Çarşamba akşamı ,iki yeni dizinin rekabetine tanık oldu. Star TV’de başlayan Çilek Kokusu ve Kanal D dizisi Kalbim Ege’de Kaldı...
Her ikisi de sosyal medyada ve reytinglerde yoğun ilgi gördü. Televizyonculuk tabiriyle şu an tuttu diyebiliriz her ikisi için de... Asıl dikkat çeken şu ki sezonda dizi tutturmakta zorlanan kanallar, yazın bu işte daha başarılı oldular şimdiden çok açık. Kiralık Aşk ve Adı Mutluluk da tutan işlerden...
Bu dizilerin ortak özellikleri; hepsinde tam da dizi sektörünün ihtiyacı olan yenilenme sağlanmış ve yeni başarılı, enerjileri tutan ikililer yaratılmış. Kiraz Mevsimi’nin açtığı yoldan gidiliyor...
Kalbim Ege’de Kaldı’nın Çeşme Ildır Köyü’ndeki setini geçtiğimiz haftalarda ziyaret etmiştim. Alper Saldıran ve Oya Unustası’nı basın toplantısında ilk gördüğümde acabalar kafamda dolanmaya başlamıştı ancak öncelikle yeni bir isim olan Oya Unustası beni iyi oyunculuğuyla şaşırttı itiraf ediyorum, setteki çekingen görünümünden eser yok. Erkeksi karakteri başarıyla oynuyor ve de yıllardır setlerde gibi bir hali var...
Alper Saldıran için yine mi mükemmel erkek portresi çiziliyor, hayır olamaz derken, “Kadınlar deniz gibidir; ne güvenip açılacaksın , ne de korkup kaçacaksın.” diyen tatlı bir Kazanova çıkması fevkalade olmuş. Bir Muğlalı olarak şu an dizide sadece şivenin başarılı olmadığını ve renk doygunluğunun fazla olduğunu belirtiyorum.
Çilek Kokusu’nda ise çok sevdiğim, ekrana ve sinemaya çok yakıştırdığım Demet Özdemir ve yönetmen Filiz Gülmez Pakman ortaklığı Sana Bir Sır Vereceğim’den sonra yine başarılı. Demet, Yusuf Çim ve Ekin Mert Daymaz dışında bu cast bu koku bu cast sevilmez mi... Onlar zaten güzel de... Mahir Günşiray, Laçin Ceylan, Mine Tugay, Uğur Demirpehlivan. Dizinin ilk bölüm hatası ise başta split screenlerle yakaladığı kurgu dinamizmini çabuk bırakmış olması ve ortalardan sona doğru yavaşlaması. Bu da düzelebilecek bir nokta. Ama Kiraz Mevsimi’nden sonra Çilek Kokusu da aynı kitleyi sevindirecek iyi bir prodüksiyon olmuş.
Her iki dizinin de başarılı jenerik müzikleri izleyiciyi içine çekecek türden... yalnız her iki dizide de, artık dizilerimizde ve filmlerimizde temel sorunumuz olan her sahnede yüksek ve dengesiz müzik kullanımı rahatsız ediyor.
Survivor All Star reytingleriyle bütün yeni eski dizileri silip süpürmekte... Artık iyice bir reality show olan Survivor bütün dizileri alt ediyor. Finali yakınken, bu durum dizilere avantaj olur mu göreceğiz...
Ayrıca geçen gün Cengiz Semercioğlu’nun yazdığı artık dizi çekilmeyebilir sektör o noktaya geliyor dediği nokta bence çok uzaklarda.
Beş Kardeş’in son bölümünde “Allah bu hırsızların orucunu mu kabul edecek” ifadeleri, Kanal D’nin internet sitesi tarafından ‘sessize alınarak’ sansürlendi.
Aziz’i ziyaret eden ağabeylerden Turgut’un, “Oruç musun oğlum?” sorusuna Aziz, “Orucum abi, Allah kabul ederse, orucum” karşılığını veriyordu. Bunun üzerine Nazım ayağa kalkarak “Eder kardeşim Allah kabul eder, eder kardeşim eder. Benim biricik kardeşim suçsuz yere hapishanelere girecek, orada yatacak ve oruç tutmaya çalışacak, Allah onun orucunu kabul etmeyecek de bu hırsızların orucunu mu kabul edecek” diye bağırmıştı. Ve aynen bu şekilde televizyonda Salı akşamı izledik. Daha sonra ne oldu, kim rahatsız oldu da Perşembe günü sansür oldu bilemiyoruz.
Sadece şunu biliyorum ki, bir dizi düşünün diğer hiçbir diziye benzemesin, bu kadar muhteşem oyuncuları olsun, üstüne bir de incelikli senaryosu rejisi diyaloglarıyla, sevmenin naifliğini içinize işlesin.
Nazım’a Nazım cevap versin o zaman müthiş aforizmalarıyla: “Birbirimizi ne kadar sevsek yanımıza kar kalacak...” “Maliyeti olan bir şey de değil neden sevmiyoruz, sevmeliyiz. Severek direnmeliyiz.”
“...Çünkü hayatta hiçbir şeyi anlamlandırmakla ilgilenmiyorsunuz, her şeyin hali hazırda bir anlamı olduğunu düşünüyorsunuz. Halbuki hayatta hiçbir şeyin tek başına bir anlamı yoktur. biz anlamlandırırız onu. hayatı biz anlamlandırırız, hayat bir anlamlandırmalar operasyonudur.”
Yeni Şafak yazarı Sema Karabıyık demiş ki “Yeni dizilerdeki taciz sahneleri/ Senaryo bilinçaltının dışa vurumudur” Ben de diyorum ki rahat olunuz Sema Hanım tanıdığım hiçbir senarist bu yazdıklarınızı düşünmüyor. O kadar senaryo kitabı okudum, dersi aldım, yıllardır sektördeyim, sinema tarihinde nice film, televizyon tarihinde tonla dizi izledim. Olaylar anlattığınız gibi gelişmiyor.
Müsterih olunuz, çok da takmayın... Keep calm and watch TV.