Kiminiz İstanbul’un parklarına serilmiş bir şiltede, bir bankta, kiminiz nemli çimenlerin üzerinde bir bayram sabahına uyandınız.
Kiminiz gece yarılarına kadar trafik ışıklarında duran arabaların camlarına yapışıp yardım beklemekten, bu acayip şehrin sokaklarında dolanıp durmaktan yorgun, henüz uykunuzu alamadınız.
Kiminizin karnı akşam iftarda belediyelerin bedava dağıttığı iftariyelik ile doymuş. Bugünden sonra o da yok.
Bayramınız kutlu olsun Suriyeli çocuklar,
Geçmiş bayram sabahları aklınızda, şimdi bu mahşeri yabancı şehirde boynunuz bükük.
El öpmeye gideceğiniz, kapısını çalacağınız komşularınız, akrabalarınız; oynayacağınız arkadaşlarınız yok. Bu şehirde her şey size yabancı,
Babanız bayram namazından dönünce anne bayram sofrası kurmayacak bu sabah; bayramlık da yok.
Bayramınız kutlu olsun Suriyeli çocuklar,
Gözbebeklerinizde çaresizlik ve hüzün, acemi, ürkek ve bir yandan da meraklı kedi yavruları gibi sokaklarına dağıldığınız bu şehirde bugün bayram var.
Sizin de bayramınız bu bayram, “Müslüman aleminin” bayramı.
Hani şu birbirinin gözünü oyup, sonra da sahtekarca “Müslüman alemi” demeyi pek seven iki yüzlü siyasetçilerin hükmettiği coğrafyanın bayramı.
“Demokrasi getireceğiz” diyerek, sizi yurdunuzdan edenler, annelerinin babalarının ellerini öpecek bugün, akrabalarını ziyaret edecek; çocuklarına bayramlık alacak, saçlarını okşayacak, onlara harçlık verecek.
Sizi akrabalarınızdan, arkadaşlarınızdan ayıranlar, onların ölümüne sebep olanlar mezarlıklara yakınları için dua okumaya gidecekler bugün; siz belki arkadaşlarınızın mezarlarını bile göremeyeceksiniz bir daha.
Bayramınız kutlu olsun Suriyeli çocuklar,
Bugün boynunuz bükük, trafik ışıklarında, mezarlık kapılarında, cami avlularında bayramda yardım dileneceksiniz.
Bayram indirimleri yapan ışıltılı mağazaların vitrinlerinin önünde çoğu sizi fark etmeden geçen insanlardan medet umacaksınız.
Sizi el kapılarından bayramsız ve sevinçsiz bırakanlar, bayram namazı çıkışında ellerinize bir kaç lira ve arabalarının bagajında taşıdıkları oyuncaklardan tutuşturup vicdanlarını rahatlatacak ve sonra mühim siyasi işlerine dönecekler.
Sizi yurdunuzdan edenler, size “hürriyet getireceğiz” diyenler, sizi el kapılarında çaresiz bırakıp, villalarına tatile gidecekler.
Gün boyu boynunuz bükük, el kapılarında bayramınız zehrolacak.
“Çocukların ahı bir gün yıkar şahı” diyeceğim ama sonra “Bağdat harap olduktan sonra, bayram benim neyime” düşüyor aklıma.
Bayramınız kutlu olsun Suriyeli çocuklar...