22 yaşında bir genç. Adı Batuhan Göçer… Anlatılanlara göre vatanseverlik konusunda mangalda kül bırakmayan Adana’da yaşayan bir genç… Hikayesi karmaşık. Lise mezunu. İkna edici olmalı ki, Suriye’de savaştığına, Adanalı toprak ağası dedesinin olduğuna inandırıyor. Tabii asıl inandırıcılığının gerekçesini, benzer odalarda oturumu yöneten Batuhan Ekşioğlu şöyle açıklıyor: “Göçer’in söyledikleri genç cenaha daha etki ediyordu. Bunu odalarda çok analiz ettim. Soruşturmadım kendisini. Tahsilini bile sormadım. Millete İBAN verip para alıyormuş. Benim için çok üzüntü oldu. Salak yerine kondum.”
İnsanları “Annem hasta, araba ihalesine gireceğim” ya da “Düzensiz Göçle Mücadele Derneği” kuracağım gibi gerekçelerle dolandırıyor. Aynı odada yayın yapan, gündelik hayatta ta iletişim halinde olanların anlattığına göre de “Şehit ailelerini bile dolandırıyor.” Sıradan bir dolandırıcılık olarak bakılabilir, zira telaffuz edilen paralar büyük paralar değil. Ancak mesele bu kadar basit de değil. Zira provokatif yayınlar üzerinden binlerce insana ulaşıyorlar, bir öfke inşa ediyorlar, nefreti güçlendiriyorlar. İçlerinden biri dolandırıcı çıkınca “kandırıldık” demeye getiriyorlar. Batuhan Göçer’in “Yönetici” olduğu, Batuhan Ekşioğlu (Hollanda’da yaşıyor) ve Murathan’ın “Yardımcı” olduğu #FonlaBeniNevsin’ Başlıklı Twitter Spaces Sohbeti’nde Nevşin Mengü’yü hedef aldıkları 7,5 saatlik yayında göçmen karşıtlığını eleştirenler “AB tarafından fonlananlar” olarak nitelendiriliyor. Nevşin Mengü’yü tetikçilikle suçlayan, iddialarıyla ilgili kanıt isteyen Batuhan Göçer onlarca kişiyi dolandırmakla suçlanıyor. Dolandırma iddiasında bulunan isimlerden biri Rauf Köse. Köse, paylaştığı Whatsapp görüntüsünde suçladığı Batuhan Göçer’e gönderilen paranın dekont görüntüsünü paylaştı.
Rauf Köse “Batuhan Grc-Kötülüklerden Arınıyoruz” space odasında da “Türk milliyetçilerinin en büyük sorunu bağırsaklarını temizlememesi. Bunu yaptığımız sürece kötülüklerden arınamayız. Birinin bunu yapması gerekiyordu ben de bunu görev addettim.”
Rauf Köse’nin “yapmam gerekiyordu” dediği şey, Batuhan Göçer’i ifşa etmek. Köse 1 Temmuz tarihle Tweet’inde “Odalar açıp Türk milliyetçiliğini istismar ederek, Türkiye'nin güncel siyasetine göre kabuk değiştirip, içi boş söylemlerle kendisini Türkçü gibi gösteren bunu geçim kapısı haline getiren kişiyi 1 defa uyardım dinlememiş, devam etmiş kendisi bilir hakkı olanı alacak” diye yazdı. Köse yine Batuhan Göçer’le oda açan Murathan isimli kişinin kendisine attığı mesajı da paylaşarak bu işin çok da duyulmasını istemeyenleri açık etmiş oldu. Zira paylaşılan mesajda Murathan isimli kişi “Bak milyon dolarlarla milliyetçilerin yapamayacağı bir güce eriştik. Her beraber istifade edelim, yazık. Artık bizimle görünmez, unutulur gider zaten” diye yazdı. “Unutulur gider” dediği kişinin, Batuhan Göçer olduğunu tahmin etmek zor değil.
Space odalarını açanların kullandığı dilden ya da siyasal argümanlardan, seküler, kentli milliyetçi, hatta Zafer Partisi’nin siyasetine kendini yakın hissedenler olduğunu anlamak zor değil.
Akademisyen Burak Bilgehan Özpek’in Medyascope’taki yazısında dediği gibi “Özellikle Zafer Partisi’nin kurulmasıyla birlikte, yeni bir siyaset tarzıyla tanıştığımızı söyleyebilirim. Bu tarz, şimdiye kadar tanık olduğumuz birçok popülist öğeyi barındırmasının yanı sıra bunun çok daha ötesine geçiyor. Alışkın olduğumuz türde kurumsal bir siyasi partiden ziyade, hiyerarşik ve bürokratik yapısını öne çıkarmayan ve özellikle gençlerin içindeki öfke ve korku merkezlerine hücum ederek onları kenetlemeyi amaçlayan bir yapıdan söz edebiliriz.
Eleştirel düşünce, teknik bilgi, entelektüel yorum itibar kaybettikçe öne çıkan yüzeysel ve lümpen ideoloji bu yüzden herhangi bir dolandırıcının da inanılmaz derecede ahlaklı bir dava adamıymış gibi kendisini satmasını kolaylaştırıyor.”
Batuhan Göçer belki bir oyun oynadı ya da Batuhan Göçer’i kullanmak isteyenler bir oyun kurdu. Bilemeyiz. Gerçek olan şu ki, “vatansever” space odalarından bir dolandırıcı çıkmasaydı, bu space odalarının zehirli sarmaşık hali fark edilmeyecekti. Lümpen ideolojinin gündelik siyaset üzerinden nasıl dalga dalga örgütlendiği bu kadar gözler önüne serilmeyecekti.