Keşif ve kaşifler dönemine ait tarih anlatımında; “maceracı, ilerleten merak duygusuna sahip, uygarlık taşıyıcı” Kaptan Cookları, Vasco Da Gamaları, Christophe Colombları, Amerigo Vespuccileri çok dinledik ıkış tıkış tahta sıralarda. Bilinmeyen coğrafyaların, kaşiflerle başlayan tarihini pek bi benimsedik. Avrupalı tüccar gemicilerden çok önce, denizler aşmak zorunda kalan insan topluluklarının olabileceğini aklımıza bile getirmedik. Tarihi 'sahibinin sesi' ile dinlemek bize daha kolay geldi. Varolduğun toprakları, kendinden doğru görme, tarihi kendinle başlatma ideolojisinin toplumlarda nasıl bir özyıkıma neden olduğunu Van depremindeki yardım kolilerine taş koyulabilmesinde gördük. Uzun bi aradan sonra yeryüzünün bu en eski Kıta'sından yeniden merhaba. Girizgahtan da anlaşılacağı üzere, keşifler tarihinin duraklarından Avustralya'yı; insanlığın uzun yürüyüşünde, Kıta'ya ait olan önemli izleri anlatmaya devam.
Öğretilen tarihin sınırlarını bozuma uğratan, dolu, canlı ve yaşayan örnekler membası Avustralya'nın başka bir yerli halkını tanıtacağım sizlere; daha doğrusu elçilik benimkisi. Onlar anlatacak ben yazacağım.
Türkiye'nin 10 katı büyüklüğündeki bu coğrafyanın gerçek sahiplerinin sadece Aborijinler olduğuna dair bilgilerinizi tamamen silin. Onlar kadar eski olmasalar da varlıkları 5 bin yıl öncesine giden Torres Strait Islandersları da dağarcığınıza ekleyin.
Müzisyen ve performans sanatçısı, kültürünün elçisi, üniversitede antropoloji bölümünde okuyan, 'bana beni beyaz adam anlatmamalı' bilincini daha yakın zamanda edinen(2009), bütün ereği, beyaz ya da değil genç kuşaklara, kimlik ve varlıklarının bilgisini taşımak olan Eddie Peters'a uzatıyoruz teybimizi.
Kimdir Torres Strait Islanderslar ve adlarını nereden alıyorlar?
Köklerimiz Papua Yeni Gine ve Avustralya arasındaki Pasifik adalarından geliyor. Genetik olarak da Malenizyalılarla(Avustralya'nın Kuzeydoğusu'ndaki bölge) bağlantılı bir halk. Genelde denizin olduğu yerlerde yaşamışız, yaşıyoruz. Besin kaynaklarımız denizler, okyanuslar ve toprak.
17.yüzyılın başlarında Avrupa'dan gelen denizcilerin bir kısmı Avustralya'yı bulmaya çalışırken(İngilizler 100 yıl sonra gelecekler zira), Portekizli olduğu tahmin edilen denizci Luis Vaz de Torres, Pasifik'teki bu adalara gelmiş. Torres adı, O'nun soyadından geliyor. Strait Islanders ise 'boğaz adalılar' demek.
Torres Strait Islanderslar'ın nüfusu ne kadar Kıta genelinde?
30 bin civarında olduğumuzu tahmin ediyoruz
İnanışınız, kültürünüz peki?
Biz Papua Yeni Ginelilere daha çok benziyoruz. 17 ada var ve her adanın kendine has bir yönetimi, dili ve tanrısı vardı; Ahtapot tanrısı, Köpekbalığı tanrısı gibi. Başka bir adaya gitmek, denize açılmak, avlanmak gibi işler için tanrılardan güç isteniyordu. İşleri bozacak rüzgar faktörünün araya girmesi inanışlarımıza göre kara büyü sonucuydu. Doğrudan tanrılarımızla aramıza Hristiyan misyonerler girdi. 1871'de Hristiyanlığın etkisinin başladığını söyleyebilirim.
Öncü olarak yerli adalıları kullanmışlar. İncil'i, gospelleri yani ilahileri öğretmişler. Geliş nedenlerini ise yerli halk arasındaki kavgaları, çekişmeleri çözmek olarak anlatmışlar. Bizimkiler direnseler de, 'Beyaz Adamı' hortlak olarak görseler de başarılı olmuşlar. Artık insanlarımızın hayatında kilise var, danslarımız yok olup gidiyor. Balık tuzakları yapmak, sepet örmek gibi yeteneklerimizi kaybettik sayılır.
Hayatta kalan ne var peki dünden bugüne?
Cenaze törenlerimiz Hristiyan kaidelerine göre yapılsa da bugün, eski geleneğimiz olan; ölü evine toplu olarak gitmek, tek tek evlere haber vermek sürdürmeye çalıştığımız şeyler. Aramızdan çıkan sanatçılarımız çok. Onlar dünyaya açılıyorlar festivaller aracılığıyla. Bu sayede kültürümüzün, kimliğimizin devamlılığı daha güçleniyor.
'Beyaz Adam'ın kültürüne karşı peki tavrınız?
Hala bizi bilmeyen, ya da hayatında hiç Torres Strait Islanderlı görmemiş Avustralyalı var. İki kültür arasında denge kurmak zorundayız, biri diğerine egemen olmamalı. Bu bizi daha da güçlendirir. Yerlilerin toprakları madenciler tarafından işgal ediliyor, umurlarında değiliz, toprağa, gerçek sahiplerine saygı göstermiyorlar. Bu nedenle onların kültürünü de bilirsek kendimizi daha iyi anlatırız. Şehirdeki çocuklarımız Leydi Gaga olmaya çalışıyorlar. Oysa onlara kendileri olmayı öğretmemiz gerekiyor.
Aborijinlerle ilişkileriniz nasıl ? Birbirimize çok saygılıyız. Aynı amaçlar için mücadele ediyoruz. Benzer yerlerden yara aldık. Hükümet tersini söylese de Kıta'nın siyahları olarak ırkçılığa maruz kalıyoruz. Örneğin bir dükkana gittiğimde arkamdaki kişi Beyaz ise benden önce hizmet alabiliyor. Medya ne derse ona inanıyorlar. 'Tembeller, alkolikler” gibi önyargılar ırkçılığın bir parçası. Neden diye sormuyorlar. Sokaklarda yaşamak zorunda bırakılmak bizlerin suçu değil.
Eddie Peters'ın söylediklerine bir kaç şey eklemek gerekirse. Bugün bu halkın ortak bir dili var. Adı Creole. Yani hangi adaya gidersen git bu dilde anlaşmak mümkün. Avustralya'nın Queesland Eyaleti yönetimi altındaki Torres Strait bölgesi, gelecek zamanda ayrı bir eyalet olacak. Bu halk kendi hükümetlerini kendisi kuracak, bakanlıklarda kendileri görev alacak. Eddie Peters çok heyecanlı, ve 'durmam giderim' diyor. Zira sürekli bir tükenişin durdurulması demek kendi eyaletlerine sahip olmak. Türkiye'den herkesi de oraya davet ediyor. Huzur ve dingilik vaadediyor.
Kutu
Eddie Peters'ın ana dili; Meriam Mir(Klan dili)'den bir kaç örnek
Mai em: Hello- Welcome (Merhaba ve hoşgeldin) Nako Maneli- How are you(Nasılsın)Sıkak-Very good(iyiyim)
Aborijin dillerinden Pitjınjara'dan bir kaç örnek farkı anlamak içinYuntu Palya-Are you ok? (iyi misin)Uwa- Yes I am ok.(Evet iyiyim)