Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) tarafından 13.11.2012 tarihinde yapılan basın açıklamasında tüzel kişilik kazanan polis sendikası (Emniyet-Sen) ve polisin sendikalaşması ile ilgili kamuoyunu yanıltıcı ve hatalı değerlendirmeler yer verilmiştir.EGM açıklamasında “mevcut ulusal ve uluslararası düzenlemeler çerçevesinde ülkemizde Emniyet Teşkilatı mensuplarının sendika kuramayacakları ve herhangi bir sendikaya da üye olamayacakları açıktır” iddiasına yer verilmektedir.
EGM açıklamasında yer alan polislerin uluslararası hukuka göre sendika kuramayacakları iddiası yanlıştır ve hatalıdır. Hiçbir uluslararası sözleşme polislerin sendikalaşmasını yasaklamıyor. EGM’nin iç hukuktaki hukuksuz yasağın benzerininuluslararası sözleşmelerde de olduğu izlenimini yaratan bu açıklaması tümüyle hatalıdır. Ne ilgili ILO sözleşmelerinde, ne İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde, ne Avrupa Sosyal Şartı’nda ne de AB Temel Haklar Şartı’nda polislerin sendikalaşmasını yasaklayan ve engelleyen bir hüküm yoktur. Uluslararası hukuk polisin sendikalaşmasını yasaklamıyor. Hiçbir uluslararası sözleşme taraf devletlere polise sendika hakkını yasaklama zorunluluğu getirmiyor. Öte yandan EGM uluslararası sözleşmeleri yorumlama makamı değil, bir idari organdır. Bu yorum yetkisi ulusal ve uluslararası yargı yerlerine ve denetim organlarına aittir.
Sendikalaşma hakkını düzenleyen belli başlı uluslararası sözleşme ve antlaşmalar şunlardır: ILO’nun 87 sayılı sözleşmesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı ve Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı, AB Temel Haklar Şartı ve BM İkiz Sözleşmeleridir (BM Ekonomik ve Sosyal Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi).
Tekrar vurgulamak gerekir ki, bu belgelerin hiçbiri polislerin sendikalaşmasını yasaklayıcı nitelikte değildir. Ancak bazı uluslararası sözleşmelerde (tümünde değil) polisler ve silahlı kuvvetler için sağlanan güvencelerin diğer çalışanlara göre daha sınırlı olduğu ve bu konuda ulusal makamlara ve mevzuata sendikalaşma hakkının ne ölçüde kullanılacağını belirleme imkanı verildiği bilinmektedir. Öte yandan uluslararası sözleşmelerin alt sınırlar getirdiği ve ulusal mevzuatın bunların üzerine çıkmasının önünde hiç bir engel olmadığını da vurgulamak gerekir. Dahası hukukun temel ilkelerinden birinin “şüphe durumunda özgürlük lehine yorum” olduğu dikkate alınacak olursa uluslararası sözleşmeler iç hukukta polise sendika hakkı tanımak için bir dayanak olarak kullanılabilir.
EGM açıklamasında BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 2. Maddesinde (22 olacak) yer alan “Bu madde, silahlı kuvvetler ve polis teşkilatı mensuplarının bu hakkı kullanmaları üzerine hukuki kısıtlamalar (lawfulrestrictions ) konulmasını engellemez” hükmünü gerekçe olarak ileri sürmektedir. Oysa bu hüküm sendikalaşma hakkınınkullanımının sınırlarına ilişkin ölçütleri (tümüyle ortadan kaldırma değil) taraf devletlere bırakmaktadır. Sözleşmede polise sendika yasağı yoktur.
Benzer birsınırlama imkanı Ekonomik ve Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesinin 8/2 maddesinde de yer almaktadır. Ancak burada da yasak yoktur.Prof. Dr. Mesut Gülmez bu maddenin sendikalaşma hakkının kişiler yönünden uygulama alanının daraltılmasına olanak verdiğini ancak “yasal kısıtlamalar” ifadesinin bu iki güvenlik personeli için kesin bir sendika yasağı anlamına gelmediğinin altını çizmektedir(Gülmez, 2005, 129). Bu maddenin BM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında 8/2 kuralının silahlı kuvvetler, polis ve kamu hizmeti üyelerinin sendika haklarını yadsımadığı, yalnızca yasal kısıtlamalar olanağı öngördüğü açıklanmıştır (Gülmez, 2005, 116).
