En İyi Yönetmen Oscar'ını kazanan ikinci kadın ve ilk Asyalı kadın olarak tarih yazıyor. Zhao küçükken "İnsanlar doğduğunda özü itibarıyla iyidirler" anlamına gelen Çince bir kelimeden çok etkilendiğini, bugün hâlâ buna inandığını, bazen tersi doğruymuş gibi gözükse de, hayatı boyunca karşılaştığı insanlarda hep iyi bir şeyler bulduğunu söylüyor. Öte yandan Zhao, 2013 yılında bir röportajda Çin'i eleştirdiği için kendi ülkesinde sansürlü, kendi ülkesinin yabancısı...
En İyi Film Ödülü'nü kazanan Nomadland tam bir yol hikâyesi. 60 yaşlarındaki filmin kahramanı Fern, eşinin kaybından etkilenir, ekonomik çöküntü nedeniyle her şeyini kaybeder, minibüsünü karavana dönüştürerek göçebe olarak yola koyulur. Film muhteşem doğa görüntüleri ve müzikleriyle birlikte, göçebelerin yaşadığı hayatı anlamamızı sağlıyor.
Sonuç olarak, Hayatın Kendisine En Yakın Oscar Ödül Töreni Ödülü, sosyal mesafesi, maskesi, "çeşitliliği" onurlandırmasıyla, 93'üncü Akademi Ödülleri'ne gidiyor.