Böyle bir karşılaştırma abesle iştigal, biliyorum. Ama Koç Üniversitesi yönetimi için bu ikisinin farkı yokanlaşılan. Koç Üniversitesi yönetiminin “temizlik bezlerinin eski olduğu” gerekçesiyle çalışmaktan vazgeçtiği küresel taşeron şirketi ISS, Koç Üniversitesine kiraladığı 161 işçiyi işten çıkardı. Koç Üniversitesi ise temizlik bezleri yeni olan, yeni bir şirketten,yeni işçiler kiraladı.
Yıllardır Koç Üniversitesi’nde temizlik ve lojistik işlerinde çalışan 161 işçi aniden işten çıkarıldı. Hayrola, Koç Üniversitesi artık temizlenmeyecek mi? Çöplerin içinde mi bilim yapacaklar. “Kirlenmek güzeldir” felsefesini mi benimsemiş üniversite yönetimi? Hayır, temizlik işleri devam edecek elbette. Ama kıdemli işçileri atıp yeni işçiler kiralamışlar. Nasılsa memleket koca bir amele pazarı. Koç gibi üniversiteye de bu amele pazarından yeni işçiler kiralamak yakışır.
Koç Üniversitesi yıllardır ISS adlı küresel işçi simsarlığı şirketinden temizlik işçisi kiralıyordu. ISS küresel çapta işçi kiralama faaliyeti yürüten ve 500 binden fazla işçisi olan bir şirket. Türkiye’de de 25 bine yakın işçiyi kiralıyor. Bakmayın bu işleme“alt işveren”dediklerine, bal gibi işçi kiralama ve işçi simsarlığı yapıyorlar. İşçiler emir ve talimatları ISS’den değil çalıştıkları kurumdan alıyor. Hatta Koç üniversitesi örneğinde olduğu gibi, işçiler üniversitenin asıl işlerini bile yapıyorlar. Örneğin işçilerden bazıları öğretim üyeleri için ders notu çoğaltıyor, bazıları idari birimler arasında hassas evrakları taşıyor ama kadroları temizlik işçisi. Yıllardır çok sayıda taşeron şirket değişmiş ama işçiler aynı kalmış. Koç yönetimi ve taşeron şirketler yıllardır işçileri hileli çalıştırmış, kıdem tazminatları ve fazla çalışma ücretleri gasp edilmiş. Şimdi Koç Üniversitesi“temizlik bezlerinin eskiliği” nedeniyle ISS ile yollarını ayırmış.ISS de işçileri işten atmış. Kabak işçinin başına patlamış.
Tam bir kepazelik ve keyfilik. İş devam ediyor, işçilerin işten çıkarılması için hiç bir meşru gerekçe yok. Çalışma hukukunda iş sözleşmesinin feshi “son çare” ilkesine dayanır. Oysa Koç’ta ilk çare olarak uygulanıyor. İşçiler işlerini bugüne değin özenle yapmış, yapmaları gerekenden fazlasını bile yapmış ama işten çıkarılıyorlar. Kendi kusurları yok, işyerinden kaynaklanan geçerli bir neden de yok. Tam bir keyfilik var. İşçiler işlerine devam etmek istiyor. “Madem iş var çalışmak istiyoruz” diyorlar. Ama üniversite yönetimi “yepisyeni temizlik bezleri” ile birlikte “yepisyeni işçiler” kiralıyor. Bir bilim kurumu hukuku, insan haklarını, işçi haklarını ayaklar altına almakta tereddüt etmiyor. Bilim de bir yere kadar demek ki!
Koç Üniversitesi işçileri çalışma haklarını korumak için Sarıyer sırtlarında üniversitesi kapısında bekliyor. İşlerini istiyorlar. Taşeron işçisi değil kadrolu işçi olmak istiyorlar. Öğrenciler ve akademisyenler onlarla birlikte. Talepleri haklı, meşru ve hukuksal. Üniversite yönetimi bu şuursuz ve hukuksuz tutumuna son vererek işçilerin bir temizlik bezi olmadığını idrak etmeli veyıllardır orada çalışan işçileri bir temizlik bezi değiştirir gibi değiştiremeyeceğini anlamalıdır. Onlar işçi, onlar da sizin gibi insan sayın Rektör! Bir bilim kurumunun temizlik bezi ile işçi arasındaki farkı anlayamamış olması ne hazin!
Ama merak etmeyin, işçiler temizlik bezi değil insan olduklarını size öğretirler. Dün Topkapı Şişecam fabrikasında işveren, fabrikayı taşıyıp işçileri sokağa atmaya kalkmıştı. Ama cam işçileri günlerce fabrika önünde direnerek işlerini korumuştu. Şişecam işçisinin başardığını Koç Üniversitesi işçisi de başaracak ve temizlik bezi değil işçi olduklarını kanıtlayacak.
(BirGün, 4 Nisan 2013)