İş kazası olaylarının belli mercilere bildirilmesi zorunluluğu vardır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince iş kazasının en geç üç işgünü içinde Sosyal Güvenlik Kurumu İl/ Sosyal Güvenlik Merkezine ve en geç iki iş günü içinde de ilgili Bölge Çalışma Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki bildirim yükümlülüğünün SSK sigortalıları yönünden işverenler tarafından, Bağ-Kur sigortalıları yönünden ise bizzat kendileri veya yakınları tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtilen bildirim sürelerine uyulmaması halinde SGK tarafından sigortalıya ödenmiş olan geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilmekte, ayrıca Bölge Çalışma Müdürlüğünce de idari para cezası uygulanmaktadır. Yine, iş kazası olaylarının yukarıda belirtilen merciiler dışında kazanın meydana geldiği yerdeki kolluk kuvvetlerine de (Jandarma Karakolu, Polis Karakolu/Merkezi ) derhal bildirilmesi zorunluluğu vardır. SGK ve Bölge Çalışma Müdürlüklerince, kendilerine bildirilen kaza olaylarının iş kazası sayılıp sayılmayacağı, bu sigorta kolundan sağlanacak yardımların sağlanma koşullarının oluşup olmadığı, olayın meydana gelmesinde sigortalının, işverenin ve üçüncü şahısların kastı, kusuru, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulup uyulmadığı gibi hususların tespiti amacıyla soruşturma yapılmaktadır. İş kazası olaylarının gerek SGK ve Bölge Çalışma Müdürlüğüne, gerekse kolluk kuvvetlerine yukarıda belirtilen süreler içinde bildirilmesi, olaya kısa süre içinde el konularak delillerin karartılmadan toplanmasını ve sigortalıların sosyal güvenlik haklarına (geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri, cenaze ödeneği gibi) daha çabuk kavuşmasını sağlamaktadır. Sigortalılar veya yakınları tarafından da iş kazası olayı ile ilgili bildirimde bulunulabilir. Uygulama da pek çok işverenin bildirim yükümlülüğü konusundaki bilgi eksiklikleri veya sorumluluktan kurtulmak gibi düşüncelerle iş kazası olayını SGK’ya ve/veya Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne bildirmedikleri veyahut sigortalının tedavisi için müracaat edilen sağlık kuruluşlarına olayın iş kazası olduğunu gizleyerek normal bir kaza gibi beyan ettikleri görülmektedir. Bu nedenle, iş kazasına uğrayan sigortalıların/yakınlarının öncelikle tedavi amacıyla gidilen sağlık kuruluşlarındaki belgelerin iş kazası olarak düzenlenip düzenlenmediğini, iş kazasının SGK ve Bölge Çalışma Müdürlüğüne zamanında bildirilip bildirilmediğini takip etmelerinde fayda vardır. Ayrıca, işverenin meydana gelen iş kazası ile ilgili bildirimde bulunmaması halinde, sigortalılar veya yakınları tarafından da iş kazası olayının SGK’ya ve Bölge Çalışma Müdürlüğüne yazılı bildirimde bulunması mümkündür. Meydana gelen iş kazası olayı ile ilgili olarak sigortalının, işverenin, üçüncü kişilerin kastının, kusurunun, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin olup olmadığı hususu yapılacak müfettiş veya bilirkişi incelemesi sonucunda anlaşılacağından, ileride açılacak olan ceza davalarının olumsuz etkilenmemesi için sigortalının vereceği ilk ifadede dikkatli olmasında fayda vardır. İşverenler, iş kazası durumunda sigortalılara sağlık hizmetlerini gecikmeden sağlamakla yükümlüdür. Sosyal güvenlik mevzuatına göre işverenler, iş kazasına uğrayan sigortalıya sağlık durumunun gerektirdiği sağlık hizmetlerini derhal sağlamakla yükümlüdür. Bu amaçla, işverenler tarafından yapılan ve belgelere dayanan sağlık hizmeti giderleri, yol, gündelik ve refakatçi giderleri SGK tarafından kendilerine ödenmektedir. Şayet, işverenlerin yukarıda belirtilen yükümlülüklerini hiç yerine getirmemesi, ihmali veya gecikmesi söz konusu ve bundan dolayı da sigortalının tedavi süresi uzamış, malul kalmış, malullük derecesi artmış ise, buna sebep olan işverenlere SGK’nın yaptığı her türlü tedavi masrafı ödettirilmektedir. Bu bağlamda, sigortalıların tedavi hizmetlerinin sağlanması konusunda işverenlerin ihmali veya gecikmesi söz konusu ise, sigortalılar veya yakınları tarafından bu konuda SGK’ya şikayette bulunmalarında fayda vardır.