Bilmem Mercimek olayını hatırlar mısınız? Günlerce manşetlerden düşmeyen, bakanların bile olaya müdahil olduğu Mercimek olayını… Radyasyonlu çayları ve fındıkları?..
Ben Olin yağlarını bile hatırlarım; motor yağı konularak ihraç edilen teneke kutulardaki petrol türevi yağları da hatırlarım.
O yıllarda Bekir Çelenk, Nilüfer Koçyiğit aşkı vardı, bu yıllarda Ebru Gündeş Reza Zarrab evliliği. Yani değişen pek bir şey olmadı buralarda sevgili yurttaşlarım!..
Balıkesir ovasında kontratlı tarıma geçildiğinde küf ve mantar salgını sonucu salça skandallarını da. Kiremit tozlu kırmızı biberi de, boyalı isotu ve zeytini de hatta hormonlu tavuk yiyenin eşcinsel olacağını “iddaa” eden spor sunucusunu da hatırlarım.
Elinde mezura ile Beyaz TV programı için İstiklal Caddesi’nde “ideal bel 60 cm” diyen medyatik diyetisyeni de bilirim, simyacı kılıklıyı da, ne yiyeceğimizi şaşırtan medya maymunlarını da…
Rus halk ekmek buğdayını, Kanada Çorum leblebisini, Hint malı Edirne pirincini de… Hepsini!..
“Yerli ve milli” ayağına bize ne yedirildiğini bilirim de siz ne yediğinizin farkında mısınız? Aman boğazına kaçmasın da boğulmayasınız!..
3 milyon ton domuz etinin ithal edildiğini, ejder meyvesinin sarayda smoothie olduğunu, Antalya’da imamın makadında hıyar bulunduğunu, domatesin ihraç kapısından geri döndürüldüğünü, ha bire kışlalarda askerlerin, okulda öğrencilerin, fabrikada işçilerin zehirlenip hastahanelere koştuğunu da bilmezlikten gelemem ki!..
Terörist Soğan’ın, örgütsel patatese manşet olduğunu, Patlıcan ve Sivri Biber’in kaldırımda tanzime sunulduğunu, “Yemekteyiz” programı ile her şeyin aslında ne kadar keriz ve görünür olduğunu da izlerim.
Pastırmanın dilimi 2 lira olmuş ne ki? Kıyma suya karışınca suyu boyamış ne ki?!..
Yaşanmaz kardeşim yaşanmaz! Beluga havyarının 100 gramı 700 TL, Pink Kristal şampanyanın şişesi 1800 TL, Beyaz Çay’ın kilosu 4000 TL.
Oysa, elma kabuklarından sirke yapıp temizlenen saraylar, 200 gramlık tozlu çaylarla halkı keyifle araklayanlar var. Helal kenevir de yolda!..
Yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya kadar tıksırıncaya kadar yiyin. Yalnız yediklerinizi çıkartırken dikkat edin.
Çünkü fazla yiyen fazla çıkarır, sonra ortalığı tokluk yerine yokluk basar, yüzme bilmeyen malum sona kalır.
Bu yazıda hâlâ fasulye nimetini arayan ise ahmaktır.