"Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin."
Goebbels
Kötü ve antidemokratik yönetime sahip iktidar, iktidarının devamı için gerçeği çarpıtarak vermek zorundadır.
Halktan gerçeği saklamanın en iyi yolu, Hitler'in propaganda bakanı Joseph Gobbels'in "Büyük Yalanlar" adını verdiği ve on dokuz maddede özetlediği propaganda tekniklerinde anlatılmıştır.
Bilindiği üzere, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "trol ordusu" olduğunu söyleyerek bu ordunun başında da İçişleri Bakanı Müşaviri olan Emin Şen'in bulunduğunu belgeleriyle kamuoyuna açıkladı.
Özel'in basın açıklaması biraz malumun ilamıydı ancak ilk kez bu konu delilleriyle bu kadar açık ve net bir şekilde ortaya konuldu. Bu belgelerin açıklanmasıyla birlikte malum cephede zaman kaybı yaşanmaksızın Özel, FETÖ'cü ilan edilip karalama kampanyası başladı. Bir köşe yazarı, derhal üstüne düşeni yapıp "FETÖ'cü" diyerek Özel hakkında bir yazı döşendi.
Ortaya çıkan gerçeği saklamanın en iyi yolu ortaya çıkaranı karalamaktır. Ancak, Özel'den, "2007 yılında Salihli'de eczacılık yaparken FETÖ tarafından parlatılmaya başlandı" iddiasında bulunan Nedim Şener'e "Salihli'de hiç eczacılık yapmadığım gibi o tarihlerde Ankara'da TEB saymanıydım..." cevabı geldi. Sonrasında, bir trol ordusu Özel'e saldırmaya başladı. Bu biçimde başlayan trol saldırısı tam gerçeğin kendisidir. Tam da ortaya konan bir trol ordusunun ispatıdır.
Özel'in açıkladığı trol ordusu "Ebabil Harekâtı", Soylu'yu eleştiren sanatçı ve siyasiler ile iktidara yönelik eleştiri getiren kişileri, sosyal medyaki mecralarında itibar suikastına uğratıp bu kişilerle ilgili bir söylem üretmektedirler.
İktidarın bugün, Hitler'in meşhur propaganda bakanı Goebbels'in yöntemleri ile muhalefeti susturmaya çalıştığı ve kendilerine yönelik en ufak bir eleştiri getiren kişiyi linç etmeye varan kollektif bir kötülük uyguladığı çok açıktır.
İktidar bunu sadece trol ordusuyla değil, "Basın iktidarın kullandığı dev bir klavyedir" sözünü gerçekleştirecek şekilde birkaç gazete, internet sitesi ve televizyon kanalı hariç tüm basını kendi klavyesine dönüştürmüş bir durumda dört bir koldan uygulamakta ve sabah akşam "muhalefet, CHP, Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik bir karalama kampanyası" ile "iktidar ve AKP güzellemeleri" yapmaktadır.
Goebbels'in "Her zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun" sözünü haklı çıkarmak için maaşlı troller, besleme gazetecilerle siparişe uygun yazılar ve programlar ile işleyen dev bir propaganda makinesi; iktidar hata da yapsa söyledikleri gerçeklikten uzak da olsa Goebbels'in "Asla kabahat ve suç üstlenmeyin" yöntemini uygulayarak iktidarı kusursuz gösteren, aslında yapılanın ne kadar doğru ve yararlı olduğunu anlatan, yazan bir yapı günümüzde işlemektedir.
Ülke sanki 21 yıldır bu iktidar tarafından yönetilmiyormuş gibi ekonomik krizden, dış politikadaki başarısızlıktan, yolsuzluktan, yoksulluktan sanki muhalefet ve Kılıçdaroğlu sorumluymuş gibi Goebbels'i haklı çıkarırcasına "Sadece bir düşmana odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın" söylemini uygulayarak, tüm başarısızlıklarını Kılıçdaroğlu ve CHP üzerinden hedefe koyan bir yapı ateşi körüklemeye devam etmektedir. Ancak haklarını teslim etmek lazım, arada bir dış güçler vurgusu yapılarak bu sisteme farklı bir renk de getirilmeye çalışılmaktadır!
Tüm ekonomistler akıldan, bilimden yoksun bir ekonomik model uygulanıyor dediklerinde, "İlk sözü kim ne kadar güçlü ve bağırarak söylerse o kazanır. Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir. Çünkü onları kandırmak çok kolaydır" tekniğini uygulayarak, Avrupa'da ve ABD' de "Halkın sefalet içinde olduğu, gaz olmadığı için dondukları" yalanını söyleyerek kendi başarısızlıklarını örtmeye çalışmaktadırlar
Peki ne yapmalıdır? Açıklanan bu Goebbels yöntemlerine teslim mi olmalıyız? Tabii ki hayır. Özgür Özel gibi iktidarın yöntemlerini, yalanlarını ortaya çıkarmalı ve gür sesle yüzlerine çarpmalıyız. Tüm muhalefet bu otoriterliğe, tek sesliliğe karşı çıkmalı, aralarındaki ayrılıkları değil ortak noktaları öne çıkararak daha çok demokrasi, daha çok hukuk devleti, daha çok özgürlük ve barış diyerek haykırmalıdır…
Unutmamalıyız ki yaklaşan seçimler kimin seçileceğinden çok bu iktidarın 21 yıl içinde oluşturduğu bu yapının halk nezdinde onaylanıp onaylanmamasına ilişkindir. Altılı Masa ile oluşturulan ittifak da bu nedenle oluşturulmuştur. Bu ittifakın paydaşları ideolojik olarak aynı yerden dünyayı okumuyorlarsa da ortak bir noktada hem fikirdirler. Bu nokta da, mevcut yapıyı yıkıp yerine daha demokratik, yağmayı ve talanı engelleyen bir yapıyı oluşturmak, ülkenin tüm kurum ve kuruluşlarının işlevini yitirdiği, istediklerini hiçbir kural tanımadan yaptıkları bu yapıyı yıkmaktır.
Yaklaşan seçimleri, kişilerden ayrı olarak seçimin bu yapının yıkılmasında çıkıştan önceki son seçenek olduğunu bilerek analiz etmeliyiz.