Pazar günü biraz eğlenceli bir yazı olsun dedim, hep bir ironi hep bir çıkarım olmaz…
‘Non-televised truth ‘yani televizyonda göremediğimiz, gösterilmeyen gerçekleri bir kenara bırakalım…
2016’nın daha ilk ayı bitmeden ekranlarımız yine çok gerekli olaylara sahne oldu.
Ekranlarımız son 5-6 yıldır evlilik programlarından geçilmezken, bu yıl tavan yaptı. Neredeyse her kanalda var. “Evin var mı? Sigortan var mı? Gelirin ne kadar?”lardan geçilmiyor…. Gündüz kuşağımız yemek, evlilik, yemek, evlilik diye türler arasında gidiyor…
Kuzu incikten, “Kısmetse Olur”a, “Kısmetse Olur”dan “evleneceksen gel yoksa git”e…
Akşam da her biri 3 saat süren diziler…
Ülkede ne olursa olsun devam ediyorlar, hiç etkilenmeyip hiç hız kesmiyorlar.
Eylül ayında terör, ölümler had safhadayken ülkede; “Terörü lanetliyoruz, Milletimizin başı sağ olsun veee Şakir Amca taliplerini bekliyorlar”a devam edildi.
TV8’de de Songül Karlı’nın başlamasıyla eski partneri Uğur Arslan Seda Sayan’la Star TV’de tam hız devam ediyor. Rekabet kızıştı yani.
Editörler de evlenmeye gelenlerin alabildiğince absürtlük yapmasından kaçınmıyor. Zaten gelen de meşhur olma derdinde ya bir türkü patlatıyor ya da deli danalar gibi dans ediyor.
Bu programlara katılan insanlar asosyal de kimseyi bulamıyorlar mı? Tabii ki hayır…
Çoğunda bir yırtma, kolay şöhret olma telaşı var.
Son programlarından birinde “kara sevda”ya tutulduklarını söyleyen Fadime ve İsmail nişanlandı ve bunu apaçi dansıyla kutladılar.
Şu ekranlar daha ne görecek derken sonu yok. Geçen haftalarda da eski manken yeni aydınımız Tuğçe Kazaz halkımıza saygı duruşunu ve İstiklal Marşı’nı öğretiyor. Kendisiyle yıllar önce kısa bir çekim yapacağımızda bile o zamanlar dünyaca ünlü top model havasındaydı ve “Öhöm bir saniye çekim istemiyorum” demişti ama şu an hangi kanalı bulsa ekrana çıkıyor….