12. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali bugün İstanbul’da başlıyor. Festival seçkisi 5-6 Nisan’da Mersin’de, 12-13 Nisan’da Adana’da ve 19-20 Nisan’da Bodrum’da seyirciyle buluşacak.
Festivali’nin programındaki 60 filmin 18’i Türkiye yapımı filmler. Filmlerin 14’ü belgesel film, 7’si animasyon, 24’u uzun metraj kurmaca, 15’i kısa film. Sadece kadın yönetmenlerin filmlerine yer veren Filmmor, son yılda yapılan filmlerin yer aldığı ‘Kadınların Sineması’ bölümünde aralarında Valeria Golino’dan ‘Bal’, Lucia Murat’tan ‘Bana Anlatılan Anılar’, Zula Hikayeler Ekibi’nden ‘Bekleyiş’in de yer aldığı 33 film gösterilecek.
Festival, Bilge Olgaç’ı ölümünün 20’nci yılında, 3 film; ‘Açlık’, ‘İpekçe’ ve ‘Kaşık Düşmanı’ ile anılacak. ‘Cüretkar Bir Kadın: Catherine Breillat’ toplu gösteriminde yönetmenin 6 filmi ‘Cehennemin Anatomisi’, ‘Mavi Sakal’, ‘Metres’, ‘Romans’, ‘Uyuyan Güzel’ ve ‘Zaafın İstismarı’ gösterilecek.
Bu yıl bir de Kaleydoskop var. Pozitif ayrımcılıkla sadece kadın yönetmenlerin filmlerine yer veren festivale, bu yıldan başlayarak her yıl, Kaleydoskop ile bir erkek yönetmen filmiyle beraber konuk olacak. Bu yılın konuğu Reha Erdem.
Festivalde ‘Bedenimiz Bizimdir’ ‘Kendine Ait Bir Cüzdan’ ‘Cins-iyet-ler’ bölümleri altında filmler gösterilecek.
Festival bu sene benim için bir başka özel çünkü Gizli Özne adlı belgeselimizle yer alıyoruz. Sinema- TV yüksek lisans tezim için yola koyulmuştuk.
“Gizli Özne, bir televizyon dizisinde uzun süre rol alabilen ilk trans kadın, oyuncu ve şarkıcı olarak alkışlar alan ama cinsel kimliği dolayısıyla gündelik hayatta yaşadığı ayrımcılıkla baş etmeye çalışan, hayatın her alanında kendisi olarak var olabilmek isteyen Ayta Sözeri’ye dair bir belgesel film…”
Gizli Özne, imkânsızlıklar içinde çıkan ama bütün samimiyetimizi koyduğumuz bir belgesel oldu.
Ayta Sözeri’yi çoğunuz artık tanıyorsunuz. Kanal D’de yayınlanan Kayıp Şehir dizisinin yıldızlarından olmuştu. Ben de beğeniyle, hayranlıkla izliyordum. Bir yandan televizyon eleştirmenliği de yaptığımdan bir arkadaşım sayesinde onunla, o özel insanla tanışma fırsatı buldum.
Ben filmlerin kendini anlatmasından, yönetmenlerinin çok konuşmamasından yanayım… O nedenle çok bahsetmeyeceğim.
***
Kadın olmak zor, böylesine erkek egemen bir toplumda… Kadınların hakları gibi, bedenlerine, emeklerine de el konmaya devam ediliyor ve bu el koyma zorla, şiddetle devam ettiriliyor.
Kadının varlığının ispatı evlilik olarak algılanıyor. Yani yanındaki erkek daha doğrusu önünde yürüyen erkekle varlığı değer kazanıyor güya. Algı böyle bu toplumda.
Bütün bunların yüzünden kadının kendine ait bir cüzdanı olsun!