TRT 1 ekranında şimdiye kadar yapılmış dönem dizilerinin çok dışında bir Osmanlı polisiyesi olan ‘Filinta’ dizisi başlayacak. Dizinin danışmanlığını ise ‘Lost’, ‘Revenge’, ‘PrIson Break’ gibi popüler yabancı serilerin yönetmeni Bobby Roth üstleniyor. Es Film - Maya TV Sinema yapımcılığında ve Kudret Sabancı yönetmenliğindeki dizi için İzmit Seka Film Platosu’nda çekimleri devam eden ekiple bir araya geldik. İşte Bobby Roth ve ekibin dizi hakkında anlattıkları:
‘Kötülüğe karşı cesaret, suça karşı dirayet’ sloganıyla yola çıkan ‘Filinta’ adlı dizinin İzmit’teki 300 bin metrekare alanda 40 bin metrekareye inşa edilen setini gezme fırsatımız oldu. Türk televizyonları için çok farklı, dünya standartlarında ve sıradışı bir işin sağlam ayak seslerini duyduk. Dizinin danışmanı Bobby Roth, sorularımızı yanıtladı…
‘Filinta’dan teklif geldiğinde, hikayeyi ilk okuduğun zaman neler hissettiniz?
Hikayeden çok, beni burada birlikte çalışacağım insanlar ve ekip çok heyecanlandırdı. Çünkü elinizde çok iyi bir hikaye olabilir ama eğer kötü bir ekiple çalışıyorsanız o iyi hikaye de berbat olabilir. Bu projeden dolayı çok heyecanlıyım. Amerika’da da tanık olduğum ve çalıştığım projelerdeki proje şekli işliyor burada da. Ekip çok çalışkan ve zeki, enerjileri de muhteşem. Türkiye’ye gelmekten ötürü çok mutluyum. Çok sıradışı bir proje ve aksiyona dayalı.
Hiç Türk dizisi ya da filmi izlediniz mi? Örneğin sizin yönettiğiniz ‘Revenge’ adlı dizi bizde de uyarlanmıştı…
Daha önce takip etmemiştim. Amerika’da bir Türk dizisi ya da filmini görmek çok zor.
Burada kurulan, çekim yapılan plato hakkında ne düşünüyorsunuz, nasıl buldunuz?
Burası Çin’den sonra gördüğüm en büyük plato. Bu tarz platolar istihdam imkanı sağlıyor, yaratıcılığı artırıyor. ‘Lost’u Hawaii’de çekerken oradaki halkın çok hoşuna gidiyordu, şehrin enerjisini yükseltiyordu. Böyle bir dizinin Amerika’da da insanların ilgisini çekeceğini ve turizm açısından da olumlu olacağını düşünüyorum.
Dünyaca önemli projeleri bir bölüm yaptıktan sonra başka bir projeye geçmek sizin tercihiniz mi?
Evet, genelde ilk bir-iki bölümü çekiyorum ama sonra tekrar geri dönüp başka bölümler de çekiyorum.
Amerika’daki dizi sisteminin çok farklı olduğunu görüyoruz. ‘Lost’, ‘Prison Break’ gibi çok iyi dizileri yönetmiş biri olarak siz sistemi nasıl yorumlarsınız?
Amerika’da diziler birden ve çok talep edilmiyor, yavaş yavaş akan bir endüstri var. Örneğin daha önce çektiğim ‘Scorpion’ da tekrar talep edilirse orada tekrar çalışacağım. Taleple ilgili bir durum. Bölümler yapımcılar tarafından az az çekiliyor. Farklı projelerin içinde olmak size farklı şeyler kazandırıyor. ‘Lost’, ‘Revenge’, ‘Greys Anatomy’ gibi projelerde yer aldım ve hepsi de bana çok farklı şeyler kazandırdı. Örneğin ‘Prison Break’te çok farklı bir enerji olmuştu ve çok uzun süre kalmıştım.
Türkiye’deki dizi süreleri 90 dakika, bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet çok uzunmuş, çok farklı bizden.
Televizyonda başarının sırrı ne?
Televizyonda yönetmenlik yapmanın ve bunu başarılı bir şekilde yapmanın sırrı hazırlanmakta. Takımınızı da hazırlamanız gerekiyor.
Yeni projeleriniz neler?
Şu an çok belli değil. Gelecek ay ‘Revenge’in bir bölümünü çekeceğim. Daha önceden çekmiştim, tekrar çalışacağım. Ondan sonrası için bir plan proje kesinliği yok.
