Cinsel yaşam üzerine çalışmaları ve sıra dışı üslubuyla büyük bir şöhret kazanan, okur mektuplarını yanıtladığı 'Cinsel Sorunlarınız' kitabı 1970'lerin sonundan itibaren "long seller" olan psikiyatrist Haydar Dümen, Koronavirüs nedeniyle 92 yaşında hayatını kaybetti.
1993 yılından beri evli olduğu klinik psikolog Gül Dümen ise hastanede Covid-19 tedavisi görmeye devam ediyor. Haydar Dümen, Hürriyet'te Savaş Özbey'e Ekim 2020'de verdiği söyleşide, "Hayatınız bir maç olsa ömrünüzün hangi yarısını tekrar oynamak isterdiniz?" sorusu üzerine eşi Gül Dümen'e sevgisini ifade ederken, "Hiç tereddütsüz ikinci yarısını tekrar yaşamak isterim. Çünkü öncelikle eşim Gül olmak üzere, tüm güzellikler başıma ikinci yarıda geldi" yanıtını vermişti.
Dümen, cinsel yaşam üzerine odaklanan ihtisasının yanı sıra Türkiye'nin Güzin Abla gibi en çok 'dert dinleyen' köşe yazarıydı. Özellikle cinsel yaşam konusundaki problemleri mizahi bir üslupla kaleme alarak cevapladı, bu yolda epey eleştiri de aldı, popülerlik de kazandı.
TIKLAYIN: Durex'ten Haydar Dümen reklamı: 'Başımız sağ olsun'
Koronavirüs nedeniyle vefat eden psikiyatrist ve seksoloji uzmanı Haydar Dümen, 1930'da Uşak'ın İkisaray köyünde doğdu. Afyon Lisesi'nden 1948 yılında mezun olan Dümen, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni, Şubat 1955'te, tam 67 yıl önce bitirdi. 1958'de nöropsikiyatri uzmanı oldu. 25 yıl kamuda çalıştıktan sonra emekliye ayrıldı ve yazı çalışmalarına yöneldi.
Yazma sürecinde, 'Best of Haydar Dümen-2010: Gülerek Öğrenelim', 'Soğumayan Ölüler', 'Nazik Adında Bir Kadın', 'Sağlık Ve Beslenme', 'Ölmüş Bir Hasta İle Söyleşi Ya Da Hekimler Üstüne', 'Cinsel Yaşam–1/2', 'Cinsel Kültür', 'Cinsel Sorunlarınız', 'Cinsel Dünyamız', 'Evlilik', 'Gebelikten Korunma', 'Gözlerinin Karası', 'Merhaba Yurttaş', 'Anahtar Kilide Uymadı (Tiyatro Oyunu)', 'Cennet Şeytana Kaldı (Tiyatro Oyunu)', 'Çocuğun Cinsel Eğitimi'nin de aralarında olduğu çok sayıda kitap yazdı.
Dümen'in, resmi web sitesinde "Vatandaş Haydar Dümen kimdir?" sorusuna 84 yaşında kendi ağzından verdiği yanıt şöyle:
"84 yaşında, başım ve yürüyüşüm dik, merdivenleri koşarak çıkan, kilom ile boyum arasındaki farkımı boyumdan yana bir iki sayı fazla tutarak hâlâ baston falan kullanmayan, ağzımdaki tüm dişlerim kendimin olan bir organik yapıya sahibim. Tansiyon, kolesterol, kalp ve öteki sistemlerimle ilgili bir hastalığım yok. Pardon, ne dediniz? … Evet, kulaklarımda biraz tembellik başladı."
"Yaşımı gururla söylemem herkese bir mesaj vermek içindir. Toplumda ün yapmış, tanınmış insanların yaşam biçimlerinin her yönüyle başkalarına örnek olmaları gerekir. Bu örnek olma, sosyal eğitim ve etik değerler için de zorunludur. Bu yüzden model olma örneğiyle kendimi sorumlu gördüğümden, sağlığımı, dinçliğimi ve durmadan üreterek beyinsel faaliyetlerimi daha da geliştirerek her gün saatlerce yazabilmemin nedenlerini açıklayabilmek içindi. Bunların dışında sigara içmem, ufak çay bardağının yarısı kadar içkiyle adeta uçarım, masa ve içki sohbetlerine alışamadığımı köy kökenli olmamla yorumluyorum. Kısaca kentsel yaşamın burjuva basamaklarının ilklerinde pinekleyip kaldım.
Köyümüzde ilkokul yoktu, başka bir köyde, başka bir ailenin yanında ilkokula başladım. Çok aile özlemi çekerdim. Bu dayanılmaz özlemi, evin benim yanımdaki kızına âşık olarak gidermiş oldum. Ortaokul ve lise 2. sınıf bitene kadar Uşak'ta okudum. Elektrikle hâlâ tanışmamıştım, derslerime gaz lambasının ışığıyla çalışıyordum."
