Krizde kârları yüzde 20-30 azalan bankalardan bazıları eski güzel günleri sürdürmenin yolunu ücret ve komisyonlara fahiş zamlar yapmakta bulmuşa benziyor.
Cumhuriyet’te bir süre önce “Kârları eriyen bankalar yurttaşın cebine göz dikti” başlıklı bir haber yayınlanmıştı. Haberde EFT, bakiye sorgulama, fatura ödeme için alınan ücret ve komisyonlara geçen yıla göre yüzde 50’ye varan oranlarda zam yapıldığı belirtiliyordu. Ücret ve komisyonlara fahiş zam yapan bankalar hangileriydi acaba? Haberde bu sorunun yanıtı yoktu.
Paramedya.com yazarı Erol Taşdelen’in incelemesi, bu bankaların izini sürmek için iyi bir kaynak. Aşağıdaki tablo, bankaların ücret ve komisyon gelirlerinin ilk 6 aydaki artış oranlarını gösteriyor.
Ücret ve komisyon gelirlerinde ilk 6 ayın artış şampiyonu Vakıfbank. Bu bankanın ücret ve komisyon gelirleri bu dönemde rekor oranda artmış. Vakıfbank kadar olmasa da Denizbank’ın ücret ve komisyonlarında da, diğer bankaların çok üzerinde artış var.
Vakıfbank’ın ücret ve komisyon gelirlerindeki artışa, kamu bankalarının özellere göre çok daha fazla kredi vermesi gerekçe gösterilebilir. İyi de ilk 6 ayda Ziraat’in kredileri Vakıfbank’tan daha fazla arttı. Ziraat’in ücret ve komisyon gelirleri neden o kadar artmadı? Bu gerekçe ikna edici değil.
Bankalar ücret ve komisyonları geçmişte havale ve EFT gibi işlemlerden, kredi kartı gibi ürünlerden alırdı. Krediden komisyon almak yeni bir durum. Krizde hızla yayıldı ve çok kısa vadeli rotatif kredilere sıçradı. Ortaya krediden faiz+komisyon almak gibi tuhaf bir durum çıktı.
Vakıfbank ve Denizbank’ın müşterilerini, kendilerinden kesilen ücret ve komisyonları dikkatli biçimde kontrol etmeleri konusunda uyararak başlayalım.
İyi de neye başlıyoruz? T24’te bundan böyle tüketiciyi yakından ilgilendiren konularda (da) yazacağım. Bu, ilk yazı...
***
Bireysel emekliliğin zorunlu hale getirilmesinden bu yana 2 yıl geçti. Çalışanların maaşlarından devlet zoruyla kesilen paralar 2 yıldır bireysel emeklilik fonlarına yatırılıyor.
“Yatırılıyor” diyerek bilerek pasif bir cümle kurdum. Çünkü ücretinden zorla kesilen paranın hangi emeklilik fonunda değerlendirileceğine karar veren “bilinçli” çalışanların sayısı çok sınırlı. Zorunlu kesintinin nerede değerlendirileceğine genellikle patron veya muhasebe/finans birimleri, çalışanlar adına karar veriyor.
Oysa bireysel emeklilik fonlarının getirileri arasında büyük farklılıklar var. Kimi fonlarda çalışanların birikimleri güneş görmüş kar gibi erirken kimileri enflasyonun üzerinde getiri sağlıyor.
Maaşınızdan zorla kesilen paralara sahip çıkın! Çalıştığınız kurumun muhasebesine, maaşınızdan yapılan zorunlu kesintilerin hangi bireysel emeklilik fonlarında değerlendirildiğini, bu fonların son 1 yılda ne kadar getiri sağladığını mutlaka sorun.
Son 1 yıl içinde en çok kazandıran ve en çok kaybettiren 10 fon şöyle:
En çok kaybettiren 10 bireysel emeklilik fonu
En çok kazandıran 10 bireysel emeklilik fonu
Paranız kaybettirenlerde mi, kazandıranlarda mı?
***
Bunu daha önce yazmıştım ama konuyu gündemde tutmak adına tekrar yazmakta yarar var. Biliyorsunuz, havalimanlarının girişindeki güvenlik kontrolünde yanınızda getirdiğiniz su şişesini zorla çöpe attırıyorlar. İçeriye girdikten sonra susadınız diyelim, ne yapacaksınız? Bir şişe suya 5 lira bayılacaksınız. Bu, devletin vatandaşı kazıklamak için özel sektörle işbirliği yapması değilse nedir?
“Canım, su içmeyiverin, bir saat bekleyemiyor musunuz?” diyeceksiniz. Bunu gelin de çocuklu ailelere anlatın. Ya da uçağı iki-üç saat rötar yapanlara...
Burada devletin etik dışına çıktığı çok açık. Bu nedenle dünyadaki birçok havalimanında güvenlik kontrolünden sonra yolculara su şişelerini ücretsiz doldurma imkânı sağlanıyor.
Her fırsatta ahlaktan, adaptan dem vuran yöneticilerimize devletin vatandaşı kazıklanmak için özel sektörle işbirliği yapmasının büyük bir ahlaksızlık olduğunu hatırlatmak isterim. Havalimanlarına ücretsiz sebiller istiyoruz!