ILO’nun 87 sayılı Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesi sendikalaşma hakkının güvenlik görevlileri için sınırlanması olanağını getirmiş ve bu sözleşmenin getirdiği güvencelerin silahlı kuvvetler ve polise “hangi ölçüde” uygulanacağını belirleme yetkisini ulusal mevzuata bırakmıştır (9/1). Diğer bir ifadeyle bu madde silahlı kuvvetlere ve polise kesin bir sendika yasağı koyma yetkisini içermez, görev ve yetkilerinin niteliği göz önüne alınarak polis ve ordu mensupları için öteki çalışanlara göre daha geniş ve özel sınırlamalar konulmasına olanak verir (Gülmez, 2005, 146).
Gelelim Avrupa Sosyal Şartı (ASŞ), Gözden Geçirilmiş ASŞ ve AB Temel Haklar Şartına. Avrupa Sosyal Şartı ve Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı polisin sendikalaşma hakkını tanımaktadır. Polise sendika yasağı ASŞ hükümlerine aykırılık taşımaktadır. Yine AB Temel Haklar Şartı’nın 12/1 maddesi hiç bir ayrım yapmaksızın herkesin çıkarlarını korumak için sendika kurma hakkını güvence altına almıştır. GG ASŞ (1996) ve AB Temel Haklar Şartı’nın (2000) daha yeni tarihli sözleşmeler oldukları dikkate alınırsa uluslararası hukukun polisin sendika hakkının genişletilmesi yönünde geliştiği net bir biçimde ortaya çıkar.
Kısaca EGM yanılıyor ve yanıltıyor. Uluslararası sözleşmeler polise sendika hakkını yasaklamıyor, tersine giderek genişletiyor.
Öte yandan polise sendikalaşma hakkı tanıyan ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Danimarka, Fildişi Sahili, Finlandiya, Fransa, Gine, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç,İzlanda, Lüksemburg, Malavi, Nijer, Norveç, Portekiz, Senegal, Tunus, Yeni Zelanda ve Yunanistan hep birlikte yanılıyor olamaz.
Polisin sendikalaşması karşılaştırmalı hukuk açısından da temel bir haktır ve son derece yaygındır. EGM başını kuma gömmesin ve dünyada olan bitene baksın. Demokrasinin olduğu yerde polisin sendika hakkı var.
EGM açıklamasındaki bir diğer vahim nokta ise polis sendikası kurucularına soruşturma açılmasıdır. EGM tam bir keyfilik içinde davranmakta, suç ihdas etmekte ve kendini yargı yerine koymaktadır. Yasalarımızda “sendika kurmaya teşebbüs suçu” yoktur. Tersine Türk Ceza Kanunu’nun 118. Maddesinde sendikalaşma hakkının çeşitli araçlarla engellenmesi suç olarak sayılmıştır. EGM, TCK 118’deki sendikalaşmayı engelleme yasağını ihlal edici girişimlerde bulunmaktadır.
Diğer bir hukuksuzluk ise Valiliğin başvuru dilekçesini hiç bir işlem yapmadan iade etmesidir. 4688 sayılı yasa çerçevesinde valiliğin böyle bir yetkisi yoktur. 4688 sayılı yasanın 6. maddesine göre valiliğin görevleri bellidir: (başvuru) “belgelerin içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi ya da bu Kanunda öngörülen kuruluş koşullarının gerçekleşmediğinin anlaşılması halinde, ilgili valilik eksikliklerin bir ay içinde tamamlanmasını ister. Tamamlanmadığı takdirde sendika veya konfederasyonun faaliyetinin durdurulması için ilgili valilik bir ay içinde iş mahkemesine başvurur.” Valilik yasanın verdiği yetki ve görevlerin dışına çıkarak keyfi bir tutumla işlem yapmamakta ve evrakları iade etmektedir. Bu hukuk devleti değil, polis devleti uygulamasıdır.
Yapılması gereken Türkiye’nin anti-demokratik sendikal mevzuatına uluslararası kılıf aramak değil, ulusal sendikal mevzuatı uluslararası sözleşme ve uygulamalar doğrultusunda değiştirmek ve polis dahil tüm kamu çalışanlarına sendika hakkını kabul etmektir.
Not: Bu yazıda uluslararası çalışma hukukunun duayeni olan Prof. Dr. Mesut Gülmez’inSendikal Haklarda Uluslararası Hukuka ve Avrupa Birliğine Uyum Sorunu, (2005) ve Dünyada Memurlar ve Sendikal Haklar (1996) adlı çalışmalarından yararlanılmıştır.