Mülteci sorunu giderek yok oluyor. Az kaldı... Dünya devletlerinin mültecilerle ilgili ne yapacağıyla ilgili düşünmesine gere yok artık. Onlar bu dünyadan –hızla- biner biner, yüzer yüzer toplu halde ebediyete göç ederken, onların varlığının yarattığı sorun da ortadan kalkıyor. Çok yakında mültecilerin fiziksel gerçekliği diye bir şey kalmayacak. Yani bu durumda, devletler hiç bir şey yapmadan biraz daha bekleyebilirler.Zira boş yere mülteciler üzerinden anlaşmalar yapıp, istemedikleri tavizler vermelerine gerek yok. Adına mülteci denen ama sayıları bir kaç ulusu katlayarak genişleyen o soyutlaşmış milyonlar, bir kaç yıla kadar yok olacak nasılsa.
Çünkü, insanlık yeni bir katliam türü yaşıyor. Üstelik bu katliamın bir gerçekleştiricisi, bir yönlendiricisi, bir emir vericisi, bir uygulayıcısı yok. Bu katliamın ardında, bundan kimsenin sorumlu olmaması gibi bir farklılık yatıyor. Binlerce insanın hedef alınarak ateşli, kimyasal, nükleer silahlarla değil de, botlarla, teknelerle öldü(rül)ğü yeni bir tarih yazılıyor. Savaş endüstrisi, çakma botlar ve teknelerle kendini gizliyor.
Ölenlerin hiç birisinin elinde silah yok. Karşılarında bir düşman da. Kimse kimseye ateş etmiyor. Ama bir hamlede en az iki yüz insan ölüyor. Bu toplu ölümler için hiç bir devlet başka bir devlete yaptırım uygulamıyor, uzlaşmazlık yaşamıyor. Salt bu neden yüzünden birbirlerine sitem de etmiyor. Kimse bu yüzden yenilmiyor, kimse de yenmiyor. Ama her bir tekne ve bir bot bir kasaba büyüklüğünde yaşamları yok ettiği andan itibaren, adeta hızını alamayarak yeni ölümlere doğru yelken açıyor. Bir kaç gün önce 250 göçmen daha yok oldu... Ama sayı bu kadar değil. Ölümleri aylara bölüp, tasnif etmek gerekiyor. Yoksa, rakamlar yetersiz kalıyor. Bu durumda, ayda kaç mültecinin öldüğünü bilmek için ikiyüzelliyi ayın –en az- on günüyle çarpmak gerekiyor. Ne bir füze, ne bir ateşli silah, ne de bir nükleer saldırı... Bunlardan biri kullanılsaydı kaç kişi ölürdü? diye sormalı mı! Ya da şöyle sormalı; yüzlerce kişiyi öldürmek için bu silahlardan birini kullanmaya cüret eden –taraf- bedelini nasıl öderdi?
Yeni bir katliam türü yaşanıyor şimdi. Sorumlusu yok. Daha önceden tanık olduğumuz katliamların sorumlularının kimler olduğunu öğrenmiştik. Milyonlarca insanı katleden Hitler gibi, soykırım kararı verip bunu uygulayanları da... Ama botlarla, teknelerle yaşadıkları cehennemden kaçanların ölüm emrini kim(ler)in verdiğini bilmiyoruz. “Yanlış politikalar”, “savaş” deniliyor. Böylelikle, gerçek sorumlular da tıpkı onların ölümleri gibi suya yazılıyor. Aslında filler tepişirken, çimenler ezilmeyip tümüyle yok oluyor. Böylelikle de tepişme gerçek gücünü ezerek yok ettiği çimenler üzerinden alıyor gibi gözüküyor. Zira tasarlanmış gibi bir hamlede yüzlercesi ölüyor. Bu durumda, savaş endüstrisinin geliştirdiği öldürücü silahlar korkutuculuğunu yitiriyor. Daha doğrusu, bütün musibetlerini kendileriyle alakası bile olmayan botlar ve teknelere yansıtıp, sahiplerini gizlerken, yeni bir katliam türü yaşanıyor. Sorumlusu yok...
BM: Akdeniz'de iki göçmen teknesi battı, yaklaşık 250 kişi kayıp
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Akdenizde son günlerde yaşanan iki tekne kazası sebebiyle yaklaşık 250 göçmenin kayıp olduğunu duyurdu.
Associated Press'in (AP) haberine göre; tekne enkazlarından birinin Libya açıklarında bulunduğu ve 163 kişinin kaybolduğu veya öldüğü kaydedildi. Faciada 7 kişinin kurtarıldığı bildirildi.
132 kişiyi taşıyan bir plastik botun batması sonucu ise 82 kişinin kayıp olduğu, 50 kişinin kurtarıldığı ve Sicilya'ya götürüldüğü ifade edildi.
2017'nin başından beri Kuzey Afrika'dan İtalya'ya geçmeye çalışan bin 300'den fazla kişinin Akdenizde kaybolduğu açıklandı.
2016'da 5 bin kişi hayatını kaybetti
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından yapılan açıklamada, 2016 yılında Akdeniz'i teknelerle geçmek isteyen 5 bin kişinin hayatını kaybettiği ifade edilmişti. Açıklamada, 2016 yılında her gün ortalama 14 göçmenin Akdeniz'de yaşamını yitirdiği kaydedilmişti.