Yönetmen Jordan Peele'in yeni filmi "Biz" ("Us"), korku formatı içinde, sınıflı, ırkçı toplum yapısının pek çok deformasyonuna eleştirel bir yaklaşım sergilendiğini düşündürüyor
Senaryosunu yazarak, yönetmenliğini ve yapımcılığını Oscar ödüllü Jordan Peele'nin yaptığı “Biz" ("Us") bu hafta vizyona giren ilginç bir korku ve gerilim sineması örneği... Aynı zamanda bu türün örneklerini oluşturan filmler arasında, dikkat çeken bir yaratıcılığa da sahip.
Sektör temsilcileri, sinema yazarları ve sinema akademisyenleri, mesleki deformasyon nedeniyle bir filmi izlerken özdeşleşmeye mesafeli dururlar. Buna karşın, korku ve gerilim türünün olanakları içinde öyküsünü anlatan Jordan Peele'nin filmi "Biz", bu açıdan farklı bir izlenme algısı yaratıyor, izleyiciyi ürpertmeyi ve korkutmayı başarıyor.
Bu etkiyi yaratmak şüphesiz bir yönetmen açısından önemli bir başarı. Çünkü sinema sanatı bir mekan ve zaman yaratma sanatı. Tasarladığınız bir olay örgüsünün senaryosunu sahne ve çekimlere ayırarak çektikten sonra, post prodüksiyon aşamasında birikiminiz ve yetenekleriniz doğrultusunda kurgunun olanaklarından faydalanarak bir bütünlük içine sokarsınız. Bu açıdan bakıldığında bir sinemacının gerçek yaşamdan gözlem ve esinlenmelerini, sadece perde üzerinde gerçeklik taşıyan bir yapıta dönüştürebilme başarısı, yapıtını sanat alanının içine sokar ya da sokmaz.
Korku tünelinde kendini bulmak!
Filmde olaylar 1986 yılı yazında Santa Cruz plajının eğlence mekanlarında başlar. Küçük Adelaide, babasının kendisiyle ilgilenirken bir anlık boşluğunu fırsat bilerek, sahildeki "Şaman’ın Düşsel Arayışı, Kendini Bul" isimli korku tüneline girer. Bir ara ışıklar sönünce paniğe kapılan küçük kız sihirli aynaların olduğu bu tünelde yolunu kaybeder ve paranormal bir fenomen olan, kendi yabancı ikiziyle (Doppelganger) karşılaşır. Küçük Adelaide bu olay sonrasında konuşmamaya başlar…
Günümüzde devam etmeye başlayan filmde, bahsedilen olayların üzerinden 33 yıl geçmiştir. Adelaide/Red iki çocuk annesi genç bir kadındır ve kocası Gabe/Abraham ile çekirdek bir ailesi vardır. Yaz tatillerini geçirmek üzere Santa Cruz yakınlarındaki yazlık evlerine giderler. Adelaide gergin bir ruh haline girmiştir. Kocası Gabe’in ısrarıyla gidilen Santa Cruz plajı onda dejavu etkisi yaratmıştır. Çocukluğunda girdiği korku tüneli, “Merlin’in Ormanı, Kendini Bul” ismi altında işlevine devam etmektedir. Bir ara ablası Zora/Umbrae ile oynarken, kaybettiğini zannettiği oğlu Jason/Pluto yüzünden büyük panik yaşar. Akşam evlerine gittiğinde onları büyük bir sürpriz beklemektedir. Dört kişilik bir aile onların evlerinin bahçesine girer ve Gabe’in tüm uyarılarına karşın bahçeden çıkmazlar. Bu aile aslında onların yabancı ikizleridir…
Hristiyanlığın bilinçaltı okumaları
"Biz", belli bir öykünün yörüngesinde başlayarak devam ediyormuş etkisi yaratan bir film ama, giderek Amerikan toplumunun, genel anlamda Yahudilik inancının devamı niteliğindeki Hıristiyanlığın bilinçaltı okumalarına dönüşen metaforlarla ilerleyerek, yönetmenin koreografisini müziklerinin yönettiği bir yapıta dönüşüyor. Filmdeki ses tasarımının filmin dünyasını oluşturmaktaki yaratıcı rolünün altını da kalın çizgilerle çizelim…
