Son yazımda Veliaht adlı yarışmadan bahsetmiştim ve sonrasında hiç böyle konuşulacağını tahmin bile etmemiştim. Ruhsuz, heyecansız bir format demiştim, en fazla bir tur gider demiştim ve en önemlisi de programın en iyi öğesi olarak günah keçisi ilan edilen Gözde Kansu’nun başarılı sunuculuğunun altını çizmiştim. Ve dekoltesini görmedim bile!!!
Derken bir baktım bütün ülke Gözde Kansu’yu konuşmaya başladı Hüseyin Çelik’in sözleri üzerine. Gerçekten de acaba ne giymişti diye bunun üzerine baktım.
Ne demişti Çelik “Dün bir kanaldaki (ATV), yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet gitmiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez” "Umuma açık yayın yapan televizyonlarda kıyafet seçiminin hassasiyeti vardır".
Benim burada çözemediğim umuma kapalı televizyonlar da var mı ve bu konularda bolca ceza kesen RTÜK adlı kurumumuzun müdahele etmesi gerekmez mi, eğer gerekli ise! RTÜK eliyle gelen cezalar artık yerini açıkça yapılan açıklamalara bıraktı o zaman maalesef.
Yapım şirketi yetkilileri ise evet efendim tabii efendim nasıl isterseniz efendim diyerekten sunucuyu değiştirdiler. Öyle olmadığını söylemelerine tabii ki inanmıyoruz. Dün gördük ki Gözde Kansu yerine sunucu olarak Murat Başoğlu geldi.
Programda en acı olan da jüri üyesi olan kadın şarkıcılar, Niran Ünsal, Deniz Seki ve Hande Yener’in uygulanan bu kadına şiddet ve faşizan tutum karşısında hiç seslerini çıkarmadan yarışmaya devam etmeleriydi. Ve de “bağzı gazeteler”in de yazarlarıyla lince eşlik etmleri de iç acıtıcı. Bir erkek televizyon eleştirmeninin Kansu’yu Altın Portakal’da yarışmış Kutsal Bir Gün adlı filmdeki rolü üzerinden bel altı vurmaya çalışması ise yeter artık dedirtti. Okurken utandım. Birileri kendisine orada canlandırdığının bir rol ve kurmaca olduğunu lütfen hatırlatsın.
Gözde Kansu’nun televizyonda istediğini giymesini savunanlarla, kamuda başörtü yasağının kaldırılmasını savunanlar aynı insanlar. O yüzden her soruya verilebilecek cevaplar var.
Kürtaj konuşuluyor, dekolteye karışılıyor sonra yaşam tarzına müdahale yok. “Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmiyoruz”un fiiliyatı bunlar değil maalesef. Söylenenle fiiliyat tutmuyor.
Kadının yeri evidir, kır dizini otur, evinin kadını, çocuklarının anası ol, elinin hamuruyla erkek işine karışma...
Kadının varlığının ispatının bir erkek ve evlilik olarak görüldüğü bir dünyada bu düşüncelerin uçuşması doğaldı, ancak tepki verilmemesi de doğaldı.
evet –dı, yani eskidendi çok eskiden.