Hiçbir dizi daha başlamadan sosyal medyada bu denli konuşulmamıştı. Genelde diziler ilk başladıkları gün ya da yeni sezon açılışı yapınca konuşuluyor ama Behzat Ç. tam bir istisna, sosyal medyada da gösterdi kendini. Dizinin kitlesi daha başlamadan günlerce, haftalarca yeni sezon hakkında yazmaya başladı.
Ve bence tam da Behzat Ç. bomba gibi başladı, siz bakmayın hani bomba gibi başlayacaktı diyenlere. Daha ne olsun Erdal Beşikçioğlu’nun tek kişilik dev kadro oyunculuğu, performasına hayranlık sözcüğü az kalır. Beşikçioğlu sen nasıl müthiş oyuncusun nasıl nasıl....
Savcı Esra karakterinin ölmesi sizde de artık hiçbir şey düzelmez, adalet yok hissi yaratmadı mı?... Behzat Ç. o hissi tekrardan uyandıracak, hoş geldin Behzat Ç.
TRT 1’in yeni dizisi Böyle Bitmesin, beklentimin altında kaldı. Dizi epey nadasta kaldı çünkü yapımcısı Atalay Taşdiken Meryem filminin çekimlerini tamamladı. Dizinin adı en başta Arabulucu olacak ve kadroda Şebnem Bozoklu, Gonca Vuslateri olacaktı. Ancak dizide cast değişmiş, isim de. Dizinin amacı; artan boşanmalara dikkat çekmek ve belki de aceleyle verilmiş boşanma kararlarına yeniden farklı bir gözle baktırmak, belki evlenmenin çocuk oyuncağı olmadığının altını çizmek; özetle farkındalık yaratmak... diye yazmıştım.
Dizideki rejisel hatalara, senaryo hatalarına hoş görüyle yaklaşıp bir bölüm daha izlemek istiyorum. Ama oyunculuklar da tutuk geliyor, samimiyet geçmiyor. Dizinin asıl eğilmesi gereken konu aslında böyle bitmesin değil de nasıl başladı. Yani evlilikler nasıl gerçekleşiyor, neden evleniyoruz, zorunda mı kalıyoruz, mahalle baskısında mıyız? Boşanma nedenlerinden önce toplumda dayatılan evlilik nedir arka planı da gözardı edilmesin. Evlilik kutsal bir müessesedir evlendik kurtulmalı klişelerinden sıyrılmalı. Madem böyle sosyal bir proje düşüncesiyle dizi vücut bulmuş, düşünülmesi gereken çok yön bulunuyor.
Yine söylüyorum; Mommo Kız Kardeşim filmiyle gönlümü fetheden Atalay Taşdiken, eminim ki çok iyi başlamayan bu işi düzeltir.
Bu sezon dizilerimizin çoğunda intikam var, bu da senaryodaki merak öğesinin en değerlisidir. Senaryonun tutması için merak öğesi ve öğenin ivmesini dengede tutmalı. Bunu tam anlamıyla yapamayan dizinin sonu erken geliyor benden söylemesi. Dila Hanım olarak Hatice Şendil seçimini yanlış bulmuştum. Ama Faruk Turgut, yanlışı yönetmende aramış ve o da yanılmış. Dizilerde yönetmen elbette bir şeyler katar, dünyasını katar ama bir dizinin olması için en önemlisi kutsal metin denilen senaryodur. Yapımcılar, bu dizi neden olmuyor diye düşündüklerinde ilk olarak senaryoya sonra casta bakmalılar. Dizinin gidişatını yönetmen değişikliği etkilemez.
19. Altın Koza Film Festivali Ödül Töreni’nin yayınını bu yıl A Haber üstlendi. Özetle amatör ötesi bir yayın ve şimdiye kadar televizyonda izlediğim tören yayınlarının en kötüsünü izledim.
(Ödül Töreni’ni hiç Adana’a izlemek nasip olmadı. Bir gün film çekme hayalim gerçek olursa izleyebilirim umarım.)
Törenin yapıldığı yer, tavandan sarkan kumaşlar ve dizi dizi dizilmiş beyaz sandalyeler. Dev bir düğün salonu çadırı izlenimi verdi bana. Ekranda gözüme ilk batan bu oldu.
Törenin en olumlu yanı sunucuları Zuhal Olcay ve Mahir Günşiray idi. Ancak Günşiray üzerindeki mikrofonu unutarak sürekli alkış tutunca yayına patlayan bir alkış efekti yansıdı, yönetmenin uyarması gerekirdi. Törenin en dayanılmaz kısmı gerek anonslarda gerek konuşmalarda hiç bitmek bilmeyen, kesilmeyen, ayarı yapılamayan müzikti. Sahnenin önünde duran basın mensupları da tam bir kaos yaratmış gibi gözüküyordu. Ödül alanlar poz mu versem konuşma mı yapsam ikileminde kaldı. İlyas Salman ustanın ödül alırkenki o muazzam samimiyeti, Nurgül Yeşilçay’ın elini öpmesi bence gecenin en güzel anlarıydı. Bu anlarla avundum.
Bırakın adayları aynı anda ödül anons edilirken ekranda görmeyi, daha ödül alanla verenin sahnenin arkasından gitme nezaketini gösterme safhasına geçemedik. Yine sıfır organizasyon yine sıfır yaratıcılık. Altın Koza artık 19 yıldır yapılıyor ve bir marka oldu. Böyle olmamalı.
Yok yoook biz ödül töreni düzenleyemeyeceğiz, bu saç baş yolduran yayını da izledikten sonra umudum kalmadı.