Geçtiğimiz hafta Yeni Diyarbakırspor ile Denizli Büyükşehirspor arasında Spor Toto 3'üncü Lig 2'inci Grup Play Off yarı final ilk maçı Diyarbakır Sporun 1-0 üstünlüğü ile devam ederken, 90 artı 6 uzatmaların oynandığı dakikada hakemin Denizli Büyükşehirspor lehine verdiği penaltı sonrası olaylar çıktı ve maç iptal edildi. Ardından Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Diyarbakırspor’u çıkan olaylardan dolayı haksız bularak hükmen 3-0 mağlup ve altı maç seyircisiz oynama cezası verdi.
Olayların ardından Diyarbakırspor adına yapılan açıklamada, Diyarbakır’a, bölgeye ve Diyarbakır kulübüne karşı Türkiye Futbol Federasyonu’nun adil davranmadığı ve güvenlerinin kalmadığı belirtildi. Hak ve adaletin egemen olmadığı, ayrımcılık ve kirli siyasi hesapların tavan yaptığı bu liglerde Diyarbakırspor’un yer almayacağı ve alternatif bir bölge ligi kurmak için girişimde bulunacaklarını ifade ettiler.
Ardından Kürdistan illerinin 25 futbol kulübü bir araya gelerek başta TFF’nin Yeni Diyarbakırspor’a karşı tavrı olmak üzere bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda Kürt illerindeki kulüplerin katılımlıya bölge kulüpler birliği kurma kararı verildi. Diyarbakırspor ise, ligden ayrılma hakları saklı kalmakla beraber, ciddi adımlar atılmadıkça ve taraftarları tatmin edilmedikçe maçlara katılmayacaklarını açıkladı. 25 takımı temsilen bir heyetin Salı günü TFF ile görüşmesi bekleniyor.
Yeni Diyarbakırspor’la birlikte bölgedeki 25 kulübün ‘yeni bir bölge ligi kuracağız’ açıklaması futbol dünyasında belki de bir ilk olma özelliğine sahip. Koyulan tavır, devlet kurumlarının Kürtleri ve Kürdistan coğrafyasını temsil eden kurum ve kişilere yönelik ayrımcı, haksız, ötekileştiren, Kürtlerin sembollerine ve renklerine tahammülü olmayan anlayışa alternatif sivil ve ulusal demokratik bir tepkidir.
Futbol kitleler üzerinde sosyal ve ekonomik etkisi yaygın olan bir spor dalıdır. Siyasi iktidarlar, kitleler üzerindeki kontrollerinin bir ayağını da futbol üzerinden yapmaya çalışırlar. Portekiz’de 1968’e kadar iktidarda kalan diktatör Salazar’ın, “futbol olmasaydı bu ülkeyi bir saat bile yönetemezdim” sözü bu gerçeği ifade eder. Toplumsal ve siyasal olaylarda futbol takımları ve taraftarlarının tavrı bir siyasi parti ve akımın tavrından daha etkileyici olabilmektedir.
Örneğin geçtiğimiz Ekim ayında İspanya'dan ayrılmak için referandum yapılması kararı alan Katalan özerk yönetimine en önemli destek Barcelona Kulübü’nden gelmiştir. İspanya Anayasa Mahkemesi'nin yasaklama kararı aldığı referandumu aşmak için oluşturulan "Kendi Geleceğine Kendin Karar Ver Ulusal Pakt"a Barcelona Kulübü katılarak destek vermiştir. Bu karar yalnızca Katalan özerk bölgesi ve İspanya’da değil, dünyada da geniş yankı bulmuş ve Katalanların bağımsızlık talebine önemli ölçüde desteği arttırmıştır.
Türkiye’de de Beşiktaş Kulübü taraftarlarının Çarşı, Trabzonspor taraftarlarının Devrimci Trabzonsporlular ve benzeri gruplar, siyasi iktidarın futbol yönetim kurulları vasıtasıyla takımları üzerindeki denetimine karşı alternatif sivil örgütlenmeler olduklarını ifade etmektedirler.
Öte yandan ülkeler hatta bölge takımları arasındaki futbol karşılaşmaları, bir yanıyla ideolojik ve siyasal mücadelenin yeşil sahalara yansımasıdır. Diyarbakırspor’un batı illerindeki futbol karşılaşmaları, normal bir futbol karşılaşmasından çok, Kürt halkının ulusal demokratik mücadelesini yeşil sahalarda veren bir futbol takımı olma özelliğini taşır. Maçlarda Kürt halkına yönelik hakaret, küfür ve taraftarlarına saldırılar ve karşı koyuşlar bu tespiti doğrular niteliktedir.
Kürdistan illerindeki futbol kulüplerinin Kürt ve Kürdistan sorunu bağlamında alternatif bölge ligi oluşturma girişimi Türk devletini rahatsız edeceği, Kürtler arasında da geniş destek ve sempati bulacağını söyleyebiliriz.
Kürdistan bölgesindeki kulüplerin alternatif bölge ligi girişimini, 2011’de Şırnak’ta dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından “sivil itaatsizlik” adı altıdan başlatılan, daha sonra Kürdistan’a yayılan Sivil Cuma Namazlarına benzetiyorum. Sivil Cumalar, özellikle AK Parti hükümetini asker cenazeleri kadar, belki de ondan da fazla rahatsız eden sivil itaatsizlik eylemleriydi. Devlet ile PKK lideri Öcalan arasındaki görüşmelere paralel olarak 2013’de ilk öncelikli durdurulan eylem oldu.
Bölge futbol kulüplerinin söz konusu girişimine de bu tür bir müdahalenin olması ihtimal dışı değildir. Özellikle HDP’nin seçim siyaseti bağlamında “Türkiyelilik”, “ortak vatan” söylemlerini dikkate alırsak, Kürdistanlı spor kulüplerinin ayrı örgütlenme girişimi hem devlet hem de HDP ve PKK çevresi içinden üstten gelebilecek müdahalelerle boşa çıkarıla bilinir.
Diğer yandan başta siyasi iktidar ve Kürtlerin mecliste temsiline karşı çıkan kesimlere “meclise giremezsek, engel olursanız bizler de futbol kulüpleri gibi ayrı meclisimizi kurarız” mesajı da futbol kulüpleri üzerinden veriliyor da olabilir.
Kürt illerinin futbol takımlarının ayrı bölge ligi oluşturma girişimi, statüsü kabul edilmeyen bir ulusun statü oluşturmada futbol gibi popüler bir alanda geniş kitlelerin destekleyeceği önemli bir girişimdir. Bu girişim seçim manevrasının bir parçası olarak düşünülüyorsa yazık olur. Oysa bu ve benzeri adımlar Kürt ve Kürdistan sorununun çözümüne katkı sunabilir ve süreci hızlandırabilir.
Kürdistan’daki futbol kulüplerinin Türkiye Futbol Federasyonu’ndan ayrılmaları, kendi bölge kulüpler birliğini oluşturmaları, sadece takımlarına yapılan haksızlıklardan dolayı olmamalıdır. Takımlarının taraftarı olan Kürt halkının ulusal ve demokratik haklarının tanınmamasından dolayı da yeterli bir nedendir.
Bu açıdan Kürdistanlı futbol kulüplerinin TFF içinde yer almamaları, alternatif bölge ligi oluşturmaları gibi, Kürtler de meclis dışında kalmaktan korkmamalıdır.
@cetin_ceko