Krizde buraya kadarki kısmın özeti:
Reel sektör (Yani fabrikalar, atölyeler, KOBİ’ler...) döviz borçları ve yüksek faizin vurduğu darbelerle grogi durumda. Yerden kalkamayıp havlu atan çok şirket olacak. Gün be gün artan konkordatolar bunun habercisi…. Bankacılık kesimi ise ilk dört rauntta yere düşmemeyi başardı. Kalan rauntlarda ayakta kalıp kalamayacağını ise hep birlikte göreceğiz.
Bir ay sonra kredi müşterilerinin bilançoları çıkacak, bankacılar, krizin müşterilerine olan etkisini yakından görme fırsatı bulacaklar.
“Kredi müşterilerinin bozulan gelir tablolarının bankaları üzmesini kaçınılmaz görüyorum.” Bu sözler çeşitli bankalarda genel müdürlük yapmış duayen bir bankacıya ait. “Dolar 2018 sonunda 5.00 liraya inse bile bu, yılbaşına göre yüzde 33 artışa karşılık gelecek. Uluslararası muhasebe standartları, bilanço günü geldiğinde dış borç bakiyelerinin güncellenmesini emreder.” Bilançolar bozuldukça bankaların donuk kredileri de artacak. Ama ne kadar? Durum korkutucu boyutta mı?
Bu soruya yanıt aramadan önce donuk kredinin ne demek olduğuna değinelim, öyle ya, herkes bankacı olmak, bankacılık terimlerini bilmek zorunda değil… Geri ödemesi üç ayı aşkın süredir gecikmiş alacaklar, bankacılıkta donuk, geri ödenemeyen veya tahsili şüpheli kredi olarak adlandırılıyor.
Geri ödenemeyen kredilerin oranı şu anda düşük. TL kredilerininin yüzde 5.34’ünün, döviz kredilerinin ise yüzde 0.45’inin donuk durumda olduğu tahmin ediliyor. Bu oranlar, toplamın yüzde 3.22’sine karşılık geliyor. Donuk krediler artacak. Ama ne kadar?
2018, bankacılık kesiminde KOBİ ve şirket borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla geçti, vadeler uzatıldı, zaman kazanıldı. Dikkat edilmesi gereken ince nokta: Yeniden yapılandırılan krediler Türkiye'de donuk krediler arasında gösterilmiyor. Oysa Batı bankaları, gelecekte ödeme güçlüğü çekilmesi beklenen krediler için de çeşitli tahmin yöntemleri kullanarak karşılık ayırıyorlar. Bu yöntem Türkiye’de kullanılmadığı için geri ödenemeyen kredilerin gerçek büyüklüğünü bilmiyoruz. Ama bazı tahminler var.
Amerikan yatırım kuruluşu Merrill Lynch, bu tahmini yapanlardan biri. Merrill Lynch yola bir dipnot düşerek çıkmış:
“Türk bankalarının geri ödenmeyen kredilerinin hangi yönde geliştiğini tahmin etmek zor iş. Gerçek şu ki, devletin müsamahası ve müdahalesiyle (Türk Telekom’un eski hissedarı Otaş’a verilen kredilerde olduğu gibi), geri ödenmeyen krediler daha düşük seviyede tutulacaktır. Geri ödenemeyen kredi oranının 2019 sonunda tek haneli seviyelerin orta-üst basamaklarına tırmanmasını bekliyoruz. Bu rakam, 2009’da görülen ve son dönemin en yüksek rakamı olan yüzde 5.4’ü geçecek ama 2002’deki tarihi zirve olan yüzde 17.5’in altında kalacaktır.”
Merrill Lynch, aritmetik bir hesap da yapmış:
“Sistemdeki döviz cinsi kredilerin yüzde 30’una, toplam kredilerin ise yüzde 12’sine karşılık gelen 55 milyar dolarlık döviz kredisinin yeniden yapılandırılma veya geri ödenmeyen krediler kategorisine devredilme riskiyle yüz yüze olduğunu değerlendiriyoruz."
Merrill Lynch’in, gerçek tutarın açıklanacağına dair şüpheleri var:
“Düzenleyici kurumun müsamahası ve olası destekleri nedeniyle bu tutarın geri ödenmeyen krediler, hatta yakın izlemedeki krediler kategorisine girmesi mümkün değil."
Merrill Lynch’in riskli olarak nitelediği döviz kredileri hangi sektörlerde yoğunlaşmış durumda? Cevap:
“Şubat 2018 tarihli en güncel veriler, döviz kredilerinin büyük kısmının inşaat ve gayrimenkul ile enerji sektörlerine ait olduğunu gösteriyor. Toplam döviz kredilerinin yüzde 16’sı inşaat ve gayrimenkul sektörüne, yüzde 14.6’sı ise enerji sektörüne ait. En yüksek stresin de bu borçlar üzerinde olduğunu düşünüyoruz.”
Devamı da var: “Bu sektörlere ek olarak, toplam döviz kredilerinden yüzde 6.5 pay alan ulaştırma ve depolama, yüzde 2.3 pay alan gıda ve içecek ve yüzde 2.4 pay alan iletişim sektörlerinin de, yüksek donuk kredi oranıyla karşılaşma riskiyle yüz yüze olduğuna inanıyoruz.”
Bir de kamu-özel işbirliği projelerine verilen döviz kredileri vardı, onlar ne durumda? Merrill Lynch, onlarda bir sorun olmadığını düşünüyor: “Türk bankalarının kamu-özel işbirliği projelerine verdiği döviz cinsinden borçların büyüklüğü 22 milyar dolara ulaşıyor. Bu rakam, toplam döviz kredilerinin yüzde 22’sine karşılık geliyor. Kamu-özel işbirliği projeleri bir çeşit devlet garantisine sahip olduğu için buradaki varlık kalitesi bozulmasının sınırlı kalmasını bekliyoruz.”
Duayen bankacıyla başlamıştık, onunla bitirelim:
“Geri ödenmeyen krediler hafife alınamaz, 2019 kolay geçmeyecek.”