Efendim şimdi Cuma sabahı içimde büyük bir şevk ve merakla !f İstanbul’da galasını yapan, fragmanından ve görsellerinden sinemamız için çok farklı olduğunu düşündüğüm Çekmeceler filmi basın gösterimine katıldım.
Tam da 8 Saniye’nin ardından Çekmeceler’i de izlemişken ve Özgecan gibi bir acıyı yaşamışken bu iki film üzerinden kadına şiddet konusunda önemli noktalara değinen bir yazı yazmayı düşünürken, başıma geleni anlatacağım…
Her zaman olduğu gibi efendi efendi filmimi izledim, elime telefonumu bile almam gösterimlerde saate bile bakmam, ışığıyla rahatsız edeni bile uyarırım, mümkünse filmler bittikten sonra jenerik izlemeyeni de azarlayacak olan kitledenim. Filmden sonra ise sosyal medya hesaplarımda filmi öven tweetler attım, paylaşımlarda bulundum… Bunu hak eden bir film olduğunu düşünüyorum çünkü…
Hatta gün içinde saatler geçiyor filmi düşünüyorum, etkisindeyim. Her sevdiğim film sonunda, sen ne zaman çekeceksin sularında boğulup rutin bunalımıma giriyorum.
Buraya kadar her şey normal, taa ki Pazar sabahı Çekmeceler filminin resmi Twitter hesabından bir uyarı alana kadar. Birileri filmden basın gösteriminde fotoğraf çekmiş ve bunu haber yapmış, ki ben hala haberi okumadım bile… Resmi hesaba bahsettikleri kurumlarda çalışmadığımı belirttim, teşekkürler dendi… Sonrasında ise hiç haberim yok, sinema yazarı arkadaşım Murat Tolga Şen haberdar etmese.
Filmin yönetmenlerinden Mehmet Binay’ın Facebook hesabında bu durumla ilgili serzenişi var ve daha önce hiç adını duymadığım bir kadın muhabir ile benim adımı da kullanmış. Ben de geç olsa da öğrenir öğrenmez bu duruma tepkimi gösterdim, yapan kimse kınıyorum bu tartışmalardan beni uzak tutun dedim. Ve Binay Facebook’taki ileti düzenleme özelliği ile adımı silmiş. Ama sayın Binay şimdi siz ne münasebet, hangi hakla benim adımı karıştırırsınız araştırmadan olayı, öyle kolay mı insanları tanımadan yaptıklarını bilmeden, olayın aslını netleştirmeden isim teşhir etmek… Silmeniz bir şey değiştirmez benim adım tahminimce saatlerce sizin sayfanızda kalıyor ve insanlar okuyor kınıyor, adım üzerinde kınamalar yükseliyor! Bir de neden ben… Oraya gelen gazetecilerin listesini alıp beni, kim neden hangi cüretle kurban seçiyor?!
Ben bu ülkede sinema yapabilme aşkıyla yaşayan biriyim, yıllardır sinema üzerine okuyorum kafa yoruyorum, izliyorum, araştırıyorum… Kısa film, belgesel çekiyorum…
Eleştirmenliğe başlama nedenim ise tamamen hayatın getirdiklerinden, televizyon ve sinema emekçilerinin setlerdeki koşullarına tepki olarak başladı, çünkü ben de çalıştım ve iç yüzünü bilen biriyim.
Beni tanıyanlar sinema aşkımı ve ahlaki duruşumu çok iyi bilir, kimsenin de adımı zedelemesine izin vermem. Sanatçılar kırıcı olmaz, hassastırlar, çok yönlü düşünürler, empati yetenekleri yüksektir hele ki böyle bir filmi çekmişken siz… Bana şiddet göstermiş olmadınız mı?
Sayın Binay sizden özür bekliyorum. Yanlış çekmeceyi açtınız.