Sosyal sigorta uygulamasında “iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası”, iş kazası ve meslek hastalığının yol açtığı bedensel zararı ortadan kaldırmayı, gelir kaybı ve gider artışlarını gidermeyi amaçlayan kısa vadeli sigorta kolu olarak nitelendirilmektedir. İşyeri ve işin yürütüm koşullarına bağlı olarak ortaya çıkması nedeniyle gerek iş kazası, gerekse meslek hastalığı, mesleki risk olarak da bilinmektedir. İş kazaları ülkemizin ekonomik ve sosyal yönden kanayan yarasıdır. İnsan beden ve ruh sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler, iş kazası sonucu ortaya çıkan giderlerin telafisine yönelik yapılan harcamaların büyüklüğü ve yaşanan iş gücü kaybı dikkate alındığında, iş kazası olayları çalışma hayatının en önemli sorunları arasında yer almaktadır. İş kazasına maruz kalan ve bu iş kazaları sonucunda hayatını kaybeden işçilerin sayılarına bakıldığında, iş kazası olaylarının ülkemizin ekonomik ve sosyal kanayan bir yarası olduğu görülecektir. Esasen, işçi sağlığı ve iş güvenliği tüm dünyada önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Her yıl azımsanamayacak sayıda insan, çok rahatlıkla engellenebilecek, hukuken de engellenmesi zorunlu olan iş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmekte veya engelli hale gelmektedir. Dünyada her yıl 2 milyon 200 bin insan iş kazası ve meslek hastalığı sonucu yaşamını yitirmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) rakamlarına göre dünyada; •Her yıl 270 milyon iş kazası gerçekleşmektedir.•Her yıl yaklaşık 2 milyon 200 bin insan iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmektedir. •Her gün yaklaşık 6 bin kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. •Her yıl, zehirli maddelerden dolayı 438 bin işçi yaşamını yitirmekte ve dünyada meydana gelen cilt kanseri hastalıklarının % 10’unun işyerlerinde zehirli maddelerle temas yüzünden oluştuğu belirtilmektedir. •Her yıl asbest yüzünden 100 bin kişinin yaşamını yitirdiği tahmin edilmektedir. Dünyada asbest üretimi 1970’lerden bugüne sürekli azalmasına rağmen, geçmiş dönemde temasta bulunanlar için risk hala devam etmektedir. •Her yıl silis tozundan kaynaklanan ve ölümcül bir akciğer hastalığı olan silicosis, on milyonlarca insanın hayatını etkilemektedir. Latin Amerika’da maden işçilerinin % 37’si bu hastalığa yakalanmış durumdadır ve bu oran 50 yaşın üzerindeki işçilerde % 50’ye yükselmektedir. Hindistan’da taş kalem işçilerinin % 50’si ve taş kırma işçilerinin % 36’sı bu hastalığa yakalanmış durumdadır. •Tüm dünyada istihdam açısından önemli bir yer tutan inşaat sektöründe oldukça yüksek sayılarda iş kazası yaşanmaktadır. Sektörde mekanizasyon artmasına karşın el emeği hala büyük bir rol oynamaktadır. Dünyada inşaat sektöründe her yıl 60 bin ölümcül kaza yaşanmakta ve buna göre her 10 dakikada 1 kişi bu şekilde iş kazası sonucu yaşamını yitirmektedir. Ülkemizde de iş kazaları ile ilgili rakamlar hiçte iç açıcı değildir. İş kazaları konusundaki istatistiklerin, işyerlerinde çok sayıda sigortasız işçi çalıştırılması ve iş kazalarının tümünün Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirilmemesi nedeniyle, gerçek durumu yansıtmamalarına karşın, resmi istatistiklerdeki bu yetersiz sayılar bile sorunun endişe verici boyutlara ulaştığını gözler önüne sermektedir. Türkiye’de her gün ortalama 4 kişi iş kazası sonucu yaşamını yitirmektedir. SGK’nın istatistik bilgilerine göre 2009 yılında toplam 9.030.202 sigortalıdan 64.316’sı iş kazasına uğramış ve bunlardan 1.171’i yaşamını yitirmiş, 1.668’i de sürekli iş göremez (daimi sakatlık) duruma düşmüştür. Yukarıdaki resmi rakamlar bize ülkemizde her gün ortalama 180 kişinin iş kazasına uğradığını ve bunlardan 4’ünün de iş kazası sonucunda hayatının kaybettiğini göstermektedir. Ülkemizde en fazla madencilik sektöründe iş kazası meydana gelmektedir. Ülkemizde en fazla iş kazasının meydana geldiği faaliyet alanlarını sırasıyla madencilik, metal sanayi, metal ve metal olmayan ürün imalatı, bina inşaatı ve tekstil sektörü oluşturmaktadır. Esasen iş kazalarının pek çoğu alınacak basit koruyucu tedbirlerle önlenebilecek niteliktedir. İş kazası olaylarına insan hakları çerçevesinde bakıldığında sorunun çözümü daha da kolaylaşacaktır. Pek çok işletme sahibi işyerini yangına, hırsızlığa veya sel tehlikesine karşı sigortalatmayı ihtiyaç sayarken, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini gereksiz yere yapılan bir masraf olarak görmektedir. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucunda işletmelerin katlanmak zorunda kaldıkları masraflar (verim düşmesi, iş gücü kaybı, tazminatlar, cezalar vd.) dikkate alındığında, bunların önlenmesi için alınacak tedbirlerin maliyetinin çok düşük olduğu görülecektir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda gerek işçilerin, gerekse işletme sahiplerinin eğitimi, bilinçlendirilmesi ve bazı teşvik unsurlarının devreye sokulması ile iş kazalarının önemli oranda azaltılması mümkün olacaktır.