İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından erişim engeli getirildi.
Bazı açıklamalar vardır… Bir yerlere mesaj verir… Kamuoyu sadece adrese teslim açıklama olduğunu bilir ama o kadardır… O mesajın altını doldurmak ya da anlamlandırmak da gazetecilerin işidir. Zira Türkiye basın tarihinin siyaset-medya patronu-gazeteci ilişkisine dair defteri oldukça kalındır.
Şimdi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adı zımnen konuşulduğu döneme gidelim.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığının tartışma konusu yapıldığı, “kazanacak aday” kriterinin konuşulduğu, Ekrem İmamoğlu hakkında mahkemenin siyasi yasak kararı vermediği dönemde CHP lideri “Muhalif görünen gazeteciler” diyerek siyasi mühendislik yapılmak istendiğini ima etmişti.
Türkiye zira manşetlerle iktidarların devrildiği bir ülkeydi.
Kılıçdaroğlu yine “hesap soracağım” dediği “Beşli Çete”nin “bazı sermayedarların anket şirketleri ve trol ağlarıyla medya üzerinden seçim sürecine dahil olmak” istediğini söylemişti.
CHP liderinin “muhalif” görünümlü GAZETECİLERDEN kimleri kastetmiş olabileceği o dönemde yazılmıştı, bazılarının da ismi zikredilmişti. Belli ki Kılıçdaroğlu’na kimi bilgiler geliyordu, CHP lideri not etmek yerine açıktan “ben sizi biliyorum” mesajı veriyordu. Aradan zaman geçti… Gazeteci Barış Terkoğlu 23 Mart’ta Cumhuriyet’teki köşesinde ve daha sonra erişim engeli getirilen (ki son yılların sansürünün adıdır erişim engeli) Yalı Partisi başlıklı yazısında bir anlamda Kılıçdaroğlu’nun ima ettiklerini ete kemiğe büründürmüştü.
Çünkü Terkoğlu yazısında, Kılıçdaroğlu’nun “Aracılar koydular, görüşmek istediler” dediği “Beşli Çete” nin siyaseti dizayn etmek için, bir dönem AKP’ye yakın olan, online alışveriş sitesi shopigo’nun , Belen İnşaat’ın sahibi Hasan Dağcı’nın Beykoz’daki evinde görüştüğünü yazmıştı.
Barış Terkoğlu o yazısında Kılıçdaroğlu gündemli özel bir toplantıdan söz etmişti. O toplantıda Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemenin yollarının konuşulduğunu aktarmıştı.
Siyaseti dizayn etmek için bazı sermaye grupları bazı gazetecileri fonlamıştı… Yazıda bu gazetecilerin “Sureti haktan görünen” gazeteciler olup olmadığı net olarak ifade edilmemişti
Hasan Dağcı söz konusu toplantının yapıldığını kabul etmese de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la 17 yıldır görüşmediğini söylese de, Dağcı’nın en azından bir dönem Erdoğan’a çok yakın olduğu biliniyor. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde özel kalem müdürlüğünü yaptığı arşiv kayıtlarında yer alıyor. Dahası, boşandığı karısıyla Emine Erdoğan’ın kendisini evlendirdiği konuşuluyoşur.
Tabii ki dikkati çeken Barış Terkoğlu’nun yazısındaki “Yalı Partisi’nin fonladığı kimi gazeteciler” var mıydı, varsa kimlerdi?
Bu gazetecilerin de meselesiydi? Zira 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı bir operasyon iddiası vardı.
Bu konu merak edilirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bütün basın işlerinden sorumlu Tuncay Özkan’ın söz sahibi olduğu bilinen KRT’nin internet sitesinde bir yazı çıktı. Yalı Çetesi'nden Soner Yalçın çıktı” başlıklı, Onur Erdoğan imzalı yazıda Hasan Dağcı’nın yalısını (ki ben yalı değil Beykoz’da lüks bir ev olduğunu öğrendim) Soner Yalçın’ın kullandığı belirtilmişti.
O bölüm şöyle:
“Odatv’nin sahibi Soner Yalçın’ın uzunca süre boğazda lüks bir yalıda yaşadığı, mangal partileri düzenleyip arkadaşlarını davet ettiği biliniyordu. Acaba Soner Yalçın'ın kendi evi olarak kullandığı yalı, Hasan Dağcı’nın yalısı mıydı? Yanıt kolay bulundu. Soner Yalçın... Evet yanlış duymadınız, Hasan Dağcı’nın yalısında yaşıyor, partiler düzenliyordu. Yakın çevresini de defalarca yalıya davet etmişti. Odatv operasyonel haberleriyle FETÖ taktikleri uygulayarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önünü kesmek istiyordu; hem Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve hem de yakın çalışma ekibini hedef alıyordu” diye yazılmıştı.
