Asmalımescit bekçileri, pandemi döneminde kepenk indiren 'Şimdi Kahve' için epey gözyaşı dökmüştü. Kısa bir süre önce 'Şimdi' mahalleye geri döndü ama işletmesi değişerek ve biraz daha makyajlı olarak. Daha önce kapısında tabela olmayan ve sadece tepedeki saatin içinde mekânın ismi yazan yerin artık 'Şimdi Cocktail Sushi Pizza' yazan süslü bir tabelası var.
İçerdeki değişiklikler gözden kaçacak gibi değil. Avizeler Şimdi'nin eski ruhuna göre biraz şaşaalı olmuş gibi. Ama neyse ki vaktiyle Metin Öner'in çektiği ve duvardan bize bakan fotoğraftaki yakışıklı bey yerli yerinde duruyor.
Menüdeki 'basic burger'i hiç de basic gibi değil ve gerçekten lezzetli. Yanında patates ile servis ediliyor. Sushilerde de bu kadar iddialılarsa Ramazan ayından sonra (restoranlar tekrar açıldığında) mutlaka denemeli. Gazeteci, yazar ve çevirmen Fikret Adil'in, 1933-1954 yıllarındaki anılarını yazdığı 'Asmalımescit 74/Bohem Hayatı' kitabındaki satırlarla bu haftalık Asmalı defterini kapatalım:
"Macera peşinde vatanını bırakan, hudut dışına atılan, yayan devriâleme çıkan ecnebiler ve barlarda çalışan bütün artistler Asmalımesçit'te otururlar. Ve insan eğer bu evlerden birinde oturursa geceleri uyuyamaz. Çünkü Asmalımesçit'in nabızları gibi, mütemadi topuk sesleri, sofalarda, bitişik evlerde dolaşır, her an odanızın önünde birinin nefes aldığını zannedersiniz. Sabaha karşı da uyumak kabil değildir. Bu saatlerde artistler işlerinden dönerler, ekserisi içmiş olduğu için yüksek sesle konuşurlar, beraberlerinde getirdikleri adamlarla 'daha içelim, yatmayalım' diye münakaşa ederler, gramofon çalarlar. Bütün bunlara, sokaktan geçmeye başlayan simitçi, zerzevatçı, sütçü naraları, tramvay dandanları karışır. Asmalımesçit'te insan, ancak oraya yerleştikten bir hafta sonra ve sabah sekiz ile on altı arası uyuyabilir."
Sıraselviler'de bir dönem sanatçı ve gazetecilerin uğrak yerlerinden olan Çiçek Bar'ın hemen karşısındaki Galaktion, Gürcü yemekleri yapan mini mini bir mekân. Yeni değil ama yeni mutfaklar ve tatlar arayanlar için ilginç bir durak olabilir. Önünden ne zaman geçerseniz geçin, hep kalabalık -idi restoranlar bir açılıp bir kapanmadan önce. Rezervasyonsuz yer bulmanız zordu.
Türklerden çok yabancıların keşfettiği bir yer sanki burası. Yan masanızda her dilden konuşan birine rastlayabilirsiniz. Ramazan ayında mekânlar kapalı ama Galaktion'a internetten sipariş verebilirsiniz.
Menüde ıskalanmaması gerekenler kesinlikle Gürcü mantısı olan khinkali ve bir çeşit pideye benzeyen Megruli Khacapuri. Khinkali'nin içindeki sululuk ayrı bir lezzet katıyor. 'Gürcü peynirli bazlama' diye geçen megruli khacapurideki peynirin lezzeti ise bunu sıradan bir pide ya da pizza olarak görenler için şaşırtıcı olacak. Bonus olarak listeye tavuk ciğerini de ekleyebiliriz.
Mekânın ismi Gürcü dünyasında çok önemli bir şair olan Galaktion Tabidze'den geliyor. Eserleri kendisinden sonra gelen Gürcü şairleri epey etkilemiş. Tabidze, Stalin'in 'Büyük Temizlik' olarak bilinen siyasi baskılarında hayatta kalmayı başarmış ama depresyon ve alkolizmden kaçmayı başaramamış. Sonunda ise Tiflis'te tedavi gördüğü psikiyatri kliniğinde 1959'da intihar etmiş.
