Yazının başlığına "Dolar çıkacağı kadar çıkmış raydan, daha ne kadar çıkacak?" diye itiraz etmiş olabilirsiniz. Haklısınız ama unutmayın ki, dibin de dibi var.
Bu haftanın takviminde piyasada yangın çıkarma potansiyeline sahip üç önemli gelişme yer alıyor. Yarın Amerika'da tüketici enflasyonu açıklanacak; iki gün sonra, perşembe günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz kararını açıklayacak; cuma günü ise Çin'in ilk çeyrek büyüme oranını öğreneceğiz. İlk iki açıklamanın çarşıyı karıştırma potansiyeli var. Üçüncüsünün dolaylı etkileri önemli.
Kaos teorisinin mottosunu duymuşsunuzdur, "Dünyanın bir yerinde kelebek kanat çırpsa öbür köşesinde fırtına çıkar." Amerika'nın enflasyonu da öyle. Amerika'da fiyat artışları hızlanacak diye haftalardır dolar, dünya paraları karşısında değer kazanıyor, borsalar düşüyor.
Yarın korkulanın gerçekleşip gerçekleşmediğini öğreneceğiz. Amerika'da tüketici enflasyonu şubatta yıllık yüzde 1.7 civarındaydı. (Bizdeki enflasyonun yaklaşık onda biri.) Martta yüzde 2.4'e sıçraması bekleniyor. Az buz artış değil.
Amerika'da enflasyonun artış sebebi, ekonomiyi ayağa kaldırmak için açılan trilyonlarca dolarlık teşvik paketleri. Sırf yeni Başkan Biden döneminde 5 trilyon dolara yakın teşvik açıldı ya da açılacağı açıklandı. Trump döneminde de birkaç trilyonluk destek açıklanmıştı. Ekonomiye pompalanan trilyonlarca dolar kaçınılmaz şekilde enflasyonu artıracak. Bu da tahvil faizlerinde artışa yol açacak.
Tahvil faizlerini artırmıyor olsa Amerika'nın enflasyonu bizi ilgilendirmezdi. Ama Amerikan devlet tahvillerinin faizindeki yükseliş bizi yakından ilgilendiriyor. Çünkü tahvil faizi yükselince gelişmekte olan ülkelerdeki sıcak paranın bir kısmı evine geri dönüyor. Tahvile rağbet artınca doların tüm dünyada değeri yükseliyor...
Bunu bir süredir görüyoruz. Geçen yıl pandemi ilk patladığında yüzde 0.5'in altına inen Amerikan 10 yıllık tahvilinin faizi geçtiğimiz haftalarda yükseldi, yükseldi ve 1.77'e kadar çıktı. Tahvil faizindeki yükseliş, doların tüm dünyada değer kazanmasına yol açtı. Doların 6 güçlü para birimi karşısındaki değerini izleyen Dolar Endeksi (DXY), uzun zamandır görülmeyen zirvelere tırmandı.
Dolar bu süreçte haliyle TL karşısında da değer kazandı. Öyle ki, Merkez Bankası eski Başkanı Naci Ağbal'ı da bu gelişme götürdü desek yeridir. Bakın neden…
Ağbal döneminde Merkez Bankası'nın faiz artırımlarıyla 7 TL'nin altına gerileyen dolar, daha o görevden alınmadan, Amerikan tahvil faizlerindeki artışın etkisiyle yeniden 7.50'ye dayanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtemelen buna bakıp, "Naci faizi artırdı, dolar yine yükseldi" diye kızdı ve düşük faiz politikasına dönmeye karar verdi.
Ağbal'ın görevden alınıp Şahap Kavcıoğlu'nun Merkez Bankası'nın başına atanmasının yarattığı çalkantıda dolar 8.50'ye dayandı. Ama ilk günlerin paniği zamanla yatıştı. Dolar, TL karşısında bir süredir 8.15-8.20 seviyesine demir atmış görünüyor...
Dolardaki yükseliş neden durdu? Çünkü Amerikan tahvil faizindeki yükseliş durdu. Mart sonunda yüzde 1.77'yi gören Amerikan tahvil faizi bir miktar geriledi. Bu sayede Dolar Endeksi tüm dünyada değer yitirdi.
Yarın Amerika'da açıklanacak enflasyon oranı işte bu yüzden çok önemli. Amerikan enflasyonunda sert bir yükseliş, tahvil faizinin yeniden tırmanışa geçmesine yol açabilir. Bu da doların iyice raydan çıkmasına neden olabilir.
Perşembe günü gözümüz bu kez Ankara'da olacak. O gün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faiz kararı için toplanacak. Yeni Başkan Kavcıoğlu'nun yüksek faize karşı olduğu, eski Başkan Ağbal'ı bu nedenle eleştirdiği sır değil. Kavcıoğlu yönetimindeki Merkez Bankası'nın bir noktada faizi indirmeye başlayacağı çok açık. Ama büyük olasılıkla o nokta, bu hafta değil. Nitekim Cumhurbaşkanı ekonomi baş danışmanı Yiğit Bulut, Merkez Bankası başkanının hemen "Radikal kararlar almayacağı"nı söyledi.
Fakat belli mi olur? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kafasından geçenleri bilmiyoruz. Daha önce pek çok kez piyasayı ters köşeye yatıran sürpriz kararlar aldı, bu kez de alabilir. Misal, kafasında eğer bir erken seçim planı varsa, ekonomiyi canlandırmak için gecikmeden faizi indirerek gaza basılmasını isteyebilir. (Faizler indirildiğinde konut, otomobil, beyaz eşya satışları artıyor, ekonomi hormonlu şekilde de olsa canlanıyor.)
Sonuç: Merkez Bankası bu hafta faizi indirirse dolar/TL'de yeniden deprem yaşanır.
Haftanın son günü ise Çin'in ilk çeyrekteki (ocak, şubat, mart) büyüme oranı açıklanacak. Covid-19'un çıkış noktası olduğu halde sert önlemlerle pandemiyi erkenden bastıran Çin'in ilk çeyrekte yüzde 20'nin de üzerinde büyüdüğü tahmin ediliyor. Çok yüksek bir oran... Çin'in büyüme oranının dolar/TL üzerinde direkt bir etkisi yok. Ama yüksek büyümenin ekonomide yarattığı "aşırı ısınma" riskini bertaraf etmek için Pekin'in frene basması bekleniyor. Pandemide ekonomiyi canlandırmak için devreye sokulan gevşek para politikasından vazgeçilmesi, temel beklentiler arasında. Çin'in frene basıp yavaşlaması dünyanın da gaz kesmesine yol açar. Bu da dönüp dolaşıp Türkiye'yi olumsuz etkiler…