Naz Elmas - (Azize): Azize, beni çarptı geçti
“Canlandırdığım karakterin adı Azize. Röportajlarda sorulur, bugüne kadar oynadığınız rollerden hangisi sizi en çok etkiledi diye. Gerçekten Azize’nin kadınlığı, feminen duruşu, zekası, yaptıkları, hikayede karakterlerle olan bağı beni ilk okuduğum anda çok etkiledi, çarptı ve geçti. Ve bana öğreteceği çok şey olacak buna da inanıyorum. Çok keyif alıyorum böyle bir ekibin içinde olmaktan, bu kadar emek sarf edilen bir işin içinde olmaktan. Umarım seyircimiz de aynı keyfi alacaktır.”
Bülent Turgut - (Yapımcı): Birinci bölümde 1364 figüran var
“Oldukça akıcı, görsel olarak Türk televizyonlarının pek alışkın olmadığı bir içerik olacak. Osmanlı adaletini polisiye olarak anlatan ilk örneklerden biri olacak. Arka planında koca bir İstanbul’u anlatan bir proje... Her bölümde birbirinden farklı hikayeler işleyeceğiz. Gerçekten izleyeceğiniz şeyler uluslararası evrensel kodlarla yazılmış, dünyanın her tarafında karşılık bulacak bir içerik olarak bir yıldan fazla süredir tasarlandı. Çok değerli oyuncularımız bulunuyor. En büyük özellik şu projede; hepsi oynadıkları karakterlere inanarak aramızda oldular. Çok keyifli bir setimiz var. Oyuncular oynadıkları karakterleri hem çok severek hem çok inanarak canlandırıyorlar. Birinci bölümde bin 364 figüran var. Bu platomuz kentin dönüşmesine de katkıda bulunacak. Örneğin biz bu işlere yeni başladık ama İngiltere’de büyük bir stüdyonun çevreye katkısı en az 200 milyon dolar. Burası sadece dizi yapmak için yapılmadı, başka projeler, diziler, filmler de çekilecek. Avusturyalılar geldi, burada film çekti ama duyulmadı, yakında Avrupa’da vizyona girecek.”
Altuğ Küçük - (Senarist): Aksiyon ekibimiz Hollywood destekli
“Evrensel kodları olan bir senaryo yazmaya çalıştık. Ana karakter Mustafa ile ilgili bir komplo var ve bunu çözebilecek mi? Aynı zamanda bir aşk hikayesi de olacak. İstanbul’un arka sokaklarını da gösterebileceğimiz bir yapısı var hikayenin. Aksiyona dayalı. Yapacağımız bu dizi tarihsel bir izdüşümü olan bir dizi değil. Biz ilk hikaye anlatıcıyız bu anlamda. Dolayısıyla tarihsel bir misyonumuz yok. Aksiyon ekibi olarak Hollywood’dan destek aldık. ‘Er Ryan’ı Kurtarmak’, ‘Spider Man’ gibi önemli işlerde çalışmış ‘Spider Man’in aksiyon sihirbazı denilen Dusan Hyska ve ekibi, oyuncularımıza yaklaşık dört aydan beri eğitim veriyor aksiyon sahneleri için. Styling ve makyaj için ‘Charlie’nin Melekleri’, ‘Temel İçgüdü’, ‘Jaws 3’ gibi filmlerde çalışmış David Craig Forest’ı getirttik. Danışmanımız olarak da Bobby Roth aramıza katıldı.”
Kudret Sabancı - (Yönetmen): Televizyonun en iyi aksi yon işi
“Her şeyden önce önümüzde görmeye, izlemeye alışık olmadığımız türden çok iyi bir senaryo var. Bu kadar insanı bir araya getiren de bu iyi senaryo oldu. Beni en çok cezbeden yönü çok farklı bir anlatım dili olması... Bunun yanı sıra dönemin yanında çok farklı fantastik bir kurgusu var. Hikayenin geçtiği döneme baktığınız zaman dünyada sanayinin mekaniğin hayatımıza girdiği bir dönem… Lokomotifler, transatlantikler, fotoğraf makineleri yeni yeni hayatımıza girmeye başlamış… Bütün her şey fantastik. Ve bu dönemin İstanbul’a yansımasını ele alıyoruz. Karaköy limanı dünyanın en iyi limanlarından biri, en büyük ticaretin yapıldığı yer, ticaret ne kadar varsa, ortalıkta dönen para da o kadar çok oluyor. Limandan giriyor ve çıkıyor aslında. Ve bu paraya sahip olmak isteyen insanların sayısı artıyor. Hikaye işte burada başlıyor. Suçun en yoğun olduğu bölgeler liman bölgeleri. Şu ana kadar yapılmış en iyi aksiyon işi olacak televizyonlarda. Birçok şeyi ilk defa görecek televizyon izleyicisi.”