"Lise son sınıfı fen şubesi olduğu için Afyon'da okudum. Uşak'ta lise ikinci sınıfta köyleri ve beldeleri dahil okuyan 22 kişiydik. Sınıfta ve bütünlemeye kalmadım, genellikle sınıfın önde gelen başarılı öğrencilerindendim.1948 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girdim. 1958 yılında nöroloji ve psikiyatri dallarında uzmanlık diplomamı aldım. Kısacası tıp fakültesine girdiğimden bugüne 64 yıldır tıp kazanında kaynıyorum. Bir odunu 64 yıl kaynatsanız ya erir ya kristal olur. Ben erimediğime göre…
1965 yılında Taksim İlkyardım şimdiki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 1980 yılına kadar şef olarak çalıştım. O tarihte Cumhuriyet gazetesinde 'Akıl Hastalarının Teşhiri Doğru Değildir' makalemden dolayı Samsun'a sürgün olarak tayin edildim. Aynı gün isteyerek emeklilik dilekçemi verdim. Böylece en verimli yaşımda devlet hizmetim sona erdi. Zaten kitaplarım da piyasada halkımızın bilinçlenmesinde ve yüreklenmelerinde bir yer edinmiştim. O tarihlerde 25 yıl muayenehane açmadım. Anadol marka arabam bana yettiği ve başka bir model düşünmediğim için kitaplarımdan gelen parayla yetindim. Böylece de doğru oldu. Muayenehane, hastane, ev ve de eş dost, arkadaşlarla ilgili aile toplantıları, arada da felekten gün çalmalar akıntısı ve zorunluluklarına katılmadığım için bütün enerjimi çalışmaya ve özellikle yazmaya harcadım."
"Çok hareketliyimdir, adeta bir hiperaktifim. Yerimde duramam, olabildiğince az yerim. Çok zor uyur, yataktan zor kalkarım. Bir kere de kalktım mı uzanmak aklıma bile gelmez.
Halen 23 kitabım var. 2000'in üzerinde ürettiğim özlü söz, yani aforizmalarımla dünyada rekor kırmış durumdayım. 150 özgün fıkra, mütevazı sayıda ama okuyunca ya da dinleyince "vovvv" dedirtecek 30 şiirim var. Geçmiş yıllarımda sömürücü ve kandırmaya yönelik olmayan çapkınlıklarımı "Ne güzelmiş" diye yorumluyorum. Şimdi "Neden biraz daha fazla yapmadım" diye iç geçiriyorum. Bugün o güzel çiçek bahçelerine bakarken, uçan umut kuşunun ardından bakar gibiyim. Hızımı yazmaktan alıyorum.
Tam bir karga tutkunu, karga âşığıyımdır, halen evde 6 tane özgürce uçuşuyorlar. Ortaokul 1. sınıfından bu yana hep kargalarım olmuştur. Çok zeki bir o kadar da hain hayvanlardır. Akıl almaz bir karga eğiticisiyim. Hayata bağlanma ve mutluluklarımın arasında ilk sırada yer alırlar. Evliyim. Genç bir eşim var. Genç dediysek de aramızda 32 yıllık bir yaş farkı var. O da dört yıl önce girdiği Bilgi Üniversitesi Gazetecilik-Televizyonculuk ve Psikoloji alanlarında iki fakültenin son sınıfında. Bu yıl diplomasını alıyor.
Benim bayrağımı taşıyarak biraz daha ileri götürecekmiş. Bence de uygundur. Ancak keşke bu bayrağı alacak olan sizlerden en az 100 kişi daha çıksaydı… Böylece 50 yıl sonra ülkemizin kadın-erkek ilişkileri, evlilikteki mutlulukları, çağdaşlık konularında daha çok bilgilendirilselerdi de çağdaş bir toplum kurularak, kadına şiddet, kandırmalar, cinayetler, ikinci sınıf insan olarak görmeler sona erseydi…
Peki, şimdi ne olacak? Hiç. Evrim kendi kurallarını işletirken, biz bu koşuda ortalama 200 yıllık bir gelişmeyle arkadan treni yakalamaya çalışacağız.
Hepinize kucak dolusu sevgiler."
Türkiye'deki tabulardan biri olan cinsellik konusunun kamuoyu önünde yaygın olarak konuşulmasını sağlayan isimlerin başında gelen Dümen'in, son olarak, 2004 yılından beri yazdığı Posta gazetesinde, okur mektuplarını yanıtladığı 'Haydar Dümen best of' isimli bir köşesi vardı.
