"Kriz neden ilk kurbanlarını ayakkabı sektöründen aldı? Neden inşaat veya giyim değil de ayakkabı?"
Önce Hotiç, sonra Yeşil Kundura, ardından Beta… Ayakkabının köklü markaları (Hotiç 80, Yeşil Kundura 70, Beta 48 yıllık markalar) geçtiğimiz haftalarda arka arkaya konkordato ilan etti. Shoes Center da tüm mağazalarını kapatarak piyasadan çekilme kararı aldı.
Kriz neden ilk kurbanlarını ayakkabı sektöründen aldı? Neden inşaat veya giyim değil de ayakkabı?
Perakende sektörü aslında uzun zamandır sıkıntıda. Bunun nedenlerine ilişkin, krizden aylar önce “Perakende iflaslar kaçınılmaz mı?” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Ama yine de konkordatoların neden ayakkabıdan başladığı sorusu karanlıkta...
Madde madde gidelim.
- Son yıllarda Türkiye’de AVM (Alışveriş merkezi) patlaması yaşandı. Yüzlerce AVM açıldı. Bugün Türkiye’de 400’den fazla AVM var. Eğer ulusal çapta bir markaysanız (Ki, başta Hotiç olmak üzere, konkordato ilan eden ayakkabıcılar öyleydi), yeni açılan AVM’lerin en azından bir kısmında boy göstermek zorundasınız. Yoksa pazarı rakiplere kaptırıyorsunuz. Sorun işte burada: Ayakkabıcılar, küçük aile şirketleri. (Buna karşılık mesela kozmetikte artık yabancı şirketler ağırlıkta.) Hızlı büyümeye yakıt sağlayacak sermaye derinlikleri yok. AVM’lerde çok sayıda dükkan açarken borçlanmak zorunda kaldılar.
- Birçok sektör gibi ayakkabı şirketleri de borcu borçla, yani rotatif kredilerle döndürüyordu. Kredi faizleri yüzde 20’lerdeyken borcu borçla döndürmek kolaydı. Kur krizinin ardından faizler yüzde 30’lara, 40’lara tırmandı. Borcu borçla döndüremez hale geldiler.
- Ayakkabıda kâr marjları çok düşük. Dikkatinizi çekmiştir, üç - dört yıldır yeni sezon ürünleri vitrinde boy gösterdikten kısa süre sonra indirim başlıyor. Yüzde 50 indirim, yüzde 50 + 20 indirim derken fiyatlar 700 liralardan 100 liralara düşüyor. Bu kadar çok indirim yapınca ayakkabıcılara, borçlarını temizleyecek para kalmıyor.
- İşte en önemli neden: Dövizde yaşanan patlama. AVM’lerde kiralar döviz cinsinden alınıyor. Euro ve dolar patlayınca AVM’lerin kiraları da patladı. Dövizde yaşanan patlama sonucunda perakende sektöründe kira / ciro oranı bu yıl yüzde 35’lere yükseldi. Yani kasanıza giren paranın üçte birine AVM’ler ortak.
Bir örneğe, perakende sektöründen bir şirketin Bayrampaşa’daki bir AVM’de kiraladığı mağazanın kirasında yaşanan artışa bakalım: Şirket, 100 metrekarelik mağazayı 8 sene önce euro cinsinden, o günün parasıyla 8 bin liraya kiralamıştı. Sonra döviz yavaş yavaş artmaya başladı. Bu yılın başında kira, TL cinsinden 32 bin liraya yükselmişti. Ağustos’ta yaşanan kur krizinden sonra 59 bin liraya çıktı.
Ara değerlendirme:
Buraya kadar öğrendiklerimizi bir araya getirelim: Ayakkabı şirketlerinin kâr marjı düşük. Sermaye derinlikleri yok. Kur krizinde kiralar da, faizler de patladı.
Bir çare, kirayı TL’ye çevirmek ve para kazandırmayan mağazaları kapatmak olabilirdi. Ama AVM’lerle yaptıkları sözleşmeler buna olanak tanımıyordu. AVM’ler ne TL’ye dönmeye ne de kontratın ortasında mağazayı kapatmaya izin verdiler. “Size indirim yapıyoruz” diye hepi topu yüzde 10 indirimle yetindiler.
- Peki AVM’ler neden TL’ye dönmek istemedi? Çünkü Türkiye’deki AVM’lerin çoğunun sahibi yabancılar. Örneğin Şişli’deki Cevahir AVM’yi bir dönemin ünlü müteahhidi Cevahir Ailesi inşa etmişti; bir süre işletip Araplara sattı. İnşaatında 11 işçinin yanarak öldüğü alışveriş merkezi Marmara Park'ı hatırlıyor musunuz? Bugün Beylikdüzü’nün en büyük ve kalabalık alışveriş merkezi olarak faaliyet gösteren Marmara Park, Alman Ece Türkiye ve Deutsche Bank’ın yatırım şirketi DWS ortaklığında, 220 milyon Euro yatırımla inşa edilmişti...
Türkiye'nin en büyük alışveriş merkezi işletmecisi ise yine bir yabancı şirket olan Multi Development. Multi Development’ın sahibi dünyanın dört bir yanında 439 milyar dolarlık portföyü bulunan özel yatırım şirketi (Private equity) Blackstone.
Yabancılar, AVM yatırımlarını finanse etmek için döviz cinsinden kaynak sağladıkları gerekçesiyle TL’ye dönmeye yanaşmıyorlar. “Türkiye’ye getirdiğim parayı yurtdışından dolar - euro olarak borç aldım. Kirayı TL’ye dönersek zarar ederiz” gerekçesini ileri sürüyorlar.
(Ama geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve sözleşmelerin TL’ye dönmesini öngören karar sonrasında mecburen geri adım atacaklar.)
- Döviz ve enflasyon artarken sadece kiralar değil, şirketlerin diğer giderleri de arttı.
- Bu arada ayakkabı ithalatına birkaç yıl önce yüksek gümrük vergileri konuldu. Amaç yerli sanayiciyi desteklemekti.
Yerli üreticiler, yüksek gümrük vergileriyle desteklenince yurtdışından son model makineler ithal ettiler. Türkiye’de üretilemeyen birçok model üretilmeye başladı. Yaşanan üretim - arz patlaması, Hotiç gibi köklü firmaların işini zorlaştırdı. (Bu konuda daha önce T24’te bir yazı yazmıştım: “Yerli sanayi gelişsin diye pahalı ayakkabı giymeli miyiz?”
Nedenler böyle. Peki şimdi ne olacak?
Neyse ki, kiralar döviz cinsinden TL’ye döndü. Şimdi perakendeciler AVM’lerle pazarlığa oturacak. TL cinsinden yeni sözleşmeler yapılacak. Kiraların TL’ye dönmesi için uzun zamandır mücadele eden Birleşmiş Markalar Derneği’nin Başkanı Sinan Öncel, yüzde 30-35 civarındaki kira / ciro oranının kabul edilemeyeceğini, kiraların altından kalkılabilir seviyelere inmesi gerektiğini söylüyor…
AVM’ler ya inmezse? Önümüzdeki dönemde bazı AVM’lerin hayalet kasabalara dönmesi sürpriz olmaz…