Yeni bir din icad edilmiş de haberimiz yokmuş.
Adam kelle kesip görüntüsünü bütün dünyanın gözüne sokuyor.
Herkes ayağa kalkıyor:
"Gerçek İslam bu değil!"
Okul basıyor, onlarca çocuğu katlediyor.
Tepki hazır:
"Gerçek İslam bu değil!"
İşgal ettiği kentlerde sivil erkekleri katledip kadınları köle pazarına sürüyor.
Yine aynı tepki:
"Gerçek İslam bu değil!"
Eyvallah...
Demek ki bir "İslam" var, bir de "gerçek İslam".
Bu caniler de "gerçek İslam" dahilinde görülmüyor.
İyi de onlar da, "Gerçek İslam bu değil" diyenleri "gerçek İslam" dahilinde görmüyor.
Kimilerince "gerçek İslam" görülenler, oturmuş yazmış kendine göre "gerçek İslam" dışında olanları.
Önce "Kafir"i tanımlamış:
"İslâm'ı inkâr eden, nimete nankörlük eden, uzak kalan, kaçınan, örten kimse."
Bu tanımlamayla sınırlı değil "Kafir".
Bir de onun alt grupları var.
"Müşrik" var mesala:
"Bu kavram Allah’a (cc) ortak/şirk’i koşan kişi anlamına gelmektedir."
"Münafık"ı da hesaba katmak gerekir:
"Kalben gizliden gizliye inanmaz iken dil ile iman etmiş gözüken birçok ibadetini Müslümanlarla arası açılmasın diyerek yapan kâfirlerdir."
"Fasık"ı da unutmamalı:
"Kâfirin anlamdaşı olarak fasık, kâfirle birçok ortak yanı bulunmaktadır. Ve Allah’ın (cc) emrine baş eğmemek demektir. Allah’a her hangi bir manada itaatsizlikte bulunana fasık denilebilir."
Bazılarının ağız dolusu, bazılarının yarım ağızla "Gerçek İslam değil" dediği bir grubun yaptığı "Gerçek İslam olmayanlar"a ilişkin bu tanımlar. Türkiye'de, IŞİD çizgisinde Türkçe yayın yapan bir internet sitesinde yer alıyor.
Bu tanımları okuyunca ister istemez kafası karışıyor insanın "Hangisi gerçek İslam?" diye.
Dahası da var.
Paris'teki cinayetleri kınayan "gerçek İslam'ın temsilcileri" de onlara göre ya zalim, ya hain.
Dünya Müslüman Alimler Konseyi Paris'teki katliama karşı bildiri yayınlayınca, örgütün adını değiştirmişler:
"Dünya Müslüman (!) Zalimler Konseyi..."
Kanlı saldırıyı kınayan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de olmuş "Hiyanet İşleri Başkanı":
"Peygamber Efendimize hakaret eden karikatürler yayınlayanlara karşı sesi çıkmayan Hiyanet İşleri Başkanı Görmez Peygamberin öcünü alan mücahitlere karşı avazı çıktığı kadar sesini yükseltmeye başladı."
Aslında katliamları, insanlık dışı vahşeti görünce "Bu gerçek İslam değil" deniyor ya...
Bütün bunları yapanlar da birbirlerini "gerçek İslam" olmamakla suçluyor.
El Nusra Cephesi, IŞİD'e savaş açmış.
"Nusret Cephesi’nin Şer’i Kadı’larından Sami Ureydi fetva vermiş; "İslam Devleti (IŞİD) ile savaş meşrudur."
Lafı biraz uzun ama, kısaca "köklerini kazıyın" diyor Kadı:
"Bildiğiniz gibi Allah ve Rasulü’nün bize kullanmayı emrettiği kılıç çeşitlidir. Bunlardan biri de Haricilere uzanan kılıçtır! Bu taifenin Harici olduğu kesin delille sabittir. (...) Onlar en azından Haricilerdir ve onlarla savaş meşrudur. (...) Ve Allah’ın izniyle onların kökünü kazımamız gerekmektedir."
Valla El Nusra Kadısı'nı okuyunca da insanın kafası karışıyor "Bunlardan hangisi gerçek İslam" diye!
Böyle bakınca görülüyor ki bir Müslüman diğerine göre "Gerçek İslam değil!"
"Gerçek İslam"la "gerçek olmayan İslam" arasındaki çizgi de çok ince anlaşılan.
Örneğin, Başbakan Davutoğlu henüz Dışişleri Bakanı'yken bunlar "gerçek dışı İslam" değil, "öfkeli İslam" kategorisindeymiş:
"IŞİD (İslam Devleti) gibi bir yapı, radikal ve terörize bir yapı gibi görünebilir, ancak o grubun içindeki kitleler var. Sünni Araplar vardır, ciddi seviyede Türkmenler de vardır. Eğer Irak'ta Sünni Araplar dışlanmamış olsaydı, bugün Musul, Enbar gibi vilayetlerde öfkelenme olmazdı." (Ağustos, 2014)
Gelelim işin aslına.
Kimse bu dünyada İslam konusunda sarraf değil ki, hangisi gerçek, hangisi sahte ayırsın.
Zaten baksanıza "İslami cihat" açmışlar bile karar veremiyor birbirleri hakkında hangisinin "harici", hangisinin "dahili" olduğuna da bu yüzden birbirlerinin "kökünü kazıma" fetvası veriyorlar.
Anlaşılan "gerçek İslam" değil hiç kimse!
O zaman en iyisi kafayı kuma gömmeyi bırakıp gerçekle yüzleşelim.
Tamam, eyvallah, "Gerçek İslam bu değil" ama kabul edelim ki yaşadıklarımız da "İslam'ın bir gerçeği!"