İşte o mektuplar ve yanıtlardan birkaçı:
"4-5 derken bol keseden atıp bu konuda zenginlik numarası mı yapıyorsun?"Soru: 43 yaşında kadınım. Partnerim 57 yaşında. Hemen her gün ilişkiye giriyoruz, sayı 1 ila 5 arası değişiyor. Arkadaşlar 'Zararlı' diyor. Siz ne dersiniz? Yanıt: Hanım ustam için kolayından başlayalım. Bir ilişki ne kadar sürüyor? 1 dakika ise sen alacaklısın. 4-5 derken bol keseden atıp bu konuda zenginlik numarası mı yapıyorsun? Ya da adam irade kelepçesini sıkmış, seni zevk tsunamisine kaptırmış. Biraz irade, biraz fren gerekir. Hanım hanımcık okurum, menopoz yaklaştı, ne koparırsam kâr diyerek aceleci mi davranıyorsun? Doğrusunu istersen bu durumu hiçbir kalıba sığdıramadım. Hiçbir önlem almasan da biraz kendini korumaya çalış, sana şans dilerim. |
"Değerli okurum, peki ben ne yapacağım ya? O olmaz, bu olmaz…"Soru: 27 yaşındayım. Kimseye dokunamadım ama çok istiyorum. Sadece sanal seks ve telefonda mastürbasyon yapıyorum. Sizce bu doğru bir şey mi? Mastürbasyondan bıktım. Çözüm bulun Yanıt: Değerli okurum, peki ben ne yapacağım ya? O olmaz, bu olmaz. Ayrıca en az 12-13 yıldır mastürbasyona takılıp kalmışsın. Bu da gençlerin kolayına gelir. Masrafsız, sıkıntısız bir de her zaman her yerde yapılabilen iş olduğundan bu kısır döngüden kurtulamıyorsunuz. Bana göre tehlike çanları çalmaya başlamış. Bir de bunun evliliğe alışma süresi var. Çok fazla zaman yitirme. Şimdilerde bir kız arkadaş edinsen, tanıman, sevmen, ailelerin tanışması derken 2 yıl geçer. Evlen, çocukların olsun. |
"Ayrı yatak odalarından bir telefon hattı bağlarsınız olur biter" Soru: 21 yaşında kızım. Erkek arkadaşım da 24 yaşında. Geceleri telefonda cinsellikle ilgili konuşuyoruz. O bu durumdan çok etkileniyor, hemen boşalıyor. Sizce bu normal mi? Bu durumu nasıl düzelteceğiz? Evlenince ne olacak Yanıt: Yavrum, evlendiğiniz zaman bu işin kolayı var. Ayrı yatak odalarından bir telefon hattı bağlarsınız olur biter. Beyin bu tür fantezilere ve tatminlere alışırsa bunu daha sonra da isteyebilir. Ve sen yatakta yan yana geldiğiniz zaman bir de bakarsın ki beklediğin zevki ya da heyecanı yaşayamıyorsun. Aranızda anlaşın, bir yol bulun. Evlenince çok sıkıntı çekersiniz." |
"Bu kadarını at yarışları bile ödül olarak vermiyor; oynat parmağını"Soru: İlişkide ben 3 kez boşalırken, kız arkadaşım 15-20 kez orgazm oluyor. Sizce durumu normal mi? Bu kadar çok orgazm doyumsuz olduğunu mu gösterir? Yanıt: Okurum, kız ilişkide 15 kere orgazm oluyor maşallah verimli. Bu kadarını at yarışları bile ödül olarak vermiyor. Senin derdin ne? Oynat parmağını, kız orgazm olsun. En azından yarım saat yarı baygın uzansın. Onunla evlenecek misin? İleride zarar görürsün dersem, kızı tedaviye mi götüreceksin? Ya da "Allah'ından bulsun" diye terk mi edeceksin? Önce bunları bilelim, sonra kızın doyumsuzluğuna gelelim. Şu orgazmı bana anlat. Orgazm sırasında kimi kadın ağlar, kimi kahkaha atar, karmaşık heyecan ve zevk yumağıdır. Oğlum, sen kendini düşün, ne olacak sonu bu işin? Sermayeni tüketme, kızı terk etme. |
Dümen'in resmi web sitesinde 'Hayat Okulunuz', 'Cinsel Sorunlarınız', 'Özlü Sözler', 'Haydar Baba'nın Çiftliği', 'Şiirler', ve 'Fıkralar' gibi bölümler bulunuyor. Kendisine ait 150 özgün fıkra olduğunu söyleyen Dümen'in fıkralarından biri şöyle:
"Kadın, kocasıyla restoranda yemek yerken tam karşılarındaki masaya bir adam oturunca, "Aa?" demiş, "Bu benim jinekoloğum Dr. Watson..." "Öyle mi?" diye cevap vermiş kocası, "Masasına gidip bir 'merhaba' de istersen..." "Boşver," demiş karısı, "Yüzümden tanımayabilir..."
"Hatırlatmaya kalksam şimdi etrafa rezil oluruz... Boşver!"