She-ra, Jessica Rabbit, Catwoman, Tinkerbell, Lois Lane, Betty Boop, Motoko Kusanagi, Lucy, Safinaz! Pek çok kadının kendisini özdeşleştirdiği ya da cüzdanında, tişörtünde veya içindeki çocukta yaşatmaya devam ettiği çizgi kızları var.
Haliyle bir kadını ucundan kıyısından da olsa etkileyen her şey modayı da etkiliyor ve yıllardır çizgi kızlar moda tasarımcılarını ve modayı fazlasıyla besliyor.
Wonder Woman'ın saten yıldızlarından ve altın bilekliklerinden Catwoman'ın pelerin ve maskesine kadar, çizgi kahramanların stili hem sokak giyimine hem de yüksek modaya ilham veriyor.
2008 yılında New York Metropolitan Müzesi Kostüm Enstitüsü yeni temasını “Süperkahramanlar: Moda ve Fantazi” ismiyle açıklamıştı. Sergi, süperkahramanların moda için nihai bir metafor olduğunu ve kostümün insan vücudunu dönüştürme becerisine nasıl hizmet ettiğini gösteriyordu. Sekiz çizgi kahramanın ana temsilci olduğu ve grafik vücut, paradoksal vücut, mutant vücut şeklinde sekiz farklı bölümden oluşan sergide bu kahramanların modayı ne denli etkilediğini ve ilham verdiğini tasarımcılara ait kıyafetlerde görebiliyorduk.
Süper kahraman kostümlerinin kökenlerinden başlayarak, tasarımcıların pelerin, maske, bot ve unitard gibi ikonografik kostümlerden nasıl etkilendiğine bakan çok kapsamlı bu sergide Pierre Cardin, John Galliano, Azzedine Alaia, Hüseyin Çağlayan, Alexander McQueen, Jean Paul Gaultier gibi yüksek modanın eşsiz tasarımcıları yer aldılar.
Modanın dahi ismi Jean Paul Gaultier özellikle couture tasarımlarında ilhamlarını sık sık çizgi romanlardan aldığını söylüyor. Popüler kültürden fazlasıyla feyz alan Jeremy Scott, Sünger Bob’dan Mickey Mouse’a ikonik çizgi kahramanları sıkça kullanmıştır, fakat özellikle Wilma Çakmaktaş ve Betty Moloztaş üzerine kurguladığı İlkbahar/Yaz 2010 koleksiyonu o sezonun en çok satanlarından olmuştu.
Çağının ötesinde bir tasarımcı olarak modada futurizmin babası sayılan Thierry Mugler ise 95 yapımı kült anime filmi “Ghost in the Shell”in Binbaşı Kusanagi’sinden ilhamla hazırladığı cyborg kostümü ile bir kez daha kendine hayran bırakmıştı.
Moda tasarımcılarının ilham aradığı çizgi kahramanlar, markaların da en büyük satış araçlarından biri. 2015 yılında Amerika’nın en büyük lüks perakende markalarından Bloomingdale’s Diane von Furstenberg ve Halston gibi tasarımcılara “StarWars: Güç Uyanıyor” filminden ilham alan kıyafetler tasarlatarak özel bir koleksiyon satışa sundu. Geçtiğimiz yıl ise Mickey Mouse’un 90. yaş günü sebebi ile hemen her marka Mickey iş birliğinde kapsül koleksiyonlar çıkardı.
İşin bir de sokak boyutu var, çizgi kahramanlar sokak stilini en “mesaj kaygılı” biçimde zenginleştirdiği gibi Japon anime’lerinden ilhamla ortaya çıkan Harajuku kızları artık önemli bir sokak kültürü olarak kabul edilmiş durumda.
Mike Madrid “The Supergirls” isimli kitabında çizgi kadınların tarihini ve evrimini 1940′lardan itibaren incelemiş. 40′larda elinde şampanyası, seçkin bir partide eğlenirken imdat çağrısı alır almaz bir maske bir de sembolik kostümle süper gücüne bürünen ve esas kimliği nispeten silik olan bu çizgi kadınlar, sonraları esas kimlikleriyle güçlü, aktivist, feminist ve kahraman kimlikleriyle de sadece insanlığın değil gerektiğinde ormanın, gerektiğinde demokrasinin, gerektiğinde bilimin imdadına da yetişen süper kızlar olarak ortaya çıkıyor. Moda dünyasında da benzer bir değişimi özellikle son yıllarda keskin biçimde görüyoruz.
Elbette çoğunlukla çizgi kahramanlar tasarımcılara ilham veriyor ama bir istisna var: PiXar animasyon filmi “İnanılmaz Aile”nin baş karakterlerinden Edna Mode, avangard modanın en önemli tasarımcılarından Rei Kawakubo’dan esinlenilerek yaratılmış.
Sizin çizgi kahramanınız size ne anlatıyor?