Bu arada “muhalif gazeteci” kategorisinde Soner Yalçın’ın Hasan Dağcı’nın evini, kendi evinin tadilatta olması nedeniyle iki ay kullandığı iddiası konuşulan bir iddia. Hasan Dağcı’nın da Mehmet Cengiz’le iş yaptığı zaten biliniyor.
Gelelim KRT’deki yazıya…
KRT’nin internet sayfasında bu yazı Pazartesi akşamı (3 Nisan) saat 20: 35’te yayımlanmıştı.
Bu yazı çıktıktan yaklaşık 2 saat sonra 22:31’de OdaTV’de Can Özçelik imzalı bir haber çıktı. Haber Tuncay Özkan’la ilgiliydi. Özkan’ın bir dönem sahibi olduğu Kanaltürk’ü Koza Grubu’na piyasa değerinin altında sattığı gerekçesiyle açtığı dava ile ilgiliydi. Zira Fethullahçıların finansörlerinden olduğu bilinen, yurdışında firari olarak yaşayan Akın İpek Twitter hesabından, “TMSF’de bulunan Koza İpek şirketlerinden, Tuncay Özkan’a, 50 ile 95 milyon dolar aktarılması için tezgah kuruldu. Bu parayı halka açık olan İpek Enerji ve Koza Anadolu şirketlerinin küçük yatırımcısına ödetecekler” iddiasında bulunmuştu. OdaTV, bu haberi Tuncay Özkan’ın 2008 yılında satışla ilgili sözlerinin yer aldığı videoyla paylaştı. Tuncay Özkan o videoda Koza Grubu’na teşekkür ediyordu. OdaTV mesajını vermişti.
Kaldı ki OdaTV bu haberi 22 Mart’ta da FETÖ birden eski defteri açtı... Tuncay Özkan üzerinden 95 milyon dolarlık vurgun... O video delil gösterildi yapmıştı.
Bütün bu gelişmeler 15 Haziran 2022’de “Erdoğan gitsin diye devleti çökertmeyin” diyen Soner Yalçın ile Tuncay Özkan arasındaki savaşın sermaye-medya-siyaset izdüşümü olup olmadığını da sorgulamayı meşru kılıyor. Zira Kılıçdaroğlu’nun 418 milyar doları tahsil edeceğini söylediği şirketlerden biri olan Cengiz Holding’in sahibi Mehmet Cengiz’le Can Özçelik OdaTV'de söyleşi yapmış, bu söyleşi OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Toygun Atilla’nın istifasına neden olmuştu. Soner Yalçın da o söyleşiyi “gazetecilik yaptık” diye savunmuştu.
OdaTV’de CHP yönetimine yönelik eleştirel yazılar yazan, CHP içi bilgilere sahip olduğu fikrini veren, Hürrem Elmasçı mahlas isimli yazarın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yakın isimlerden biri olduğu medya dünyasının bildiği bir bilgi… Hatta yazıldı da…
Hürrem Elmasçı mahlas isimli yazar, Kılıçdaroğlu’nun medya-basın işlerini yürüten Tuncay Özkan-Enis Berberoğlu-Okan Konuralp için “ETO” yakıştırması yaparak Kılıçdaroğlu’nu “kandıran” ekip yaftalaması yapmıştı.
İşte bütün bunları alt alta koyduğumuzda, bu kavganın siyasi iz düşümü şu olabilir mi? Tuncay Özkan-Soner Yalçın kavgası aslında İmamoğlu’na yakın ekiple, Kılıçdaroğlu’na yakın ekip arasında siyasi bir kavga… Mı?
İki gazeteci güçlü olduğu iki mecra üzerinden siyaseti dizayn mı etmek istiyor, sermaye bunun neresinde?
Bu arada ne Soner Yalçın ne de Tuncay Özkan yazılanlarla ilgili bir açıklama yaptı şimdiye kadar.
Candan Yıldız kimdir?Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe HBB’de On’da On Haber Program editörlüğü ile başladı. Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV’de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı. Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı. Avustralya’da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı. “Öteki Sesler” isimli belgesel yaptı. “Dicle’nin Göz Yaşları” ile “Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri” ortak çalışmalarda yazarlık yaptı. T24’le birlikte internet gazeteciliğine adım attı. |