Tabidze'nin en ünlü şiirlerinden biri olduğu söylenen 'Meri' isimli şiirini kime yazdığı Gürcü edebiyat çevrelerinde en çok konuşulan konulardan biriymiş:
"Meri, kıymetlim, hâlâ inanmıyorum…İşkenceyi bilirim, fakat yas mıydı bu,Nikah mıydı? Bugün de bilmiyorum.Hıçkırıyordu birisi kayalıklardaVe yüzük taşlarını rüzgârda yitiriyordu…Öksüzlük ve acıma vardı yalnız orada,Ve o gün, bir şölene hiç benzemiyordu."
-Galaktion Tabidze, 1915 / Türkçesi: Hasan Çelik
Maslak'ta bulunan Mutfak Sanatları Akademisi; akademik çalışmalardan güncel kaynaklara, gastronomi dünyasına şekil vermiş uluslararası yayınlardan nadir eserlere uzanan arşiviyle yeme-içme ve mutfak kültürü hakkında 7 bini aşkın çalışmaya yer veren bir gastronomi kütüphanesi açtığını duyurdu.
Mehmed Kamil'in kaleme aldığı ve 1844 yılında yayınlanan ilk yemek kitabı olan 'Melceü't-Tabbahin - Aşçıların Sığınağı', MSA Gastronomi Kütüphanesi ve Dokümantasyon Merkezi Nadir Eserler Koleksiyonu'nun en nadide parçalarından biri olduğu söyleniyor.
Kitapta; çorbadan kebap ve külbastıya, yahniden pilakiye, böreklerden sebze yemeklerine, salatalara, hoşaf ve şerbetlere varıncaya kadar 284 yiyecek ve içeceğin tarifi yer alıyor.
Döneminde kadın hakları içinde büyük emek vermiş bir Osmanlı aydını olan Ulviye Mevlânzâde Civelek'in yazdığı 'Mükemmel ve Mufassal Aş Ustası' kitabı da 'Mütâreke döneminde basılmış ilk yemek kitabı olarak kütüphanede yerini almış.
Mükemmel ve Mufassal Aş Ustası; 37 bölümden ve 248'i alafranga,484'ü alaturka 732 tariften oluşuyor.
İngiliz Postane Binası, 19. yüzyılda Galata Kuledibi'nde planlanıp inşa edilen bir dizi İngiltere hükümetine ait yapıdan biriydi. İngiliz denizcileri için yapılan hastane, konsolosluk binası, mahkeme, karakol bu kompleksin diğer yapıları arasında yer alıyordu.
Kısa bir süre içinde 'Postane İstanbul' adıyla tekrar açılması planlanan mekân; sosyal ve çevresel etki odaklı çalışmalar ve ortak kültürel üretimlere ev sahipliği yapmayı amaçladığını söyledi.
Henüz şantiye aşamasında olduğu için pek fazla bilgi vermeseler de duyduğumuza göre terasında bahçecilik yapmayı planlayan; gönüllüleri olan eğitimlerin verildiği, açık havada sosyal etkinliklerin düzenlendiği, daha ekolojik bir dünya için mücadele veren sivil toplum aktörlerine, araştırmacılara, aktivistlere, üreticilere, yaratıcı insanlara ortak üretim ve etkinlik alanı sağlayacaklar. Açılışını dört gözle bekliyoruz…
Postane'nin kasası, 1818 yılında Charles ve Jeremiah Chubb tarafından kurulan İngiliz Chubb's markası. Öncelikle hırsızlık girişimleri karşısında kendini kitleyen kilit patenti ile bilinen Chubb's firması postane mektup kutuları da dahil birçok farklı kilit ve kasa sistemi üretiyor. 19. yüzyılda kasaları İstanbul'daki İngiliz Postanesi de dahil dünyanın farklı yerlerine gönderilmiş. Hırsızlar tarafından açılması zor olarak bilinen Chubb's kilitleri Sherlock Holmes hikâyelerinde iki kere geçiyor.
Başlıkta gönderme yapılan ve posta kodu aynı olan 'İsmail'e de selam olsun, dinlemek için TIKLAYIN
İngilizce üretim yapan iki kişilik, disiplinlerarası bir şiir grubunun queer ve bağımsız sanatçılarından oluşan spiritus asper ekibi, çağdaş sanatın giderek daha fazla disiplinlerarası bir yapıya evrilmesi, performans sanatının andaki gücü ve dünya üzerindeki şiir okuyucularının kısıtlı bir çevrede takılıp kalmış olması gibi konuları göz önüne aldıklarında; işlerinde, izleyicilerin birden fazla duyusuna hitap etmeyi değerli bulduğunu söylüyor.
Şiir, müzik ve video sanatını birleştirerek, şiir performansını şairin kendi seslendirmesi ile aktarıyorlar.
İlk parçaları oldukça etkileyiciydi: