Anadolu Yatırım, dün yayınladığı raporda şöyle diyordu:
Yukarıdaki paragrafın Türkçe meali:
Anadolu Yatırım analistleri yukarıdaki raporu kaleme alırken tam olarak bunları mı düşündüler, bilmiyorum ama yazdıkları satırların bana düşündürdükleri böyle.
Parasal önlemlerin doların ateşini söndürmeye yetmeyeceği saptamasının ne kadar haklı olduğunu görmek için çok fazla beklememiz gerekmedi. Merkez Bankası dün “parasal politika” enstrümanlarından birini kullanarak dolara müdahale etti ve “rezerv opsiyonu mekanizması” kapsamında döviz imkan oranını üst sınırını yüzde 55’ten yüzde 45’e düşürdü. Bu karar, 2,2 milyar doların bankaların kullanımına açılması, piyasadan yaklaşık 6,4 milyar lira para çekilmesi anlamına geliyordu.
Merkez bu müdahale ile doların ateşini söndürmeyi amaçlıyordu. Ama aynen Anadolu Yatırım’ın raporunda dendiği gibi parasal politikalar kâr etmedi. Dolar bu müdahale sonrasında hepi topu üç kuruş düştü. Çünkü parasal politikalarla doların ateşin söndürülebileceği aşamayı çoktan geçmiş bulunuyoruz. Doları dizginlemek için ekonomiyi soğutucu, cari açığı azaltıcı önlemlere ihtiyaç var.
Türkiye şu anda dünyada en yüksek cari açığa sahip ülke. (Cari açık: Mal, hizmet alımı vb. için yurtdışına ödenen parayla, ihracat, turizm vb. karşılığında giren para arasındaki fark.)
Cari açığın endişe yaratmasının ana nedeni, Amerikan Merkez Bankası’nın faiz politikasını değiştirerek artırımlara başlamış olması. Önceki günkü yazımda dikkat çekmeye çalıştığım gibi iki yıl önce olsa cari açık bugünkü kadar endişe yaratmazdı. Çünkü o zamanlar Amerikan ve Avrupa Merkez bankalarının düşük faiz politikası nedeniyle cari açığı finanse etmek kolaydı. Amerika’da faizler yükselince başka ülkelerde getiri kovalayan sıcak para evine geri dönmeye başladı. Yakın bir zamana kadar Türkiye’ye gürül gürül akan sıcak paranın debisi düştü. Türkiye, cari açığının büyük kısmını sıcak parayla finanse ettiği için, bu değişimden en fazla etkilenen ülke oldu.
Tabii bir de şu meşhur faiz meselesi var. Evet, parasal politikaların doların yükselişine tek başına çare olabileceği aşamayı çoktan geçtik ama Merkez Bankası elindeki bütün “parasal araçları” gerektiği gibi kullanıyor mu bakalım? Yatırım bankası JP Morgan, 18 Nisan tarihli raporunda şöyle diyordu:
Bu paragrafın meali de şöyle: Sıcak parayı Türkiye’ye getirenler, Merkez Bankası’ndan birkaç puanlık sert faiz artırımı bekliyor. Ki, faiz seviyesi çekirdek enflasyonun (Çekirdek enflasyon = Enflasyonun mevsimsel değişimlerden etkilenmeyen kısmı) birkaç puan üzerine çıkabilsin. Çekirdek enflasyon şu anda yüzde 12,24 seviyesinde. Merkez Bankası’nın bu seviyenin üzerine çıkmak için birkaç puan faiz artırımına gitmesi gerekiyordu. Ama son toplantısında 0,75 puan artırımla yetindi. Piyasalar, iktidar yüksek faize karşı olduğu için Merkez Bankası’nın gereken artırımı yapamadığını düşünüyor. Bu da Merkez’in itibarını aşındırıyor. Merkez’in itibarı azalınca TL daha da düşüyor...
Merkez Bankası’nın dünkü müdahalesinin kâr etmemesinin, doların fren tutmamasının kısa hikâyesi böyle.