Selahattin Demirtaş’ın “Katledilen ve şiddet mağduru bütün kadınlara” atfettiği Seher kitabını Tayvan yapımı Netflix dizisi “Shards of Her” dizisinde göreceğimi söyleseler inanmazdım.
Ama canım arkadaşım Lale Bakırezer belgeyle konuştu, diziden attığı ekran görüntüleriyle Seher’in Tayvan'daki kızkardeşlerine de ulaştığını gösterdi. İzlemek şart oldu.
Önce, Seher'deki Seher karakterini bir hatırlayalım...
Tekstil işçisi Seher, erkeklerin iş birliği ile hayattan koparılan bir karakterdir. Duygu dünyasına aldığı Hayri ve onun iki erkek arkadaşı Seher'e tecavüz eder. Anne Sultan'ın "namusunuz batsın" çığlıkları arasında Seher, baba Gani, erkek kardeş Hadi'nin refakatinde 15 yaşındaki kardeşi Engin'in ( Ailenin kötücül rasyonelliği-çocuğa işletilen cinayet) eline verilen silahla öldürülür.
Seher'in hikayesindeki öykü "Üç erkek, akşamüstü ormanda hayallerini çaldı Seher'in. Üç erkek, gece yarısı boş bir arazide canını aldı Seher'in. cümlesiyle biter.
Shards of Her'deki karakterin adı da Lin Chen Shi, Seher'dir. Başarılı kelle avcısı bir kadın olan Lin Chen Shi, namı diğer Seher, ortaokuldayken "saygın", "yılın en iyi öğretmeni ödülü" olan fizik öğretmeninin tecavüzüne uğrar. Dizi, tecavüz olayı karşısında müesses nizamın nasıl işbirliği yaptığını, erkek dayanışmasını, ailenin kötü sınavını, paramparça olmuş bir hafıza üzerinden anlatmaya çalışıyor.
Bir okul kütüphanesinde çalışarak harçlığını çıkarmaya çalışan kadın karakterin rafta karşısına çıkmasıyla giriyor hayatına Seher kitabı...
Kadın kahramana hayran bir erkekle diyalog şöyle gelişir: -Seher, İngilizce adınız mı? Geçenlerde bir roman okudum. Ana karakterin adı da Seher.
Özellikle cinsel şiddet, cinsel saldırı sonrası travma yaşayan kadınların güçsüzleşme/güçlenme süreçlerinde "unutmak" mı "hatırlamak" mı sorusunu sorduruyor dizi. Hafıza ya da belleğin kadınlar özelinde nasıl devreye girdiğini, girmemesinin nedenlerini pro-kadın bir yerden işliyor.
Seher'de aile, Seher'i yok ederek tecavüzü konuşulmaz kılıyor, Shards of Her'de ise bir kaza sonrası hafızasını kısmen kaybeden Lin Chen Shi'nin paramparça olmuş belleğine sığınarak ve tabii ki susarak...
Seher binlerce Seher'in öyküsüydü... Dizinin senaristi Yu Fang Wen de Taiwan'daki Seherlerin hikayesini, Taiwan'ın erkek egemen toplumsal dokusunun içinden anlatmak istemiş. Bunu kaleme alırken de, unutmak-hatırlamak dilemması içinde işlemiş. Zira kadınların dışında, faille işbirliği yapanların (okul, aile, yargı, iş yerleri) çok da konuşmak istemediği bir mesele tecavüz.
Dizinin senaristi bir kadın; Yu-Fang Wen...
Tabii senaristin Seher'le nasıl buluştuğunu merak etmiyor değilim. Kitabı neden diziye taşıdığını vs.
Edirne Cezaevi'nden "görülmüştür" damgasıyla çıkan Seher'in çıktığı siyasi iklim, matbaaların basmaktan çekindiği bir dönemdi.(*)
Türkiye'de durum buyken, toplumsal cinsiyet rollerinin kadınlara şiddet, ölüm olarak döndüğü evrensel düzlemde, Seher, okyanus aşırı Taiwan'a da gitmiş, dizilere esin kaynağı olmuş. Edebiyatın gücü diyelim...
Demirtaş'ın 2017’de Dipnot Yayınları etiketiyle raflara çıkan ilk öykü kitabı Seher, 12 dile çevrildi. Çevrilen dillerden biri de Çince...
(*) Demirtaş'ın Beyaz Sandalyesi kitabından- sayfa 49