Türkiye, kendi kaderini belirleyeceği 14 Mayıs Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için geri sayıma başladı. Seçimler, Türkiye için miladi bir eşik olacak. Türkiye ya demokrasiden yana bir tavır sergileyecek ve yüzünü yeniden batıya dönecek ya da otokrasiye devam diyecek.
Peki 21 yıllık AKP iktidarı bu ülkeye neler kaybettirdi! Neden demokrasi kavramını AKP iktidarından bahsederken kullanmıyoruz da otokrasinin, tek adam rejiminin altını çiziyoruz! AKP, demokrasi, hukuk, özgürlükler, basın hürriyeti, kadın hakları, gelir adaleti, yoksulluk, yolsuzluk gibi konularda Türkiye’yi, iktidarı devraldıkları noktadan daha geriye götürdü de ondan! 21 yıllık dönemde ülkenin bütün kaynakları betona gömüldü, yandaş bir zengin zümre yaratıldı ve üstelik bu, bizden alınan yetkiyle yapıldı. Bu yüzden, yetkiyi kime verdiğimizin önemi çok büyüktür!
Değişim mümkün mü? Elbette mümkün. Bugün herkes dikkatini muhalefete, özünde Millet İttifakı’na vermiş durumdadır. Halk, bu değişimin Millet İttifakı tarafından yapılmasını beklemektedir. Oysa halka yeniden hatırlatmak gereken bir husus vardır ki o da, değişimin asla yukarıdan gelmediği, değişimin daima aşağıdan geldiğidir. Bugün değişimi; geleceği çalınan gençler, kadın hareketi, emek hareketi, sivil toplum hareketi, çevre hareketi ve adalete susamış milyonlar zorlamaktadır. Millet İttifakı’ndan beklenen, bu değişime öncülük etmeleridir.
Toplumun değişimden beklentisi nedir? Toplum artık, şehirlerde ciddi bir güvenlik ve kültür çatışmasına yol açan göçmen sorununun çözülmesini istiyor. Adalet üretemeyen yargı sisteminin değişmesi ve daha adil bir adalet sisteminin kurulmasını istiyor. 5 bin 500 TL ile yaşamak zorunda kalan emeklilerin sorunlarının çözülmesini; açlık sınırında yaşayan asgari ücretlilerin daha yaşanabilir bir ücrete kavuşmalarını istiyor. Paralı eğitim sorununun çözülmesi ve eğitimde eşitlik istiyor, sağlıkta eşitlik istiyor. Uyuşturucu ticareti ile etkin bir mücadeleyi; çevreyi ve yerküreyi yok eden fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjiyi; barışı, kardeşliği, talep ediyor. Kısacası toplum, 21 yılda AK Parti iktidarının bu halka veremediklerini istiyor...
Millet İttifakı’nın açıkladığı, Ortak Politikalar Mutabakat Metni ile açıklayacakları yol haritası bu talepleri karşıladığı ölçüde değişimi kolaylaştıracak ve ona öncülük edecektir. Peki, bu metin bize beklediğimizi verdi mi? Hukuk güvenliğinin doğrudan ülke ekonomilerine büyük etkilerini de göz önüne alırsak, yargı bağımsızlığı için atılacak adımların bile tek başına umut vadettiğini söyleyebiliriz. Ne vadediyor peki mutabakat metni? Hukuk, Adalet ve Yargı reformu ile tarafsız ve bağımsız bir yargı hedeflenmiş, hayata geçirildiği takdirde özellikle hakim teminatı, Hâkimler Kurulu’nun yeniden yapılanması, mülakatın kaldırılması, hukuk eğitiminin yeniden düzenlenmesi, savunma mesleğinin anayasal güvenceye kavuşturulması, Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesi gibi düzenlemelerle, bağımsız ve işleyen bir yargı hedefleri yer alıyor.
Bugün ülkenin en büyük sorunu haline gelen yolsuzluk ekonomisi, kayıt dışı kazançlar ve kara para ile mücadele, hem ülkenin geleceği hem de güvenli sokaklar yaratmak için bir başlangıç olabilir. Sokakların çetelere teslim edildiği, siyasetin dahi illegal yapılarla finanse edildiği bir ortamda bu mücadele kaçınılmazdır. Hukuk güvenliği, ülkenin geleceği açısından olmaz ise olmazımızdır.
Çünkü; işleyen bir hukuk sisteminde organize suç örgütlerinden ayda 10 bin dolar alan siyasetçiye bunun hesabı sorulur.
Sokak ortasında işlenen bir siyasi cinayette, hesabı sadece torbacı tetikçiler değil, bu cinayeti azmettiren karanlık siyasetçiler de verir.
Geleceğimizin emanetçisi çocuklarımıza yönelik istismarlar en ağır cezalara çarptırılır ve çocuklarımız, tarikatların inisiyatifine terk edilmez.
Bunlar, başarılması elzem, bir o kadar da zor hedeflerdir. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığında, Altılı Masa’nın yol haritasıyla bu hedeflere ulaşmak imkansız değildir.
Bunu biliyor olacaklar ki, cehenneme odun taşıyarak bu iklimi yaratanlar, malum partiye yamanıp kirli işlerini kurtarmanın peşinde olanlar, Millet İttifakı'nın adayı olarak ismi ön plana çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini duyanlar, telaşa kapılmışlardır.
Çünkü bu cehennemin harlayanları arasında Kılıçdaroğlu yoktur. Bu sistemi değiştirmek için elinden geleni yapmıştır. Süreç, kendisinin önüne tarihi bir fırsat koymuştur. Şimdi yapılması gereken, Kılıçdaroğlu’na ve onun şahsında Millet İttifakı’na destek olmak ve bu değişimin parçası olmaktır.
Bülent Yücetürk kimdir?Bülent Yücetürk 1970 yılında, Malatya’da doğdu. İlk öğrenimini Cumhuriyet Köyü İlköğretim Okulu’nda, orta öğrenimini Akçadağ Öğretmen Lisesi'nde parasız yatılı öğrenci olarak tamamladı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1991 yılında mezun oldu. “Kamu Hukuku” dalında yüksek lisans yaptı. 1991 – 1993 yılları arasında, Ankara Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yapan, 1993 yılında Ankara hâkim adayı olarak mesleğe başlayan Bülent Yücetürk sırasıyla Sivas Cumhuriyet Savcılığı, Diyarbakır Çermik Hâkimliği, Aksaray Gülağaç Cumhuriyet Savcılığı, Ankara Haymana Cumhuriyet Savcılığı, Afyonkarahisar Cumhuriyet Savcılığı ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulundu. Cumhuriyet savcılığı yıllarında özellikle bilişim, uyuşturucu, basın suçları, çocuk suçluluğu, çocuk istismarı konularında çalıştı. 26 Nisan 2018 tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili aday adayı olmak için görevinden istifa etti. Halen Ankara Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yapıyor; çeşitli televizyon kanallarında ve Ocak 2022’den itibaren T24’te, hukuki değerlendirmeler başta olmak üzere, görüşlerini paylaşıyor. |