Konstantinos Kavafis adını Konstantiniyye'den almış, İskenderiye'de yaşamış büyük bir Helen şairi olarak doğumunun 150. yılında, ismini aldığı şehirde, İstanbul'da yeniden hatırlandı ve onurlandı. Geçtiğimiz günlerde, bu büyük şairin 3 yılını geçirdiği Yeniköy'de, Panayia Rum Ortodoks kilisesinin bahçesine dikilen büstü açıldı. Büstün yapımına destek veren Sarıyer Belediyesini kutluyorum. Şehir adlı şiirinde "yeni bir ülke bulamazsın/ bu şehir arkandan gelecektir/ sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın/ aynı mahallede kocayacaksın" diye yazan Kavafis, 1863 yılında İskenderiye'de dünyaya geldi. Annesi Fener, babası ise Yeniköy Rumlarındandı. Babası 1850 yılında göç ettiği İskenderiye'de, Nil nehri kıyılarındaki mümbit pamuk tarlalarından elde edilen pamuğun ticaretiyle epeyce zenginleşmişti. 9 kardeştiler ve Konstantinos en küçükleriydi. Babası o denli zenginleşmişti ki Hidiv İsmail Paşa'nın mali danışmanlarından biri haline geldi. Ancak bu saadet devri uzun sürmedi ve İngiliz emperyalizmi Mısır'da doğan otorite boşluğundan faydalanarak Mısır'da o devrin devasa projelerinden biri olan Süveyş kanalı projesini, Osmanlı'yı by-pass ederek Hidiv İsmail'le anlaşıp hayata geçirdi. Tabii Hidiv'in ne kadar rüşvet aldığı halen muammadır. Ancak İngilizler bununla yetinmedi. Mısır'da üretilen pamuğa yüksek vergiler konulmasını ve kendi mallarının Mısır'da serbestçe satılmasını sağlayacak kanunlar çıkattırdı. Bu Kavafis ailesinin sonu demekti. Aile bir anda iflas etti. Bundan sonrası Çehov'un hikayelerini aratmayacak bir çöküş süreci oldu. Kanalın açılmasından bir yıl sonra Constantin, babasını da kaybedince annesi elde kalan az miktarda parayla İngiltere'ye göç etti. Burada 8 yıl kalan Kavafis ailesi çocukları eğitimlerini tamamladılar. Ancak 1876 dünya ekonomik krizi ile aile bir kez daha sarsıldı ve tekrar İskenderiye'ye döndüler. 1882 yılına gelindiğinde yaşanan ekonomik zorluklar ve İngilizlerin acımasız ekonomi- politikaları nedeniyle yerli halk isyan etti ve Müslüman olmayanlara yönelik katliama başladı. Chariclea Kavafis çocuklarını da alarak günümüzde Cecil Otel olarak kullanılan İngiliz karargahına sığınarak canını zor kurtardı. İngiliz donanması ise bu olayı bahane ederek tüm şehri topa tuttu, her yeri yakıp yıktı ve "düzeni" sağladı. Ancak Kavafis Ailesi bu olaydan sonra kentten ayrılarak İstanbul'a geldi. Kavafis'in hayatı boyunca İngilizler'den nefret etmesinin sebebi tüm bu yaşanan trajediler oldu.
Konstantin Kavafis İstanbul'da babasının doğup büyüdüğü mahallede 3 yıl yaşadı. Burada Yunan Klasikleri ve Bizans tarihi ile tanışır ve şiirinin şekillenmesinde bu süreç çok etkin olmuştur. O kadar ki, şiirlerini hiçbir zaman Arap ya da Latin alfabesiyle yazmaz, hep kril alfabesini kullanır. Henüz 19 yaşındadır. İstanbul'da geçirdiği 3 yılın ardından yeniden İskenderiye'ye döner ve hayatının sonuna kadar Bayındırlık Bakanlığında memur olarak çalışmak zorunda kalır. 32 yıl süren bu dönemde, işi, İskenderiye'deki evinin hemen yanı başında yer alan kilise, alt katında yer alan batakhane ve karşı sokakta son nefesini verdiği hastane arasında küçük bir mikro kozmoz kurar kendine.
Hayatı boyunca yüzlerce şiir yazan bu büyük şairin hayattayken yayınlanmış tek bir şiir kitabı bile yoktur. Yaşadığı kent(ler)e olan bağlılığı onun bütün şiirlerinde görmek mümkündür. O içinde yurdunu gezdiren şairlerdendir. Yeniköy için de şu dizeleri yazar: "doğanın hep gülümsediği/bir köy görürsen/ yabancı/ dur orada/ artık Yeniköy'desin" Şehir şiirinin bir yerinde de şöyle yazar usta şair: "dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda/ yanılma sakın, bir başka şey umma" Doğumunun 150 yılında dönüp dolaşıp yine baba ocağına dönen Konstantin Kavafis'e selam olsun, onun büstünü akıl edip mahallesine dikenlere de... Belki son bir görev Yeniköy'de bir sokağa adının verilmesi olacaktır.
Son olarak Kavafis ile ilgili bir belgeseli sizinle paylaşmak isterim. Belgeseli özel kılan Meral Okay tarafından İskenderiye'de çekilmiş olması. Meral Okay'ın eşsiz rehberliğinde Kavafis ve İskenderiye'yi keşfetmek ya da yurdunu yüreğinde taşıyan tüm şairleri hatırlamak için bu belgeseli izleyin derim...
http://www.youtube.com/watch?v=eeuKk9qlmbs