Bizde bize hüzün gelir önce... Bayramdan önce.
Yaklaşııık 5-7 gün önce girer eve.
Bayramdan önce hüznü gelir.
O yüzden bütün bayramları atlamak isteriz. Tatil de olmasın bayram da olmasın deriz.
Aşırı çekirdek bir aileyizdir.
Özellikle ben en çok, instagramda uzun büyük sofralı aile fotoğraflarına, kuzen candır repliklerine kafayı takarım.
Yas tutmayı da erkenden öğrenince tanıdığımız biri ölünce hemen “hayat da devam ediyor amaaan” asla diyemeyiz. Keskin virajlarımız yoktur.
(Biz, annemle ve ben... Televizyon da, yalnız ve güzel annemin en yakın arkadaşıdır çünkü...)
Bir gün önce toprağa verilen Vatan Şaşmaz’ın cinayetini günlerdir takip ederken, Kanal D’de “bu hafta ekranın komedisi Çocuklar Duymasın'da acebaa da neler olacak vtrsi"nden rahatsız oluruz. Bir önceki programda da cinayet konuşuluyor ve cenazelere de bağlanılıyorsa hele...
Mesela Vatan Şaşmaz'ın doğmamış çocuğunu da 'John Berger Yetimler ittifakı'mıza alıveririm. En çok ona üzülürüm, az çok anlarım yükünü. Yok anlayamam ama çalışırım...
Büyüdükçe daha da ağır olacak yükünü.
İnsanlara yaptıklarından ötürü direkt kötü biriydi yahu zaten demektense, ilk önce yaptıklarının nedenleri üzerinde dururum, geçmişini anlamaya çalışırım, bir psikiyatrist edasında.
Belki de Aristo’nun “insan, ne iyidir ne kötüdür eğilimleri vardır.” sözüne katılırım.
Anlamaya çalışmak ve belki de aşırı empati beni en çok yorandır, tirodim coşar...
***
Sosyal medyanın da bu kadar linççi olma nedeni, oradan alıp yürüme isteği, dikkat çekip rt fav like share alma hırsı.... Meşhur bir fenomene dönüşme hırsı...
Cinayetlerin ekranda çözüldüğü, kayıpların ekranda bulunduğu; kriminal programların trend olduğu full trajik bir ülkeyiz. Bu kez öldürülen sevdiğimiz ünlü biri olunca da, biz de annemle deli gibi; ekrandan, sosyal medyadan, oradan, buradan bilgilerle, olanı biteni anlamaya çalışıyoruz.
Ününün zirvesinde, Richard Gere kadar yakışıklı bir adamın ölüşünden çok, ölüş biçimine aşırı üzülürken...
Bir yandan vallahi de, annesi abisi tarafından öldürülmüş ve sonra katil olup, intihar etmiş bir kız çocuğunu anlamaya çalışırken de buluyoruz kendimizi...
***
Sonra Filiz Aker’in yeğeninin “Halamdan böyle bir şey bekliyorduk, Öyle bir şey yapacağım ki herkes bizi konuşacak demişti.” sözü titretiyor...
Herkes meşhur olmak istiyor evet galiba diyoruz, nasıl olursa olsun, yeter ki olsun, yöntemi mühim değil...
Ve Tayfun Atay Hoca’nın yazdığı gibi Meşhuriyet Çağı’nda, Kanat Atkaya’nın yazdığı gibi bir Barbarlık Hareketi’nin neferleri olunuyor.
15 dakikalık şöhret olununca, bir kere o tadı alınca, bu kimseye de yetmiyor.
Her şeyin en en enine sahip olmalıyım hırsından, n tane suç ve kötülük saçacak potansiyelde insanlar türeyebiliyor.
Anlamaya çalışmaktan istifa etmek lazım belki de...