Filmde zaman zaman vurgulanan “Yeremya”nın anlamı hakkında da tanımlamalar yapalım. Kutsal Kitap’ın “Yeni Kitabı” olarak bilinen İncil dört sınıfa ayrılır. Dördüncü sınıfı “Peygamberlik Kitapları”nı tanımlar ve “Yeremya” da onlardan birisidir. Kutsal Kitaba göre; Peygamber Yeremya İ.Ö. 7. yüzyılın sonuyla 6. yüzyılın başlarında yaşadı. Uzun hizmeti sırasında Tanrı'nın halkını uyardı, yaptıkları günah ve putperestlik yüzünden başlarına gelecek büyük felaketi önceden bildirdi. Peygam-berliğin yerine geldiğini -Yeruşalim'in Babil Kralı Nebukadnessar'ın eline geçtiğini, kentin ve tapınağın yıkıldığını, Yahuda Kralıyla birçok kişinin Babil'e sürgüne gittiğini- gördü. Halkın sürgünden geri dönüp eski gönencine kavuşacağını da bildirdi. Diğer yandan filmde zaman zaman vurgulanan “Yeremya 11:11” ise Kutsal Kitap’ta; "Bundan dolayı Rab şöyle diyor: onlara öyle bir kötülük getireceğim ki, içinden çıkamayacaklar; ve bana feryat edecekler, ve onları dinlemeyeceğim” şeklinde geçiyor.
Ortalama seyirci için zor bir film
"Biz", başlangıcıyla seyirciye vaatlerde bulunurken, zaman zaman yaşadığı sarkmalar ve “arthouse” bir film gibi ilerleyerek, filmin içerdiği göndermeleri kavramada açık bir anlam üretmiyor. Bu yüzden ortalama korku filmi seyircisinin beklentilerine cevap verme açısından kolay bir seyirlik olmadığı söylenebilir.
Aynı zamanda ABD’de 25 Mayıs 1986 Pazar günü, açlığa karşı ve evsizlere yardım amacı taşıyan “Elele Amerika” (Hand Acroos America) eylemine de göndermeler içeriyor. Başta da özetlediğimiz göndermeler bağlamında yönetmen Peele’nin korku filmi formu içinde, sınıflı, ırkçı toplum yapısının pek çok deformasyonuna eleştirel bir yaklaşım oluşturduğunu düşündürtüyor.
"Tavşan"ın anlattıkları
Filmin başlangıç sahnesi ve finalinde kullanılan tavşan da bu bağlamda somut ve soyut anlamlarıyla köleleştirilmiş insanlığa göndermeler taşımakta. Büyük İslam mutasavvıfı Mevlana Celaleddin Rumi'nin (1207-1273) büyük eseri Mesnevi’de de “tavşan”, Rumi'nin ahlâkın temel kavramlarından olan "iyi ve kötü"yü hem nasıl değerlendirdiğini, hem de ahlaki öğretisinde onun hayvan hikayeleri ile insanı nasıl bir araya getirdiğini ortaya koyan bir metafor olarak ele alınmıştır. (İsmail Hakkı NUR, Mesnevi’de Hayvan Karakterleri [Metaforları], AVKAE, 2013, 3/1,18-30).
Çok yönlü bir sanatçı, oyuncu, senaryo yazarı, yapımcı ve yönetmen olan Peele, ilk çıkışını yaptığı ve yazıp yönettiği “Kapan” (Get Out-2017) filmiyle “En İyi Orijinal Senaryo” Oskar ödülünü kazanan ilk Afro-Amerikalı oldu. Peele’nin son filmi "Biz", eleştirmenler tarafından da övgüyle karşılandı. İlk kez korku sinemasının trüklerini şablon olmanın ötesine taşıyarak gerçekleştirdiği “Biz”, onun gerilim ve korku sineması perspektifiyle yeni ve yaratıcı başka öyküler anlatmaya da aday olduğunu yansıtıyor. Filmin özellikle sanat yönetmenliği ve daha önce de vurguladığımız gibi müzikleri açısından öne çıkan nitelikler taşıdığını da ekleyelim.