Trump, Suudi Arabistan’la 350 milyar dolarlık askeri anlaşma yaptı. Bu askeri techizat kime karşı kullanılacak? Yanıt soru kadar önemli değil. Herkes biliyor… Bu anlaşma, daha şimdiden önemini yitirerek, Amerikan rüyası boyutlarının genişlemesine katkı sağladı bile. Bu askeri anlaşmayı siz, bu rüyanın cazibesinin daha da artması diye okuyun.Artık daha fazla insana yaşadıkları ülke dar gelecek.
Bu anlaşmayla, bir kez daha Amerika, demokrasinin, refahın, yeşil alanların, umutların, gelecek garantisinin, eğitim olanaklarının… güvence altına alındığı bir ülke olarak kendini tescil edecek. Kapağı bu refah ülkesine atmayı başaranları, başaramayanlar daha çok kıskanacak. Yaşamdan umutlarını kesenler eğer çocuklarını buraya göndermeyi başarmışlarsa, daha çok böyle bir ülkenin varlığına minnet duyacak.
Bu anlaşmayla, daha çok insan ölecek. Etraf kan gölüne döndükçe, yıkımla birlikte patlayan trajedinin bu anlaşmayla ilgisi alakası daha çok kesilecek. Hollywood sinemasının eline eşsiz malzemeler geçecek… Yeni parlak senaryolar yazılacak. Her biri de anlaşmanın neden olduğu dramlardan derlenen. Böylelikle sektör tanıtım jeneriğine bir yıldız daha ekleyerek, bütçesini yeni hikâyelerle daha çok büyütecek. Trajedinin yaşandığı yerlere gidemeyecek belki ama acı hikâyelerin yaşandığı yerlerin, mekanların tıpkısının aynısı platolar yapacak.
Bu anlaşmayla, Hollywood sineması, dünya insanlığına film kareleriyle insanlık dersi verecek. Gerçek nasıl açığa çıkarılır, savaşları, katliamları yapanlar -en dolaylı yollardan- nasıl teşhir edilir gösterecek. Bu kareleri de en çok sektörün yapılandığı ülke sistemi tarafından yıkıma uğrayanlar sevecek. Yıkıma uğrayanlar, -bir kez daha- bir yönetim sisteminin, kendi ülkesinin vatandaşlarına, sanatçılarına, bilim insanlarına türlü olanaklar sergilediği, onların önünü açıp, ekonomik, sosyal desteği sağladığı için bu ülkeye gıpta edecekler.
Trump boşuna oynamıyor. Trump bunu biliyor… Yaptığı anlaşma çabucak unutulacak. Yaptığı anlaşmanın bir yüzünda kan varsa, daha geniş yüzünde rüyanın pembeleşen tonları var. Bu anlaşmayla , o rüyayı bir kez daha garantiye aldı. Yale, Oxford, Harvard, Berkeley… gibi daha bir çok anlı-şanlı üniversite bilimsel bağımsızlıklarını bir kez daha perçinledi.
Üç yüz elli milyar dolarlık askeri anlaşma, Doğu’nun ortalarında kaos, göz yaşı, kan olup akarken, -bir kayanın ortadan yarılması gibi- çocuklar anne babalarının uzaklarına düşerek, sevgililer, eşler de birbirlerini yitirecek. Bütün bunlar olurken, Amerika’da her türden yaşam hakkı bir kez daha güvence altına alınacak. Trump bunu biliyor… Trump bu yüzden kılıç oyunu oynuyor. Aslolan sadece çıplak bir yaşam değil, yaşamın yüksek standartlarıdır çünkü. Ülkesinin vatandaşlarının önemli bir ksımı savaşlardan, katliamlardan yana değil… Ama olsun, Trump bunu da biliyor. Refaha kimsenin itiraz etmeyeceğini yani. Ülke insanının -sırf bu yüzden- yüce devletlerinin kendilerine sağladığı olanaklara, gizli gizli minnet duyacaklarını biliyor. Bunun için özel bir öngörüye gerek olmadığını da biliyor.
Yapılan yüzlerce milyar dolarlık yıkım anlaşmalarıyla ülkenin itibarı, üniversitelerinin itibarıyla at başı gidecek. Bilimsel özerklik genişledikçe, daha çok eleştiri, daha çok bilim yapılacak… Mazlum halkların sorunlarına en çok onlar duyarlılık gösterirken, yıkıma uğratılan yerlerde hiçbir bilim yapamamanın yolu da ince ince bu anlaşmalardan geçeçek.
Bu anlaşmalarla milyonlarca insan ölecek, milyarlarca hayat hikâyesi daha başlamadan bitecek. Bütün bunlar olurken, Amerikan rüyası büyüyecek. .. Bu rüyayı da en çok yıkıma uğrayanlar görecek. Trump bunu biliyor… Bu yüzden oynuyor…