Çekirdek bir ailenin olağan dışı koşullarda birliklerinin tehdit altında kalmasının, güven kavramı bağlamında sorgulandığı bir süreci anlatıyor yönetmen Sefa Öztürk’ün önümüzdeki hafta vizyona girecek olan filmi “Güven”….
Üniversitede okumak için Zonguldak’a gelen Meryem, tanıştığı Ferit’e âşık olur ve hamile kalır. Bir süre sonra Ferit, Meryem’i terk eder. Çaresiz kalan Meryem’e ve çocuğuna, bir AVM’de güvenlik görevlisi olan Ali sahip çıkar ve evlenirler. Meryem, ihtiyaç duyduğu güven ortamına ve bir aileye sahip olduğunu düşünürken kendini bir çıkmazın içinde bulur; Ferit geri dönmüştür. Bu yeni durum Meryem ile Ali’nin tüm dengelerini altüst eder. Ali ve Meryem arasında, Ferit'in gelişiyle bir “güven bunalımı” çıkar. Genç kadın, kendisini büyük bir ikilemin içinde bulur; tıpkı Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin ana kadın karakteri Asya’nın (Türkan Şoray) vicdanıyla yüreği arasına sıkışmasındaki ikilem gibi…
Ferit çocuğu için onlara bir vidanjör, Meryem’e saklaması için de yüklüce bir para verir. Minnet duyduğu Ali ile âşık olduğu Ferit’in arasında sıkışan Meryem’in ikilemi, zayıf karakterli Ali’yi güven bunalımına sokmuştur. Bu çaresizlik sürecinde Ferit'in öldürülmesi işleri içinden çıkılmaz hale getirir. Ortaya çıkan bu durum karşısında, birbirlerine şüpheyle bakan Ali ve Meryem polis sorgusuna maruz kaldıkları noktada çareyi dayanışmada bulurlar.
Yönetmenliğini ve senaristliğini Sefa Öztürk'ün üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Serkan Keskin, Gözde Çığacı, Feride Çetin, Doğukan Polat, Bülent Çolak, Ahmet Kaynak var. Sinemamızın az sayıda kadın yönetmenlerinden olan Sefa Öztürk, “Güven”le 55. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve En İyi Film ödüllerine aday oldu. Filminin festival gösterimi sonrasında yapılan şöyleşide, “Yönetmenliğin çok keyifli, senaryo yazmanın ise zor olduğu”nu belirtip sinema sektöründe kadın olmanın güçlüğüne değinerek şunları söylemiş: "Sektörde kadın olmak zor. Sinema, dizi sektöründe çok fazla kadın çalışıyor. Yönetmen ve yapımcı kadın sayısı çok az. Kamerayı ve parayı kadına teslim etme noktasında fazlaca ketum davranılıyor… İkinci filmini çekebilen kadın yönetmen sayısı da az. Kadın diliyle film yapmak, sadece güçlü kadın hikayesi anlatmak anlamına gelmiyor. Bakış açısının farklılığı anlamına geliyor.”
Sinemamızda 1990’larda oluşan yeni film üretim koşulları, bağımsız sinema anlayışını ortaya çıkardı ve pek çok yönetmen bu bağlamda, görüntü diliyle kendini ifade etme olanağı buldu. Kapıyı açanlar Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan ve Derviş Zaim’di. Bu süreçte pek çok minimalist film de ortaya çıktı. “Güven”, bu anlayışın yeni bir örneği ve yönetmen Sefa Öztürk’ün ilk uzun metrajlı filmi…
Feza Çaldıran’ın görüntüleri, filmin önemli artılarından… Film, ülkemizde kadının ezilmişliğine göndermeler içerirken, aynı zamanda ataerkil erkek düzenine eleştirel bir bakış oluşturuyor. Diğer yandan ana karakterlerin geçmişlerinin ve travmatik olaylar karşısında verdikleri tepkilerin ilişkileri yeterince deşifre edilmediği için, film ele aldığı önemli sorunsal açısından yer yer şematik kalıyor ve dramaturjik çözümlemeleri flulaşıyor. Ayrıca özellikle komiseri oynayan Serhat Keskin dışında, diğer polis tiplemelerinde karikatür etkisi yaratan yansıtmalar da filmi zayıflatıyor.
Meryem’in güçlü bir kadın figür olarak öne çıkarılması, yönetmen Öztürk’ün içinde yaşadığımız dünyada kadınlar açısından oluşan “büyük gözaltı"yı sorunsallaştırması bağlamında önem taşıyor ve anlaşılır gerekçeler içeriyor. Daha önce vurguladığımız temel dayanakları oluşturmadaki eksikleri ise kısmen telafi ediyor. Meryem’i canlandıran Gözde Çığacı’nın oyunculuk performansı göz doldururken, onun 55. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu dalında adaylığını da haklılaştırıyor. Ali karakterini oynayan Bülent Çolak da 55. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu dalında aday oldu. Çolak’ı, yönetmenliğini Reis Çelik'in yaptığı “Hoşçakal Yarın” (1998) adlı filmde Hüseyin İnan karakterini başarıyla canlandırışından da hatırlıyoruz...
Filmin özgün müzikleri filmin dokusuna uygun işlev taşırken, diğer yandan gerilim içeren sahnelerde “suspect” etkisi yaratan fon müziği ise, minimalist bir filmin atmosferini desteklemek açısından alışık olunmayan bir doz içeriyor.
Yönetmen Sefa Öztürk’ün ülkemiz kadınları açısından yansıtmak istediği duyarlığın önemli olduğunu bir kez daha belirtelim. Ülkemizde başta gelen insanlık suçlarından olan kadına şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı gibi olgular, “Güven” filmi ve benzeri filmlere daha bir empatiyle yaklaşmayı gerektiriyor. Diğer yandan erkek nüfusun yetişme koşullarındaki eril motivasyonların, sağlıksız cesaretlendirmelerin ve eğitim eksikliğinin etkin olduğu bir ortamda, soruna insan hakları bağlamında yaklaşmanın da önemli olduğunu ekleyerek, aslında 15 Mart’ta vizyona girecek olan Güven’i, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü nedeniyle bu hafta okuyucularımızla paylaştığımızı da belirtelim.