Onur Tuna - (Filinta Mustafa): Kendi adaletinin peşine düşmüş bir karakter
“Filinta Mustafa’yı canlandırıyorum. Alışılmışın dışında bir senaryosu var. Ayrı ayrı yazılmış bütün karakterlerin çok güzel özelliklerinin olduğu bir proje. Mustafa karakterini şöyle özetleyeyim: Kendi adaletinin peşine düşmüş, adalet dağıtan bir karakter. Kumpasa düşürülmüş Mustafa’nın bundan çıkmaya çalışmasını anlatacak. Aksiyon sahneleri olsun, karakterler olsun Türkiye’de yapılmış olanların çok dışında bir dizi olacak. Dört aydır aksiyon sahneleri için antrenman yapıyorum. Türkiye’de daha önce izlediğiniz aksiyon sahnelerinden çok farklı sahneler izleyeceksiniz.”
Bülent Alkış - (Padişah): Yaşam hakkı padişaha ait
“Ben dizinin padişah karakterini oynuyorum. Fantastik bir dizi olacağı için padişah da fantastik. Şu kişidir, diyeceğimiz bir padişah değil ama padişahlık vasıflarını barındıran, Osmanlı padişahlarını temsil eden bir karakter. 1850’leri anlatan bir öykü bu. Adalet duygusunu irdeliyor hikaye. Padişah, karaktere yaşam hakkı veriyor çünkü yaşam hakkı da padişaha ait. Hatalarını düzeltme fırsatı veriyor.”
Mehmet Özgür - (Kadı Gıyaseddin Hatemi): Gerçeğe çok yakın bir hikaye
“O dönemin güzelliğini, iyiliğini bugüne kadar ayakta durmuş yapısını temsil eden bir karakter. Bugün de belki çok ihtiyacımız olan adalet duygusunun belki dizi üzerinden yeniden biçimlenmesini sağlayabileceğimiz bir karakteri canlandırıyorum. Bu anlamda çok önemsiyorum karakteri, seyirciye o önemden bugüne göndermeler yapıp hakikaten insanların yüreklerini, gönüllerini adalet duygusuyla biçimlendireceğini düşünüyorum. Kadı Gıyaseddin bugüne kadar oynadığım karakterlerin çok dışında, iyi bir adam. Onun ötesinde hiçliğe ulaşmış, dünyevi duygularını kapatmış ve dünyaya sadece gönül gözüyle bakan biri, en büyük silahı dili, beyni ve gönlü. Dizi olarak bugüne kadar Türkiye’de çekilmiş en büyük aksiyon işi olacağına inanıyorum. Bugüne kadar izlediğimiz tarihi diziler bazında ise ilk defa bir Osmanlı polisiyesi, kriminal polisiyesi izleteceğiz. Gerçeğe çok yakın bir hikaye çekiyoruz.”
Kayra Şenocak - (Hasan): İki buçuk ay at binme eğitimi aldım
“Hasan, Filinta Mustafa’nın sağ kolu. İlk bölümde çok yakın bir dostunu kaybettikten sonra kadı tarafından Filinta’nın dostluğuna, korumasına atanıyorum. Bütün atılmış iftiraları birlikte çözüyoruz. Ben 20 yıldır bu işin içindeyim ama 20 yıldır hiçbir işte dekoruydu, kostümdü bütün ayrıntılarıyla bu kadar işin içinde olmamıştım. Benim için çok önemli bir şans. Hep söylerler ama gerçekten çok profesyonel bir ekiple çalışıyoruz. Yurt dışından oyuncu koçları, dövüş hocaları geldi. İki buçuk ay at binme eğitimi aldım. Böyle bir işin içinde bulunmaktan çok mutluyum. Bence şu zamana kadar yapılmış en Avrupai, en iyi işlerden biri.”
Hakan Yufkacıgil - (Sansar Cemil): Standartların çok üstünde…
“Sansar Cemil rolünü oynuyorum. Cemil, Boris’in bütün kirli işlerini halleden tetikçisi. Sanırım bütün oyuncularda aynı duygu var; Türkiye standartlarının çok üstünde bir işle karşılaştık metin olarak. Aksiyon sahneleri bol, alt metni çok güçlü. Kudret Sabancı’nın çekiyor olması da ayrı bir sempati yarattı hepimizde. Seyirci de her hafta işlenen farklı konuları merakla bekleyecek.”